Hayatımızı gün geçmiyorki  daha çok kontrol altına alsınlar. Çipler, uydudan  takip, sanal dünya yaşantısı empozesi, hayatın  gerçekliğinden kopup her şeyi  sanala  yönlendirme, insanları tamamen  sanal alem  kölesi  yapma vs..  saymakla  bitmez.. 

Malesef  gün geçtikçe  alışkanlıklar  ve  değişkenlikler  oluyor ve insanlar  gerçek hayattan  kopuyor. 

Özellikle  Sosyal medya  gelin birlikte  bakalım  neler oluyor?

Sosyal Medyada Kitlesel Etkileşim.

Sosyal medyada

Bilinç Altını Özellikle Fotoğraf ve Video Paylaşımları Etkiliyor!

Hem işitsel hem de görsel uyarıcılara sahip olan videolar kullanıcıların bilinçaltı üzerinde büyük etkiye sahip.

Bu aralar özellikle!

Tv izleyen, bilgisayar karşısında oturan, elinde cep telefonu olan herkes elektromanyetik şiddete ve işgale maruz kalıyor. Hepimiz günlük hayatta işimize yarayan modern cihazların kullanımı nedeniyle elektromanyetik dalgalar tarafından kuşatılmış durumdayız.

ABD 1930’lardan beri kitlelerin zihnini kendi amaçları doğrultusunda etkilemek ve yönlendirmek üzere ciddi yatırımlar ve çalışmalar yapmakta..
Edward Bernays'ın çalışmaları “propaganda yahut halkla ilişkiler”adı altında resmen kurumsal çalışma olmuş.

Saatlerce elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik dalgalara maruz kalanların zihinsel işleyişi hayatın akışı içinden çıkıp sanal bir zemine oturuyor, küntleşen zombi beyinlere dönüşüyor uzunca süreler elektronik şiddete maruz kalanlar. Günlük hayattaki bu durumun dışında; neler olabileceğinin dolaylı bir işareti olarak, bir araştırmacı, beyne bağladığı kablolarla beynin elektromanyetik alanını değiştirerek beyinde bazı görüntülerin canlanmasını sağlayabiliyor.


Zihin Kontrolü ve Medya 

TV öyle bir şey ki sizi gerçek manada uyutuyor ve böylelikle psiko-sosyal bir silah haline geliyor. Evet televizyon psiko-sosyal bir silahtır ve programları oluşturanlara hizmet eder. Bilgisayarların video oyunları ve sosyal ağlar yoluyla insan beynini sürekli bilgi bombardımanına tutması kişilerde bir nevi dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna sebep oluyor.

Bilim kurgu filmlerindeki nanobotlar yolda. Beyne direkt müdahaleyi amaçlayan bu sistemler, zaten noro-mühendislik adı altında pazarlanıyor. Bu yolla direkt beyin kontrolü biraz karmaşık ve henüz kanıtlanmamış olsa da bu bir kere başarıldığında, mesela mutsuz bir insanı bir düğmeye basarak anında mutlu etmek mümkün olacak. Nanobotlar bu süreci beyindeki molekülleri tek tek sararak otomatik bir düzleme taşıyorlar. Daha da kötüsü, bu minik akıllı robotlar kendi kendilerini kopyalayabiliyor. İnsan sormadan edemiyor bu cin bir kez lambadan çıktığında tekrar oraya nasıl konabilecek? Nanobotların muhtemel kullanıma girme tarihi, 2020’ yılı idi

ve çoktan başladılar bile ...

Dünyada insan davranışlarını kontrol ve tahmin edebilmek için çok yoğun çabalar harcanıyor. Psiko-sosyal bilimsel birikimlerin ve teknolojik imkanların kötüye kullanımıyla “algı yönetimi, halkla ilişkiler” adı altında kitle hipnozu ve bu yolla zihin kontrolü yapılıyor. Ülkemiz bu açıdan ciddi bir tehdit altında. Türkiye hem teknolojik hem de psikolojik açıdan yoğun bir saldırıya maruz kalıyor. Bu çabaların amacı sosyal bilimcilerin ve diktatör elitlerin kitleleri kontrol edebilmelerini sağlama, özgür düşünebilen ve tamamen uyanık bir insanlığın elitler için sebep olabileceği birtakım sorunları bertaraf etmek. Ancak onların bizi uyutma girişimlerine karşı uyanık kalarak, kendi özgür irademizi koruma adına bir şansımız olabilir.

UYANMANIN ZAMANI ÇOKTAN GEÇTİ ..!