Zamanımızı nasıl değerlendirdiğimiz bizi tanımlar. Ünlü psikolog Prof. Philip Zimbardo “Şeytan Etkisi Kötülüğün Psikolojisi” kitabının yazarı. Kitap 816 Sayfa 2015 baskısı. Tavsiye ederim. Çok şey öğreneceksiniz.
Kitabın özeti ve değerlendirmelerim
1971’de bir grup üniversite öğrencisi görünürde mahkûmiyet psikolojisinin araştırıldığı bir deneye gönüllü olarak katıldı. Rasgele seçilmiş öğrencilerden bir kısmına gardiyan, bir kısmına da tutuklu rolü verildi. Stanford Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nün bodrum katında oluşturulan yapay bir hapishanede rollerini oynamak üzere deneye dahil olan öğrenciler, deney başladıktan kısa süre sonra bambaşka bir gerçeklik algısıyla rollerini içselleştirdiler. Bundan sonra yaşananlar ise psikoloji tarihinde bir mihenk taşına dönüştü. Stanford Hapishane Deneyi olarak bilinen bu çalışmanın mimarı Prof. Philip Zimbardo, durumsal güçlere ve sosyal dinamiklere bağlı olarak insanların ansızın nasıl canavarlara dönüşebildiğini kanıtlamıştı.
Daha da önemlisi, Stanford Hapishane Deneyi’nin ortaya koyduğu bulgular insanlık suçlarının bazı dinamiklerini açıklamaya yardımcı oldu. Aynı şekilde bu deney, Ruanda’daki katliamlardan Irak savaşında ABD askerlerinin özellikle Ebu Gureyb Hapishanesi`ndeki insanlık dışı zulümlerine kadar tarihimizde kayıtlı ve ne yazık ki önlenemez bir şekilde devamı gelen insanlık suçlarını sosyal psikolojik yönden, yetkenin ve güç algısının insan tutum ve davranışlarına zararları açısından ele alınabilir bir analiz seviyesine taşıdı.
"İyi" insanlara kötülük yaptıran şey nedir? Philip Zimbardo Şeytan Etkisi ile okuru bir yolculuğa çıkartıyor ve bu sorunun cevabını okurla birlikte bulmaya çalışıyor.
Filmleri çekilen, belgesellere konu olan, esinlenilerek romanlar yazılan Stanford Hapishane Deneyi’ni ve genel anlamda "kötülüğün psikolojisini" ele alan Şeytan Etkisi’ni okurken insanların nasıl başkalaşım geçirdiklerine tanıklık edecek, sizin de aslında o insanlardan farklı olmadığınızı düşündükçe tedirgin olacaksınız.”
Zimbardo’ya göre insanlar zaman algılayışlarına göre altı kategoriye ayrılıyorlar.
1.Geçmiş zaman odaklı olumlu düşünenler. Onlar nostalji ye bayılıyorlar. Geçmişin güzel anıları dillerinden düşmez onların: “ah nerede o eski günler” sözü onlara göredir.
2.Geçmiş odaklı olumsuz düşünenler. “Hiç gün görmedim”. “Ben bahtsız kör talihliyim.” Kötü anılar hayal kırıklıkları ayrılıklar onların bu günlerini de bozuyor. Evhamlılar.
3. Bugün ve şimdiyi aktif yaşayanlar. Onların ne geçmiş, ne gelecek umurlarında değildir. Aman ya kardeşim boş ver gitsin bi daha mı gelecez bu dünya ya, kefenin cebi mi var ne kafana takıyonda, hızlı yaşa genç öl, Bu hayattan kimse sağ çıkmamış” diyorlar, anı yaşamaya bakıyorlar ve hep neşeliler.
4.Bugün ve şimdiyi pasif yaşayan, kaderciler. “Batsın bu dünya” Olaylar karşısında sorumluluk alamıyor üşengeç tembel ağıt yakan garibanlar. Ferdi Tayfur, Orhan Abimiz, Müslüm Gürses onlar için söylüyor.
5.Gelecek için, “başarı” için hedef belirleyenler. Kendi gücüne güvenen, yarın için bugünleri feda edenler. Onlar hep çalışır didinirler. Onlar biraz tedirgin endişeli olabilirler. “Mutlaka yapmalıyım”, “başarmalıyım” cümleleri onlara aittir.
6.Yarınları için bugünlerini feda edenler. Onlar için bu dünyanın pek de bir önemi yoktur. Her şey anlamsızlaşır. “Bugün ahiret için ne yaptın” la esas yaşam ölümden sonra olanıdır. Çoğunlukla bu dünya da mutlu olamayanlarında öbür dünyası onları canlı, mutlu ve sağlıklı yapar. Tutunacak dallarıdır onların gelecek dünyaları.
Altı Kategoride incelediğimiz zaman algısı her insan da değişik oranlarda vardır. Çoğu insan bazı maddelerde çok fazla yoğunlaşabilirler.
İnsanların zaman algıları onların, iş yaşamları, bağımlılıklar, arkadaşlık ve gönül ilişkileri, depresif olmaları, strese dayanıklılık gibi ruhsal bedensel ve sosyal yönlerinde oldukça etkilidir. Hangi zaman merkezi ağırlıklı olursanız olun artı ve eksi etkilerini yaşayacaksınız.
İdeal zaman algısı yönetimi nedir?
Zimbardo’ya göre Geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman dilimleri yani üç zaman diliminde de yaşamak, esnek davranmak ve içinde yaşadığımız duruma göre üç zaman merkezini de yaşamımıza dahil edebilmeliyiz. Anı yaşamalı, geçmişten kopmamalı geleceğe ilişkin planlarımız olmalı. “Keşke” ve “Eğer” cümleleri anın yaşamayı engeller. Anın verimi için ruh yapımızın iyi olması gelecek için bizi verimli kılar. Geçmişin olumsuzluklarından sadece ders çıkartmak, olumlu anlarını canlı tutmak, gelecek planlarımız için de anı hem yaşamak hem de geleceğe ilişkin çalışmalar yapmak. Yani geçmiş gelecek ve bugün sağlıklı değerlendirilmelidir.