Geçtiğimiz ay İstanbul’da, Kağıthane’deki tarihi Bahariye Mevlevihanesi’nde, çok önemli bir sergi ve sempozyum gerçekleştirildi. İnsan ve Medeniyet Hareketi’nin (İMH) düzenlediği ve yoğun bir katılımla gerçekleştirilen “Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” konulu sempozyuma katılanlar, tarihimizin iftiharla anacağımız çok verimli bir zaman diliminde, “zamanı aşan bir medeniyet” olarak andığımız bir coğrafyada manevi yolculuğa çıkmanın mutluluğunu yaşadılar. Aynı zamanda, konuyla ilgili olarak düzenlenen sergide, bu muhteşem medeniyetin günümüze yansıyan nadide örneklerini görme fırsatı buldular. 

“Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” konulu sergiyi ve sempozyumu düzenlenesinde emeği geçenleri kutluyorum. 

“ZAMANINI AŞAN MEDENİYET: ÖZBEKİSTAN”

“Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” konulu sempozyumun açılış konuşmasını Prof. Dr. Uğru Derman yaptı. Sempozyumda pekçok bilim insanımız bu konudaki görüş ve düşüncelerini özetleyen konuşmalar yaptılar. 

“Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” konulu sergi ve sempozyumun düzenlenme amacını anlatan tanıtım kitapçığında özetle şu bilgiler veriliyordu:  

“İnsan ve Medeniyet Hareketi olarak; medeniyet perspektifinden hareketle  köklerimizden aldığımız değerleri, nitelikli insan, nitelikli toplum inşasını önceleyen  çalışmalar ve medeniyetimizin ihyasına dönük önemli projelerle gerçekleştirmek  gayretindeyiz.

İnsan ve Medeniyet Hareketi Sanat Birimi olarak, bu niyetlerle; Orta Asya’nın 3000 yıl boyunca yerli ve yabancı kaynaklarda Turan, Türkistan, Mâverâünnehir vs gibi adlandırılan çok erken tarihlerden itibaren ticaret ve zanaatin merkezi olarak bilinen, kadim medeniyetleri ve şehirleri kendinde barındıran, 500 yıldan fazla bir tarih diliminde, kurulan birçok Müslüman-Türk devletinin yönetim merkezi olan, Çin’den Afrika’ya ve Avrupa’ya kadar ulaşan, İpek Yolu tarihi açısından çok önemli toprakları kendinde barındıran, Türkistan’ın bilim sanat ve kültür merkezi olup, batı medeniyetine yön veren, Adeta açık hava müzesi görünümünde olan kadim belde Özbekistan’ı işlemeye karar verdik.

Orta Asya’dan Anadolu’ya taşınan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde farklı boyutlar kazanan süsleme sanatlarımız, asırların birikimi ile zenginleşerek günümüze dek ulaşmıştır. İslamiyet’in kabulünden sonra kullanılan motifler soyutlaşarak, özgün bir kimlik kazanmıştır.

Dünya karanlık çağı yaşarken “altın çağ” bu topraklarda yaşanıyordu. Dünyaca ünlü düşünürler, bilim ve fen adamları, din âlimleri ve kumandanlar yetişti bu topraklarda. Varlıkları, düşünceleri ve icraatlarıyla yalnızca İslam medeniyetinin değil tüm insanlığın bilim dünyasına önderlik ettiler. Hâlâ eserleri ve fikirleriyle yeni nesillere ufuk açmaya devam ediyorlar.

Türkiye ile Özbekistan, Türk dünyasının önemli iki merkezidir. Özbekistan ve genel olarak Orta Asya, tarih boyunca birçok farklı kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmış, bu coğrafyada birçok devlet kurulmuştur. Akhun, Karahanlı, Gazneli, Harezmşah, Çağatay, Timur ve mirasçı hanlıklar, günümüz Özbekistan topraklarını da içerecek bir şekilde bölgede kurulan devletlerin başlıcalarıdır. Bu devletlerin her biri kendi döneminin önemli siyasi ve kültürel gücü konumundaydılar.

Özellikle İslâmiyet’in yayılmasından sonra Özbekistan, Avrasya coğrafyasının inanç merkezi hâline gelmiş; Buhara ile Semerkant’taki medreselerde dünyanın dört bir tarafından gelen öğrenciler eğitim almıştır. Siyasi güce paralel olarak bölgede çeşitli bilim dalları da gelişmiştir. İlahiyatın yanı sıra tıp, astronomi, matematik gibi alanlarda önemli eserler verilmiştir. Özbekistan’daki mimari yapılar ise yalnızca Türk dünyasının değil, bütün dünyanın en çok merak edilen eserlerin başında gelmektedir.

Bununla birlikte Özbekistan, bağımsızlığından 28 yıl geçmesine rağmen, çeşitli sebeplerden ötürü sahip olduğu tarihî ve kültürel mirası, dünyaya yeterince tanıtamamaktadır. Düzenlenen sergi ve bu sempozyumun; Özbekistan’ın sahip olduğu bu mirasın, tekrar gündeme getirilerek yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyaya tanıtılmasında katkı vereceğine; ortak değerleri ön plana çıkartarak, gelişmekte olan Türkiye-Özbekistan ilişkilerine katkıda bulunacağına inanıyoruz.

Yeni dönemde Türkiye ve Özbekistan ilişkilerinin yeniden canlanmaya başlaması, aramızdaki ilişkilerin tekrar güçlü bir şekilde kurulması, ortak medeniyet kaynaklarımızdan beslenerek yeni atılımların ve açılımların geliştirilmesi, Türkiye ve Özbekistan arasındaki muhtemel işbirliklerinin geleceği için son derece yararlı ve ümit verici görünmektedir.

İnsan ve Medeniyet Hareketi Sanat Birimi olarak; medeniyet perspektifinden hareketle tarihimizden aldığımız değerleri, nitelikli insan, nitelikli toplum inşasını önceleyen çalışmalar

ve medeniyetimizin ihyasına dönük önemli projelerle gerçekleştirmek gayretindeyiz. Bizi biz yapan medeniyetin ilkelerine sımsıkı sarıldığımızda bilim, sanat, mimari ve kültür gibi konularda dünyaya yön verecek güce sahip olduğumuza inanıyoruz.

Amacımız, Özbekistan’ı ve Özbekistan’dan tüm dünyaya yayılan kültürel, tarihî, iktisadî, mimarî ve sanat gibi ortak değerleri tekrar anmak ve gündeme getirmektir. İki coğrafya arasındaki ilişkilerin tekrar kurulmasının, bu medeniyetten beslenerek yeni atılımların ve açılımların geliştirilmesinin Türkiye ve Özbekistan’ın geleceği için son derece anlamlı olduğuna inanıyoruz.

Güzelliği arayan insanoğlu gönül aynasına yansıyanları tevazu, çizgi ve renklerle birleştirerek kâh mimari, kâh güzel sanatlar vesilesi ile bakmayı değil görmeyi bilenlere çok şeyler anlatmaya devam etmektedir.

Biz de Özbekistan’dan ilham alarak Türk ve Özbek 29 değerli sanatkâr ile birlikte 60 özgün eserden oluşan, koleksiyon değerinde bir sergi düzenledik.”

“ZAMANINI AŞAN MEDENİYET: ÖZBEKİSTAN” VE TARİHTE YOLCULUK 

Üç değişik salonda eşzamanlı gerçekleştirilen oturumlarda konuşan bilim insanları, verdikleri bilgilerle ekranlara yansıttıkları görüntülerle izleyenleri, iftihar ettiğimiz, gurur duyduğumuz bir zaman diliminde yolculuk yaptırmış oldular.

Konuşmacıların yalnızca isimlerini ve sunumlarının konu başlıklarını vererek, “Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” konulu sempozyum ve serginin önemini vurgulayarak, daha geniş bir zaman diliminde, bütün konuşmacıları dinlemeye imkan sağlayan bir düzenleme ile tekrarlanmasını diliyoruz. 

Prof. Dr. Hayrunnisa ALAN: OSMANLI ORTA ASYA KÜLTÜREL İLİŞKİLERİ: TIMURLU DÖNEMİ, 

Dr. Ögr. Üyesi Seher ASICI: MANEVİYAT, TEŞKİLAT VE SANATIN BULUŞTUĞU MEKAN: ÜSKÜDAR ÖZBEKLER TEKKESİ, 

Doç. Dr. Osman AYDINLI: İMAM BUHÂRÎ VE ESERİ EL-CÂMİU’S-SAHÎH’İN ANADOLU COĞRAFYAMIZA YANSIMALARI, 

Dr. Öğr. Üyesi Şehnaz BİÇER ÖZCAN: SEMERKAND’TAN HERAT’A MOTİF VE DESEN İZLERİ, 

Prof. Dr. Demet BİNAN: GELENEKSEL KÜLTÜRÜN TAŞINMAZ İZİ OLAN VERNAKÜLER MİMARİNN KORUNMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİN ÖNEMİ, 

Prof. Dr. Mustafa BUDAK: ORTAK TARİHTEN ORTAK GELECEĞE.OSMANLI/TÜRKİYE-ÖZBEKİSTAN İLİŞKİLERİ, 

Doç. Dr. Muhammed Bilal ÇELİK: OSMANLISEYAHATNAMELERİNDE ÖZBEK HANLIKLARI, 

Prof. Dr. Hayati DEVELİ: TÜRK HALKLARI ARASINDA ORTAK DİL ARAYIŞLARI,  

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL: BAĞIMSIZLIKTAN GÜNÜMÜZE ÖZBEKİSTAN, 

Doç. Dr. Selami Fedakâr: TEK MEDENIYET İKİ GELENEK: ÖZBEKİSTAN BAHSILIK GELENEĞİ VE TÜRKİYE ÂŞIKLIK GELENEĞİ, 

Prof. Dr. Nadirhan Hasan: TÜRKISTAN’DAN ANADOLU’YA MÜSTEREK İRFAN MİRASIMIZ: AHMED YESEVİ, 

Prof. Dr. Süleyman KIZILTOPRAK: ÖZBEKİSTAN’IN TARİHİ MİRASI VE BAĞIMSIZLIK DEVRİ, 

Prof. Dr. Şükrü ÖZEN: ÖĞRENDİKLERİMİZ, 

Dr. Öğr. Üyesi Rıdvan ÖZTÜRK: ÖZBEKLER VE ÖZBEK TÜRKÇESİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER, 

Prof. Dr. Fırat PÜRTAŞ: İSLAM KERİMOV SONRASI ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE İLİŞKILERİNİN KÜLTÜREL BOYUTU, 

Prof. Dr. M. Gözde RAMAZANOĞLU: MİMARİ GÖSTERGELERLE TÜRK KÜLTÜR MİRASINDA SÜREKLİLİK

ESRLERİ SERGİLENEN SANATÇILAR:

Hüsn-i Hat: Hasan Çelebi, Hüseyin Gündüz, Gürkan Pehlivan, Faruk Dinçer Eratlı,

Tezhib: Mamure Öz, Nilüfer Kurfeyz, Faruk Taşkale, Münevver Üçer, Mustafa Çelebi, Selim Sağlam

Kaatı’: Meryem Güney

Ebru: Hikmet Barutçugil, Mahmut Peşteli

Minyatür: Gülçin Anmaç, Cihangir Aşhurov, Kamol Mirzaev, Betül Bilgin

Kalem İşi: Semih İrteş, Kaya Üçer, Davron Fattokhov, Kamoliddin Abdullaev

Cilt: İslam Seçen

Çini: Güvenç Güven, Nursen Güven

Ahşap Oyma: Hüsamettin Yivlik, Tokhir Gaziev, Abdimajit Abdurakhmonov