Kıymetli okurlarım düşmanlarımızın (Yunanlının ve Ermeni’nin) mutlaka tanınması gerektiğinin altında yatan gerçeği sizlere açıklamam gerekiyor.
M Ö 500’lü yıllarda yaşamış Çinli bir komutan var.
Adı, Sun TZU…
Kaleme aldığı kitap, ”SAVAŞ SANATI” adlı bir şaheser. Mutlaka okunması ve yapılması gerekenlerin günümüzde de geçerliliği tescilli bir eser.
Bu komutan, aynı zamanda harp sanatı konularında gördüğümüz bir seri kurslarda da ismine aşina olduğumuz bir şahsiyet.
Şimdi de SUN TZU adlı yazarın yalnız askere değil tüm insanlığa rehberlik edecek sözlerine kulak verelim.
1-Başkasını (Düşmanını ) ve kendini bilirsen yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin.
2-Başkasını (Düşmanını ) tanımayıp kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin!
3-Ne başkasını (Düşmanını) ne de kendini bilmezsen her savaşta tehlikedesin demektir.
MÖ yaşamış bir kahramanın , siz okurlarımla bir ayı geçkin süredir paylaştığım “….Düşmanları ne kadar tanıyoruz..” adlı erişimle nasıl tıpatıp örtüştüğüne şahit oluyorsunuz!
*** .
Günümüzden bir komutanı daha tanıtarak olayı daha geniş açıdan değerlendirmek gerekiyor.
Şu sıralar herkesin yakından bildiği, icraatlarıyla, yazdığı kitaplarla hepimizin gönlünde taht kurmuş adam gibi adamdır O.
SAT Komandosu Ali Türkşen’den bahsediyorum.
Kaleme aldığı son kitabını tanıtmadan geçmek olmaz.
Kitabının adı: ‘Asla Vazgeçme Asla…’
Kitabı birkaç günde sindirerek okudum. İnanın bittiğinde altını çizmediğim, üzerinde düşünmediğim hiçbir yer kalmadı. Asker olarak iftihar ettim yürekli komutanla…Çünkü bire bir yaşadığı gerçekleri korkusuzca kitabına yansıtmış. Hem de ben yazarım diye geçinenlere şapka çıkartacak bir üslupla..
Paylaşma imkanı bulamadığım ancak bilinmesi gereken önemli konuları Türkçeyi onurlandırarak mükemmel bir şekilde anlatmış. Dile getirdikleriyle yalnız askerlere ışık tutmamış, aynı zamanda her Türk vatandaşının mutlaka altını çizerek faydalanmasına imkan sağlayan bir kitap haline getirmiş. Kitaptan bu yaşımda çok istifade ettiğimi söylemeliyim.
***
Şimdi esas konumuza dönebiliriz.
Geçen bölümde, 90’lı yıllarda uluslar arası siyasi arenada alınan tek taraflı kararlarla irtifa kaybeden Rusya’nın yıpranışını, Ermenistan’ın ise bu gelişmeyi nasıl fırsata dönüştürdüğünü dile getirmiştim.
Şimdi de aynı bölgede , anılan yıllarda görev yapan bir komutan olarak tecrübelerimi, tespitlerimi, icraatlarımı sizlerle paylaşıp, ip cambazı Ermenilerin ve benzerlerinin nasıl bir özyapıda toplum olduğunu gözler önüne sermeye çalışacağım.
1990-1993 tarihleri arası Türk- Ermenistan hududunun 50 kilometrelik alanından sorumlu Hudut Tabur komutanıydım.
Gelişmeleri daha iyi kavrayabilmek için görev yaptığım yerin önemini ve birliğimin gücünü biraz daha açmam gerekiyor..
Yukarıda Allah’a, aşağıda ise 280 kilometre mesafede Erzurum’da konuşlu olan 29. Piyade Tümen Komutanlığına bağlıydım.
Tümen komutanının her istediği an tehlikelerle dolu olan bölgeme gelip yaralarımızı sarmak, dertlerimize derman olmak gibi bir lüksü bulunmuyordu. İçinde bizzat yaşayanların anlayabileceği tehlikelerle dolu bir bölgeden bahsediyorum.
Görev yaptığım sürede birliğimin aynı zamanda ita amiriydim. Hudut komutanlığı dışında yüklendiğim bu görevi biraz daha açmam gerekiyor.
İta amiri : bütçede öngörülen belirli tahsisatlardan harcama yapılmasına izin veren ve bu harcamaların mevzuat çerçevesinde kontrolünden sorumlu şahıstır. Diğer bir değişle; birliğinin her türlü ihtiyacının tespiti, temini, dağıtımı, işletilmesi, bakım ve onarımının yapılması için tabur komutanlığına verilen finansal yetki demekti. Bu görevler doğrultusunda birliğimin çeşitli ihtiyaçları için her gün 50 kilometrede konuşlu bulunan hudut karakollarına gidiyordum. Hem de her gün… soysuzlarca aleni tehdit edilmeme rağmen, bize emanet edilen vatan evlatlarının ihtiyacını karşılamak üzere korkusuzca ve fakat emniyetle gidiyordum.
Yörede adım DELİ KOMUTANA çıkmıştı! Varsın Deli Komutan desinler. Benim için hiçbir mahsuru yoktu!..
Hafta da bir günde ikmal maksadıyla Erzurum’a, ihtiyaç olduğunda Kağızman’a, Sarıkamış’a ve Kars’a gönderdiğim unsurların gidiş, dönüş yol emniyetini birliğimden çıkardığım Komando Bölüğüyle sağlıyordum. YEDİNCİ BÖLÜM SONU