Zafer!..

Abone Ol

Koynundan güneşin yükseldiği, hayata mantığıyla değil de duygularıyla yön veren, dünyanın umudu olan; hayata yön veren, yaşatan doğuya neler oluyor? Duygusal doğunun ekonominin etkisinde kaldığını uzun zamandır görüyorduk. Şimdi ise duygusallığı sebebiyle, kapitalizmi de çok fazla abartarak yaşadığını gördük.

Ne olmuştu, hatırlayalım!

Japonya Maliye Bakanı Taro Aso, ülkede yaşlıların tıbbi bakımı için harcanan paraların devlete yük olduğu gerekçesiyle yaşlıların yaşamaya zorlanmaması gerektiğini belirtti. Ve ekledi: “Vergi mükelleflerinin yükünü hafifletmek için yaşlıların ölmekte acele etmesini tavsiye ederim”. Bu sözleri, nüfusun küçülüp yaşam beklentisinin büyüdüğü, demografik krizle nasıl mücadele edileceği konusunun tartışıldığı bir dönemde söyledi. Ulusal konseyin ‘sosyal güvenlik reformları’  konulu bir toplantısında konuşan Aso, ”Devlete yük olmaktan nefret ettiğin ve ‘keşke ölsem’ dediğin zaman yaşamaya zorlanmamalısın” dedi.

Tarihleri boyunca değerlerinin peşinde koşmuş toplumların, bugün değerlerini kilitli sandıklara koyup batı toplumları gibi hedeflerinin peşinden koşmalarını seyrediyorsak, artık dünyanında daha büyük sorunları olduğu söylenebilir.

Hedeflerinin peşinden koşan bir maliye bakanının ya da herhangi bir insanın gözü artık ne diğer insanları görecektir ne de yaşadığı, nefes aldığı, sevdikleriyle iyi vakit geçirebildiği dünyayı… Hedefleridir artık onun tek inandığı ve kendi doğrusu. Tek düşüneceği hedeflerinin tutması olacaktır. İnsanoğlunun bu robatsal yaklaşımı kırması, insani özellikleri sebebiyle mümkün değil. 

Bu durumda elimizde tek bir silah kalıyor, o da yaşamın sebebi “mutluluk”. Hedeflerinin peşinde koşan, insan mı ve dolayısıyla dünya mı daha mutlu? Yoksa “değerlerinin” peşinde koşan mı daha mutlu? Bu sorunun cevabı bizleri ve dünyayı farklı iki noktaya taşıyacaktır. Kimbilir, belki de cennet-cehennem ikilemi bu sorunun cevabına bağlıdır. Gerçek sonu ise, seçimlerimiz belirleyecek. 

Japonya Maliye Bakanı Taro Aso, kapitalizmin gereği olan ekonominin halkalarının yerlerine oturduğunu, globalleşmenin tamamlanabilmesi için, paraya tam bağımlılığın artırılmasıyla, manevi bütünlük ve o meşhur insana bağımlı doğu kültürünün de kaybedildiğini tüm dünyaya ilan etmiştir.

Bireysel çıkarlarımızı üst seviyede tutmak zorunda olduğumuzu hatırlatan bir vaka olmuştur bu. İnsanların alt benliğine, daha fazla çalış, daha fazla para kazan ki, ileride sıkıntıların olmasın, devletine muhtaç olduğunda istenmeyeceğini bil, tadında bir mesajdır.  İnsani değerlerin zerresinin bile bulunmadığı bu açıklama ile maneviyatımızın tam anlamıyla köreldiğini ve maddiyatın bu dönem için tam bir zafer kazandığını ifade etmemiz mümkün...