Yine deli bir rüzgara tutulmuş gibi belki de mevsimin en büyük kasırgasının tam ortasındayım. Kim bilir belki de son kasırga bundan sonra savrulacak bir parçam kalır mı?

Her bir parçam koca şehre dağılmış tarihi eser gibi.. Değerli ama değersiz. Deniz dibinde batık gemi enkazı gibi.. En koyu maviye gömülmüş.

Vurgun yemiş balıkçı misali çaresiz.. Çırpındıkça ağlara takılan balık gibiyim. Kaybolmuş hafızamı arıyorum. Umutsuzca gerçeği bulmak, serseri ruhumu iyileştirmek için sokak sokak dolanıyorum. Çocukluğumdan bu güne bir film seyreder gibi. Kendimi seyrediyorum..

San ki dört bir yanı ayrık otu ile sarmalanmış bir papatya misali umutsuzca yine güne gülümsüyorum. Parça parça toprağa düşsem de... Yeniden baharda yeşermeye söz vermişcesine toprak, su, güneşle buluşuyorum. Sonuncu bahar mevsimim de…

Acılarımla demlendiğim tenhalığın koca şehrinde, ne olmuş bu insanlara anlayamadım. Her yer acı, her yer tarumar ve ben anadan doğma bir bebek gibi masum tenimden sızan bir haykırışla, belkide hedefi şaşıran bir ok ilahi bir güçle itiliyorum toprağa. Gizli sıratlardan geçiyor meçhul yolculara karışıyorum.. Aslında hain ve nankörlerin ama güçlü savaşçı gibi görünenlerin gizli kahramanı oluyorum, mukaddese ayak basışlarımla..

Ne oluyor bu insanlara anlayamadım. Dünyayı batırıyor, kıyameti koparıyorlar, bilmediğm cellatlar başımda. Hak etmediğim idamlara hazırlıyorlar ve ben başım dimdik yürüyorum.. Tıpkı istedikleri gibiym artık ibrelere takılmıyor gözlerim. Dokunaklı sözler kurmuyorm, aseletli olmalı gidişm. Yastığa kokumu, odaya nefesimi bırakıyorm. Hadi şimdi hiçe saysınlar acı siren seslerini, vedalara çirkince tuzaklar kuranlar..

Deli geceler sonsuz düşlere kalmalı, sanki hiç yaşamamışım gibi. Zincirden bir halat kuşatıyor bedenimi, her halkasında ayrı bir rol almışım. Bir ucunu mavi denize bağlamışım, diğer ucunda ise intihar.. Nasıl giderim? Sessiz çığlıklar boğazımda düğümlenirken bilmiyorum. Şaka değil bulduğu yerde kaybediyorlar beni.. Başaramadım bağışlayın cellatlarım. Bütün gülümsemelerim zarafetimdendi, yalandı. Öbür yarım gizlice kırılıyor, ağlıyordu. Arkamdan çevrilen işlere, dost kazıklarına, vefasızlıklara. Beni en çok, en çok sevdiklerim yaraladı ve üzdü. Artık çok yoruldu bu kalp, huzura gitmek istiyor, haberiniz yok biliyorum. 

Tahta taburelerden çekip yalnızlığımı, derin mavilere boğmak istiyorum.. Susturup gün batımlarını, ardın sıra güneşe doğmak ve terminallerde asıp tüm geçmişi, kalabalık hayallerden tek'e indirdiğim bir beni, bir ben alıp başımı yürüyüp gitmek istiyorum buralardan..!