“Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm

Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi” Yunus Emre

Tunus Emre ile ilgili çalışmaların artmasına teşvik edilmesi gerektiği ortadadır.

2021 yılının “Yunus Emre Yılı” olması gerektiği ve bu alanda her türlü çalışmanın desteklenmesi gerekmektedir.

Yunus Emre’nin (d.1238-1240) 1321’de vefat ettiğini esas alarak 2021 yılının Yunus Emre yılı olarak değerlendirilmesi isabetli olacaktır.

Yunus Emre milletin ortak mayası olarak 700 yıldır gönüllerde yaşamaya devam etmektedir.

Yunus Emre ile ilgili Fuat Köprülüden itibaren çok çeşitli çalışmalar yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Yunus Emre gibi Türkçeyi ilahileştiren bir şahsiyetin hayatı, düşünce dünyası, insanımız üzerindeki tesirinin azalmasına izin verilmemelidir. Bu alanda tiyatrolar, filmler, belgeseller ve özellikle gençlerin ilgisini çekecek internet oyunlarına, programlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Batının teknolojik, ekonomik, siyasi ve ve kültürel kıskacını derinden hisseden eğitim çağındaki gençlere yönelik projelerin yaygınlaştırılması ve milletin tüm katmanlarını içine alacak denli Yunus’un hoşgörüsü ve kuşatıcılığı fert fert bütün gönüllere, zihinlere nakşetmek öncelikli yükümlülüğümüz olmalıdır.

Millî eğitim, üniversiteler, TRT, Yunus Emre Enstitüsü başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının, senarist, yazar, akademisyen, saha araştırmacısı, sosyolog ve yazılımcılardan oluşacak komisyonlar kurulmalıdır.

Yunus Emre Enstitüsünün dünyanın pek çok ülkede çalışmalar yaptığı ve kamu imkanlarının genişliği düşünüldüğünde ‘Yunus Emre Yılı’nın fırsat bilerek yeni bir atılım ve yeniden diriliş adına çalışmalar yapılması, yapılan çalışmaların millete mal edilmesi beklenmektedir.

Son yıllarda Yunus Emre ile ilgili çalışmalar artmaktadır. Ancak çalışmaların istenilen etkiyi gösterdiğini söylemek iyimserliktir. Bu anlamda Yunus Emre ile ilgili kitap, belgesel, film, senaryo, tiyatro, akademik araştırmalar… desteklenmeli maddi-manevi teşvik edilmelidir. 

Türkiye’de birçok devlet ve özel üniversite bulunmasına rağmen “Yunus Emre Üniversitesi” adıyla yeni bir üniversite kurulmalıdır. Yunus Emre Üniversitesinin Yunus Emre düşünce dünyasını merkez alan yayımlar, çalışmalar, programlar yapmasının önü açılmalıdır. Yunus Emre Üniversitesinin uluslararası bir üniversite olmasına özen gösterilmelidir.

Yunus Emre Üniversitesi geç kalınmış bir adımdır.

Yunus Emre ile ilgili yayımların artması sevindirici bir gelişme olmakla birlikte yetersizdir. 

1991 yılında UNESCO tarafından Yunus Emre’nin doğumunun 750. Yılı münasebetiyle “Yunus Emre Sevgi Yılı” olarak kutlanmıştı. Ancak Yunus Emre’nin ölümünün üzerinden 2021’de 700 yıl geçmiş olacaktır. 700 yıl önce aramızdan ayrılan sevgi ve gönül insanı adına yapılacak çalışmalara ağırlık verilmelidir. 

Kültürel kodlarından göz göre göre uzaklaşan insanımızı fabrika ayarlarına yeniden döndürmek için dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yoktur. Köktürk yazıtlarıyla başlayan edebi ve milli duruşumuzun anıtlaşmasında Hoca Ahmet Yesevi ile başlayan gönül yolculuğumuz Horasan Erenleriyle Anadolu’da, Balkanlarda ve kültür coğrafyalarımızda kök salmıştır. Hacı Bektaş, Barak Baba, Sarı Saltuk, Ahi Evran, Yunus Emre gibi “ata bindiklerinde alp attan indiklerinde eren olma” vasfını taşıyan gönül erlerinin gayretleriyle mayalanan millet olma hamurumuzun aynı minvalde ebediyete kadar devam etmesini istiyorsak Yunus Emre yılını fırsat bilip adımlarımızı milli diriliş-direniş neslinin amentüsü niyetiyle yeniden başlamaktan başka çıkar yol görünmemektedir. Aksi halde yaşayan ölüler misali yiğit iken ölen gençlerimiz daha çok gök ekini biçmiş vaziyette yaşamaya devam edeceklerdir.