“Kendi batıl inançlarını, Hz. Allah’ın buyruklarıyla karıştıranlar. Elbette ki, lâyık oldukları cezaya çarpılacaklardır, hem de ziyadesiyle!...”
Levon Panos Dabağyan
Saygıdeğer okuyucularım!
İslâm Dünyası’nın, tarihin hiçbir döneminde Hz. İsa (AS) Efendimiz Cenapları’nın; ne dinine ve ne de mukaddes şahsına karşı bir husumeti görülmemiştir. “Ehl-i Sâlib Muharebeleri “Haçlı Seferleri” dini bir mahiyet arz etmesine rağmen” aslında asıl sebep; din değil, bilhassa “Pastadan en büyük payı kapabilme” mücadeleleridir. Dolayısıyla; Dinleri ve dini inançları istismar ederek, Dinler ve Peygamberler arası bir mücadele tablosu sergilemenin tamamıyla yanlışların en büyüğü olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Böylesi yanlışların ezelden beri bilinmesine rağmen; “siyasî çıkar açısından” hayli işe yarayabilmiş olduğu için, her iki taraf da bu bapta susmayı tercih etmiştir!...
Ancak böylesi istismarlar, çoğu zaman dehşetengiz faciaların yaşanmasına bilhassa öncülük etmiştir!... Ancak büyük trajediler yaşanmış olmasına rağmen, günümüzde dahi; ne Şark ve ne de Garp Cephelerinde” en ufak bir değişiklik olmuş değildir: “17 Ağustos 2012 Cuma”.
Benim inanmayıp, tasvip etmediğim: “Dinler arası diyalog” ki, iyi niyet mahsulü olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak, benim naçiz görüşüm ve inancım: “Dinler arası karşılıklı saygı ve sevgi olması” yönünde olduğu için, diğeri bana ters düşmektedir. Ve fakat, mezkûr fikir yapısının işlenmekte olduğu bir dönem içinde, Her iki tarafı da rahatsız edici ve bilhassa Hıristiyanları rencide etmekten de öte bir hakarete maruz bırakılması. Cidden pek üzücü ve kırıcı olmuştur!... Dahası, böyle aşağılayıcı bir haberin, Türk adının başlık olarak seçilmiş olan (HABER TÜRK GAZETESİNDE) ve bilhassa yorumsuz olarak neşredilmiş olması. Biz Hıristiyan vatandaşları daha da üzmüştür!... Mezkur gazete, günümüz tabiriyle “orantısız güç” kullanabildiği için, dilediğînce yazıp, çizmesiyle Basın ahlâkının neresinde kalmış olduğunu bir görüp düşünmesi lâzımdır!....
Orantısız güç kullanabildiği için, her dilediğini yazabileceğini sanan böylesi   zavallılar. Gerçekten ülkemize faydadan ziyade istemeden zarar verdiklerinin farkında değillerdir. Bu Orantısız Güç kullanabilmesinin yegane imkânı; onun hasbelkader Müslüman aile evladı oluşu temin etmektedir.
Ancak bilmediği bir hakikat var ki, onu da semdi öğrenecek ve şayet bir nebze olsun mantığı var ise bizlere teşekkür edecektir!...
Mezkûr Gazetede, “25 Temmuz 2012 Çarşamba” günü neşredilmiş olan haberi aynen geçiyorum ve öyle sanıyorum ki, gerçek Müslüman Türk konumundaki hemen her insan, bu iğrenç habere en az bizler kadar üzülmüştür!... Aynen geçiyorum:
(“KIPTİ PAPAZLARI ARACINIZA ALMAYIN”
MISIR’da “Selefi Hareketinin önde gelen isimlerinden “Dr. Yassir el Burhammi, Müslüman şoförlerin Kıpti din adamlarını araçlarına almasını yasaklayan bir fetva yayınladı.
El Burhami, Taksi ve Otobüs Şoförlerinin, Hıristiyan Din Adamlarını araçlarına almasının, bir yolcuyu alkol içilen bîr Bara götürmekten daha kötü olduğunu  belirtti.
Amerikan basınında çıkan haberlere göre bu yasak, “İslâm’ın ilk dönemlerine” ve İbn Taymiyya ve İbn Kayyim zamanına uzanıyor.
Buna göre bir Kilise inşa etmek, bir meyhane veya genelev inşa etmekten daha kötü görülürdü. “Kasım cîndemir / WASHİNGTON”)
Amerikan basınında deniyor yânî, herhangi bir gazete adı zikredilmemiş acaba neden?...  mahreç bilinmesin diye mi?...
Meselâ, “Hıristiyan Mabedi”ni haşa, “Kerhane” olarak vasıflandıran bir örümcek beyin, nasıl oluyor da “Sinagogu” es geçebiliyor!?... Bu durum gerçekten bahse değerdir ve üzerinde düşünülmesi icap eden bir husustur!?...
ABD’nin sistemli olarak uyguladığı: “Böl ve Parçala” stratejisi, öyle sanıyorum ki, bu utanç verici konuda da varlığını göstermiş olsa gerek!...
Dünya üzerinde yalnız Katolik mezhebine mensup (Bir-Buçuk Milyar) Hıristiyan var ki, bunların muhtelif Milletlere mensup olduklarını da bilhassa bilmek elzemdir!... Dahası, “Doğu Kilisesi”ni temsil eden “Ortodoks Kiliseleri” ise yine “Milyar nüfusla ölçülecek” konumdadır.
Şimdi soruyorum: Neye inandığı hâlâ tam olarak bilinmeyen, densiz ve ukala bir “milletler topluluğunun” milletlerin inançlarına saldırmak da değil, doğrudan küfretmesine ortak koşmanın, neresi Müslümanlıkla bağdaşır?...
Hazreti Peygamberin de değil, en azından Hz. Ömer’in adalet anlayışından dahi yoksun bir sivri akıllı nasıl oluyor da tirajı yüksek bir gazetede bu derece pervasız hareket edebiliyor?!...,
Soruyorum, Türk Milletinin kahir ekseriyetinin Müslüman oluşu, böylesi densizlere, Hz. İsa (AS) gibi büyük bir Peygamber’i temsil eden Mabede sövmeye hak mı kazandırmaktadır?!...
İslâm Dininde adalet anlayışı bu mudur?... Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin asli vatandaşı konumundaki Hıristiyan ve Musevi vatandaşlar bu derece sahipsiz midir?...
Kur’Ân-ı Hak’da şerefle yer alan Hz. Meryem ve Hz. İsa (AS) böylesi densizlerin dilinde yerden, yere mi vurulacaktı?!... Yazık çok ama pek çok yazık!...
Vergi vermekte, Vatani görev yapmakta ve daha bir çok hususta elden geldiğince katgıda bulunmaktan hiçbir zaman kaçmamış olan biz Türkiye Hıristiyan ve Musevileri. Bu derece mi yok sayılmaktayız ki, Mabetlerimiz hakkında “Umumhane” tabiri kullanılabilmektedir?!...
ABD’nin bilmem hangi densiz gazetesi böylesi bir halt işlemiş olabilir. Bu onların bileceği iştir. Ancak, bizim Basınımızda da yorumsuz neşredilerek, aynı görüşü paylaşır bir havaya girilmesi. Türk-Basın Ahlak Yasası’nın pek işe yaramadığını gösteren bir durum sergilemektedir!...
Kudüs Ermeni Patrikliği’ni tesis ettiren ve Patrik’e olağanüstü haklar bahşederek, bir çok konuda kendisini sorumlu tutan. Kimdir bilir misin “HABER TÜRK” muhabiri!... Bilemesin, ben söyleyeyim: (Bilhassa Ermenilerin saygı ve sevgi duyduğu, Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimizdir.) Ve lâkin sen bunu bilemezsin. Çünkü, okumuş cahil olduğundan, kalbinin ışık penceresi kapalıdır!...
Gazetede yer alan tiksindirici haberin üstünde bir grup Süryani Ruhaninin fotoğrafı yer almakta ve başlık olarak “KIPTİ PAPAZLARI” tabiri kullanılmıştır ki, bu tamamen yanlıştır. Çünkü fotoğrafta yer alan mezkûr Ruhaniler “Papaz” değil, “Episkopos” rütbesinde, yüksek dereceli Ruhanilerdir. Keza, onlar “Kıpti” değil, “Gıbdi” dir. Yanî, “Çingene değil”, Hz. İsa (AS) sağlığı döneminde ilk Hıristiyan olan “Yahudi Kavimi” mensuplarıdır.
Türkiye’de bütün Hıristiyan Ruhanileri “tek sınıf olarak” gösterilmekte “Papaz” adıyla anılmaktadır. Nitekim İskambil kağıtlarının Kral resimli olanına da “Papaz” tabiri kullanılarak, yüksek dereceli Ruhban sınıfımız da böylece alçaltılmaktadır!.. Bunun da düzeltilmesi ve “kumar kâğıtları” üzerinde yer alan mezkûr fotoğrafta yer alan figürün adı değiştirilmelidir.
Değerli Patrik Cenaplarımıza da “Papaz tabiri” kullanılması. Bizleri gerçekten üzmektedir. Benim “Karşılıklı, saygı ve sevgi” sunulması elzemdir inancım bununla alâkalıdır.
İslâm Dininden olanların münevverleri bütün bunları dikkate alarak, mezkûr konuya parmak basmaları artık tam manada elzem duruma gelmiştir.Bir hususu bilhassa dikkate almak şarttır ki, aynen şudur: (İslâm’a göre Hıristiyanlık. Hıristiyanlığa göre de İslâmiyet) anlatılamaz. Dolayısıyla her iki mukaddes dinin de kendi inançları, kendi adetleri ve kendi ibadet şekillerine göre değerlendirilmesi elzemdir. Dolayısıyla bu hususun bilhassa dikkate alınması lâzımdır. Aksi taktirde, yanlış yargılara varılabilir!...
Meselâ: Kadim Ermeni Kilisesi, “Doğu Ortodoks Kiliseleri” kategorisine mensup olmasına rağmen, “Ortodoks olmayıp” kendi mezhep kurucusuna, inananların taktığı isimle anılır (LUSAVORİÇAGAN YEGEĞEZİ). Yanî, (NURLANDIRICI KİLİSE). Keza, çoğu zaman da Mezhep kurucusunun öz adıyla anılır ki, Osmanlı bu ismi benimsemişti: (GREGORYAN ERMENİ KİLİSESİ). Batı dünyası ise: (Eglise Armenienne)dir. Yanî “Ermeni Kilisesi”. Bu konuda daha faz la bilgi almak isteyenler, Yazar kadrosunda yer aldığım sayın, (İz Yayınlanana müracaat edebilirler.
Bu konuda son söz olarak diyeceğim şudur: Sayın “HABER TÜRK GAZETESİ” bu utanç verici durum karşısında, muhabirini ikaz etmeli ve bizlerden özür dileme nezaketini esirgememelidir. Aksi taktirde bizleri son derece rencide etmiş olacaklardır ki, o zaman Türk Basınında adalet olmadığı inancı kalplerimizde yer edecektir. Denecektir ki, bizim umurumuzda dahi olmaz. Derim ki: “Olmaz da, Hz. Allah’ın olur!...”
Bu makalemin bulunduğu “Önce-Vatan Gazetesi” sayısı, sayın “Yazı İşleri Müdürlüğünüze” iki adet gönderilecektir. Dolayısıyla bilgilerinize arz edilir.
Saygıdeğer okuyucularım, yeni bir makalemde buluşabilmek dileği ile cümlenize sıhhatli ve mutlu yarınlar diliyorum efendim.