11 Değerli okuyucular, Dünyada birçok ülke terör belasıyla karşılaşmıştır ama bizim yaşadığımız süreç kadar uzun olmamıştır. Başımızdaki kaos bir türlü bitmek bilmiyor! Bu tesadüfi olamaz. Osmanlı'nın Avrupa'dan atılması çalışmalarından beri sistematik bir şekilde devam ediyor, Türkiye'ye karşı kurulmuş olan şer cephesi. Dost diye algıladığımız Batı ülkelerinin, nasıl elimizi kolumuzu bağladığını iyi algılamak zorundayız. Rahmetli Ecevit; "ABD Öcalan'ı neden bize teslim etti anlayamadım..." demişti. Büyük Ortadoğu Projesinde, Türkiye'ye "Ilımlı İslâm" modeli yakıştırılmıştı. Eğer Öcalan marksist ve komünist olmasaydı, ABD tarafından yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmezdi. ABD, Öcalan'ın rolünü, Nakşibendi tarikatı mensubu olan Barzani'ye vermiştir. CIA Türkiye masası şefliğini yapmış olan Paul Henze, hazırladığı raporlarda Türkiye'nin başında olacağı bir Ortadoğu Federasyonu planlamıştı. Hatta bu federasyonun adının "Yakındoğu Federasyonu" olmasını rapor etmişti. ABD'nin ya da Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye bir şeyler dayatması, bizim yeteneksizliğimizden kaynaklanmaktadır. 2. Dünya Savaşı yıllarında, Sovyet tehdidi nedeniyle sığındığımız Batı'ya hala sıkı bağlarla bağlıyız. Buna bağlı demekten öte zincirliyiz. ABD'nin veya AB'nin bizim için dost gözüktüğünü, ancak öyle olmadığını, asker-sivil pekçok kesim de bilmekte ve bunu ifade etmektedirler. 2002'de Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Sn. Orgeneral Tuncer Kılınç da bu düşüncelerini çok açık bir biçimde ortaya koymuştu. Harp Akademileri'ndeki sempozyumda ifade ettikleri: "Türkiye öncelikle, stratejik anlamda kimlerle bağı varsa, o bağları çözmesi lazım. Bugünün konjonktüründe, kendi bekası açısından, ileriye dönük hangi tehditlerle karşı karşıya kalabilir, bunları yeniden iyi değerlendirebilmek için, ayaklarındaki bağı çözmesi lazım. Bu bağlardan bir tanesi NATO'dur. Eğer NATO'dan sıyrılırsanız, ABD'nin size bakışının ne kadar doğru olup olmadığının, hayrınıza ve şerrinize olup olmadığının kararını daha kolay verirsiniz. Bugün Amerika, Türkiye'ye zaman zaman stratejik dost diye bakıyor, ama hiçbir zaman dostça davranmıyor. Türkiye'nin yeni arayışlar içinde olması bir ihtiyaç. Rusya ile birlikte, ABD'yi göz ardı etmeksizin, mümkünse İran'ı da içerecek şekilde arayış içinde olunmasıdır." şeklinde konuşmuştur. ABD'den ve AB'den, Atatürkçülüğe ve TSK'ya karşı, sürekli psikolojik bir savaş verilmektedir. Askerlerimize karşı, Irak'ta gerçekleştirilen "ÇUVAL" olayı da bu psikolojik savaşın bir parçasıdır. Emperyalist dünyanın bu psikolojik saldırısının bir kısım medya tarafından da desteklendiğini üzüntü ile görmekteyiz. Son zamanlarda Genelkurmay Başkanımız Sn. Orge. İlker Başbuğ'un sözleri buna işaret ediyordu! "Kimin yanındasınız, yerinizi belirleyin..." sözleri ve Sn. Başbakan'ın bu sözlere destek vererek, "Kimin medyasısınız!" serzenişleri, Türkiye'ye karşı yürütülen psikolojik savaşa verilen tepkilerdir. Türkiye kendine güvenmeli, komşularıyla bölgesel ilişkiler kurup, bizi zincirde tutan paktlardan kurtulmalıdır. Çok kutuplu bir dünyanın oluşmasında, Türkiye'nin de önemli katkıları olabilir.