TEKİRDAĞ - Koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında, fabrikaların üretime ara vermesi ve insanların evlerine çekilmesiyle Trakya'da kirlilikleriyle gündeme gelen Ergene Nehri ile nehrin önemli kollarından biri olan Çorlu Deresi, yıllar sonra biraz da olsa temizlendi. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, koronavirüs nedeniyle hayatın her alanında kısıtlamalar yaşandığını belirterek, yıllardır atıklar nedeniyle kirlenen Ergene Havzası'nın kirliliğinde azalma meydana geldiğini söyledi. 

'ERGENE'YE ATIK SU YÜZDE 54 AZALDI'

Bölgede endüstriyel faaliyetlerin koronavirüs tedbirleri kapsamında kısıtlandığını belirten Tecer, Ergene Havzası ile ilgili araştırmalar ve değerlendirmeler yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:

"Çorlu Deresi'ne ve bunun birleşiminde olan Ergene Nehri'ne sanayi atık sularının deşarjında bir azalma meydana geldiğini görüyoruz. Bu dereleri kirleten şey akar suları bozan en önemli etken endüstriyel atık suların buralara deşarj ediyor olması. Çorlu Deresi'nde birleştiği bu Ergene Nehri'nin tabi debisi 3 metreküp/ saniye ama endüstriyel atıkların buraya deşarj edilmesiyle 12 metreküp/saniyeye kadar çıkıyor. Bu dehşet bir şey, yani doğal debisinden 3-4 kat daha fazla bir endüstriyel atık su deşarjı söz konusu. Şimdi koronavirüsle mücadele kapsamında alınan önlemler neticesinde bizim bölgemizde bulunan 4 Organize Sanayi Bölgesi temelinde konuştuğumuz zaman bu dereye günlük 200 bin metreküp atık su kirli su deşarj ediliyorken 11 Mart öncesi, 11 Mart sonrası günümüze kadar olan süreçte bu deşarj miktarı 90 bin metreküpe kadar düşmüş durumda. Yani yüzde 54 azalma söz konusu. Bu dereleri kirleten endüstriyel atık su miktarında yüzde 54 azalma var. Bu başlı başına bu derelerinin kirliliğini azaltmış oluyor."

'KİRLİLİKTE AZALMAYA YOL AÇTI'

Prof. Dr. Tecer, araştırmalarına göre, bölgedeki kirlilikte tekstil sektörünün daha etken olduğunu öne sürerek, "Tekstil gibi sektörlerin hem faaliyetlerini durduklarını, azalttığını görüyoruz. Bu da sadece debinin azalmasına bağlı olarak değil, yoğun kirlilik üreten fabrikaların faaliyetini durdurması nedeniyle kirlilik yükündeki bir azalmaya yol açıyor demektir. Bu bölgede özellikle yüzde 54 var olan atık su deşarjı söz konusu daha çok kirli olan tekstil gibi endüstriyellerde. Şunu vurgulamadan geçmek istemiyorum. Tekstil endüstrisi kirli bir endüstri olmakla birlikte bugün sağlık personelimizin ihtiyaç duyduğu maskedir, tulumdur koruma kıyafetleridir. Bunların üretiminde büyük bir boşluk doldurmuştur. Bakın Amerika'da, Fransa'da, Avrupa'da, maske dikecek bir tezgahları yok. Niye? Zamanında onlar Çin gibi Hindistan, Türkiye gibi yerlere kaydırdılar. Dolayısıyla tekstil sektörünü değerlendirirken bu iki boyutu da değerlendirmek yerinde olacaktır diye düşünüyorum" diye konuştu. 

'ARITMA TESİSİ TAMAMLANMALI'

Prof. Dr. Tecer, bölgede insan faaliyetlerinden kaynaklı kirletilmenin azalması nedeniyle doğa ve çevrenin nefes aldığını belirterek, "Fakat bu bölgede ne kadar sürecektir, koronavirüs tedbirleri üretimin düşmesine devam edilmeyecektir. Mutlaka eski günlerine kavuşacaktır ama burada yapılması gereken en önemli şey Ergene Havzası Koruma Eylem Planı kapsamında 2021 yılında devreye girecek olan arıtma tesislerini bir an önce tamamlanması gerekiyor. Ergene için asıl kurtuluş o zaman olacaktır" dedi.

KAÇAR: ERGENE'DE GÖZLE GÖRÜLÜR İYİLEŞME YOK

Trakya Platformu Sözcüsü avukat Bülent Kaçar ise Istranca Dağları'ndan doğarak Trakya'nın ortasından Ege Denizi'ne dökülen 280 kilometrelik Ergene Nehri'nin koronavirüs tedbirlerinde yeteri kadar temizlenmediğini ve kirli aktığını savundu. Fabrikaların üretime ara vermesi ve bölgede etkili olan yağmurlara rağmen Ergene'nin kirli aktığını öne süren Kaçar, "Ergene, köpük şeklinde kimyasal akmaya devam ediyor. Ergene Nehri havzasında bazı fabrikaların koronavirüsü nedeniyle üretime ara verdiğini duymamıza rağmen bu kirlilik devam ediyor. Oysa şu an çeltik ekimlerinin ekim zamanı, ayçiçeği ekimlerinin ekim zamanı. Çifti tam şu an alternatifsiz su kaynağı olan Ergene Nehri'ne ihtiyaç duyduğu anda, fabrika kapatmalarına ve bütün önlemlere rağmen bizim vicdanımız ve çiftçimiz için, doğamız için bir kanayan yara olmaya devam ediyor. Ergene Nehri'ndeki akan sıvı, su niteliğinden çok çok uzakta. Kıta içi 4'üncü sınıf su olarak adlandırılıyor, halen gözle görülür bir iyileşme mevcut değil. DSİ ve Çevre Bakanlığı'nın ölçümlerinde herhangi bir iyileşme söz konusu değil. Ergene, maalesef hayata döndürülemediği gibi kirli akmaya devam ediyor” dedi.