………. Yüzüne bastırmıştı hoş kokulu havluyu…Bir havlu nasıl bu kadar güzel kokabilir, anlam veremiyordu ama mis gibi çiçek bahçesi gibi… Adananın pamuk tarlalarının kenarlarında ki küçük gül ağaçları gibi.. Birkaç saniyede memlekete götürecek kadar, hayallere daldıracak kadar, hoş bir koku.. Teyzesinin tüm çamaşırları böyle güzel kokuyordu.. Ve tabii teyzesi de..
………..1970 yılının ağustos ayın da Adana’da Sabancıların çırçır atölyesinde sigortalı çalışırken, Almanya’ya işçi yazılmıştı Yıldız. Daha 16 yaşındaydı ama babası nüfüsa büyük yazdırmıştı onu; malum kız çocuklarını bekletmeden, erkenden kocaya vermek ve geri dönmemesini garanti altın da tutmak için resmi Nikah izni gerekliydi.
………Yıldız, çırçır atölyesinde 13 yaşında çalışmaya başlamıştı, ilk gün canı dinlenmişti fabrikada, zira öncesinde pamuk tarlalarında çalışırdı.. it, kopuk arasında çimdik yemekten sıkıştırılmak ve güneşin altında pamuk toplamaktan canı çıkardı.. Atölye rahattı beee.. iyiki de babası onu atölyeye vermişti.. 
……….Abisi ve erkek kardeşleri kahvehanelerde oturur evde yatar, annesi eve bakar yıldız para getirirdi eve..
……….Ve geçen yıl birkaç arkadaşı, Alamana işçi yazılmıştı, cennet diyorlardı Alaman devleti bir cennet! Teyzesi de ailesi ile gitmişti, hemde yıldız daha 8 yaşındayken.. Teyzesi her geldiğinde film artisti gibi zengin gelirdi, sülale önünde pervane olurdu teyzesinin ve kocasının…
………..İşte atölyede anons yapılıyordu yine, Alaman devletine işçi yazılmak isteyenler Muharem efendiye gidip adını yazdırsın. Yıldız da gitti, kaçıp gidecekti buralardan.. Baba ve erkek kardeşlerinin dayağından, annesinin eziyetinden. Çırçırdan kurtulacaktı. Kölelikten…
Yıldız: 
-------Muharrem emmi, bende yazılacam Alamana gidecem..
Muharrem :
--------Ey yazam gız Yılıdızzz; getmesen eyiydi ya… Ne diyek, demekkine sen illede gabıklı isityon!!
………Pis pis sırıtıyordu Muharem, ara ara Yıldızı sıkıştırıp dururdu. Evli ve en az 50 sinde bir Öküzdü Muharrem emmi. Yıldız duymazdan geldi Muharrem emmiyi.. ve büyük bir sevinçle makinesinin başına döndü.
……….Kimseye demedi, annesine bile söylemedi. Adana tren garına giderken; atölyeye gider gibi çıktı evden. Tek fark, telli zıbınını giymişti, koynunda kimliği, kuru canı ve Alaman yollarına düştü Trenle!
………Alaman devletine geldiklerinde İşçi talebinde bulunan fabrikanın müdürü; Yıldız ve içinde bulunduğu işçi gurubunu kalabilecekleri bir büyük ev gibi yere götürdü. Birkaç günlük dinlenmeden sonra, Philips fabrikasında işbaşı yaptı Yıldız.. Alaman devletinde 16 yaşında, bir başına, bir işçi kızdı o… Babasına para gönderebilmeyi öğrendi ve ailenin en sevilen evladı oldu.. Yani mektuplarda böyle yazıyorlardı.
……Teyzesine para veriyordu evinde kalabilmek için ve himaye etsinler diye onu.. ilk 6 ay da eniştesi onu taciz etmiş ve teyzesi de evden kovmuştu.. Kocasını ayartmış ya Yıldız! memlekete de mektup yazıp haber vermişti teyzesi.. Yıldız orusbu oldu diye..
……..Başka şehre taşındı Yıldız. Erklerin yalan vaatleri. Türkü Gavuru hepsi aynıydı. Hepsi de anlık düşünüp anlık yaşıyordu. 10 yıl aradan sonra izne gitti Adana’ya. Teyzesi ile küskün ama ailesi ile para sayesinde barışık olarak. Abisi evlenmiş ve çocukları olmuştu. Abisi kızının adını Yıldız koymuştu. Çünkü evlenme parasını Yıldız göndermişti ona.
………Adana’daydı Yıldız. 10 yıl evvel kaçtığı evde, 10 yıl evvel kaçtığı ailesinin yanında.. Her şeyi unutmuştu tüm kırgınlıkları… Küçük Yıldız kollarında yatıyorlardı yıldızları seyrederek. Evlerinin damında… Küçük Yıldız sordu:
--------- Yılıdız teyze.. Alaman’da YILIDIZLAR NE KADAR PALAR!!??
Not: ‘’Kayıp Kadınlar ‘’ adlı romanımdan alıntı..