MEHMED  ARIKAN  HOCAMIZIN  EBEDİYYETE İNTİKALİ MÜNASEBETİYLE !...

“Hastalık öldürmez, Ecel öldürür,” ne demek, böyle söyleyenler neyi kasdetmiş olabilirler?

“O,  sizi topraktan yaratan, sonra da bir müddet belirleyendier. Başka belirli müddet de O’nun katındadır. Sonra kalkıp ( Allah hakkında)  hâlâ şüphe ediyorsunuz.”( En’am 7 /2)  Âyet-i Kerimne’de, Ecel-i Kazâ ve Ecel-i Müsemmâ’ya işaretbuyrulmuştur.

“Her ümmet için belirlenmiş bir müddet vardır. Onların süreleri gelince, ne bir an geri kalabilirler, ne de bir an öne geçebilirler.” ( A’ raf 7 / 34 )

“De ki; “ Ben, Allah’ın dilediğinden başka, kendiliğimden ne bir fayda, ne de bir zarara sahibim! Heğr ümmet için belirlenmiş bir müddet vardır.  Onların ecelleri( yok olma v akitleri) geldiğinde, ne bir an geri kalabilirler, ne de bir an öne geçebilirler.” ( Yûnus 10 / 43 )

Kaza ve Kader mes’elesi, İlm-i Kelâm’da en ziyade tartışılan bir mes’ele’dir. Kaza ve Kaderi, ezelî   ve ebedî  İlm-i  İlâhî  ile irtibatlandıramayanların ayağı kaymıştır. Yukarıda verdiğimiz  âyet-i  Kerime meallerinden de zahiren ve sarahaten anlaşılacağı üze   her nefis eceliyle ölür, Allah’ın ta’yin buyurduğu  vakit geldiğinde bir an geari bırakılmadığı gibi, ta’yin edilen vakitten bir an önce ölmez. Çünkü Allah’ın ta’yin ettiği vakit   gelmeden ve O’nun izni olmadan kimse ölemez.

Resûl-i Zişan, salla’llâhpu aleyhi ve sellem Efendimiz, bir Hadis-i Şerif’lerinde, “  Es’-Sadakatü, Terüddü’l- Belâ ve Tezîdü’l- Umr,” ( Sadaka, ( Allah yolunda infak)  belayı def’eder,( uzaklaştırır) ve ömrü uzatır.” Buyurmuştur.

“Vakti muayyen. Ecel geldiğinde, ne bir an önae alınır, ne de bir an geriye bırakılır,” Allah’ın değişmez, sâbite hükmü, Peygamber’imiz salla’llâhu aleyhi ve sellem, Allah’ın izniyle, Şârî’,  ya’nî, şer’î  hükümler koyan, Allah’ın Resûlü!..Allah’ın  Resûlü, hâşâ! Allah’ın hükmünü nakz’eden bir hüküm koyar mı? Öyleyse,Kazâ ve Kadear hususunda İlm-i İlâhî’ye müracaat edeceğiz ve bu hususu, Ecel-i Kazâ VE Ecel-i Müsemmâ ile çözeceğiz.

Cenab-ı Hak, İlm-i Ezelî ve İlm-i Ebedî’siyle  biliyor,ki, kişi sadaka vermeseydi, başına bir bela-kaza gelecekti, Yinea Allah biliyor,ki,sadaka vermeseydi, ömrü kısa olarak takdir edilecekti.Allah Celle Celâluhû  o kulunun sadaka vereceğini bildiği için,ömrünü uzattı, ömrünü ecel-i Kaza’dan ecel-i Müsemmâ’ya uzattı.

TEDBİR, TAKDİRE MÜNAFİ DEĞİLDİR”

Sadaka, Allah yolunda infak, bir tedbirdir. Kul tedbire başvurmasaydı, sadaka vermeseydi, Allah yolunda infak’da bulunmasaydı, Kaza anında  başına bela isabet edecek, ömrü Ecel-i Kaza’da bitecekti. Tedbire başvurup sadaka verdiği ve infakta bulunduğu için Kaza’dan takdire, Ecel-i Kaza’dan Ecel-i Müsemmâ’ya rücû...

“ Hastalık öldürmez,Ecel öldürür,” demek, Kazâ-i İlâhî’yi, Ecel-i Kazâ’yı inkar veya bilmemektir. Cenab-ı Peygamber,” Cenab-ı Hak, yeryüzünde devası olmayan hiçbir hastalık yaratmamıştır,” buyurmuştur.Tedavisi olmayan hastalık yoktur, henüz daha tedavisi bulunamayan hastalıklar vardır.Bu demek değildir ki, hiç bulunmayacaktır.Geçmişte, teravisi olmadığı zannedilen nice hastalıklarbugün girip-nezle gibi basit birer şikayetler haline gelmiştir.

Günümüzde, henüz tam olarak tedavi usul ve şekilleri bulunmayan, ölümcül ,sârî, hastalık, eğer, Aşı,Temizlik, Maske, Mesafe, izolasyon  tecrid ile önlenebiliyor, bu menhus hastalığa mübtela olsa bile      hastahaneye yatırılmadan ve yoğun bakıma alınmadan hastalıktan şifa ve afiyetle kurtuluyorsa ve klinit tecrübelerle ölümcül olmaktan çıkıyorsa, bu tedbirlere riayet etmeden, “ Efendim,ne yapalım,zâten hastalık öldürmez, ecel öldürür,” demek size güvenen ve hiç i’tiraz etmeden size itaat eden kimseleri intihara teşvik etmek olur.

Tedbire riayet etmeyen, takdire iftira etmiş olur.

Hazreti Üstaz’ımızın İrşad,İhda ve Tecdid vazifesine me’mur edildiği ve fi’len vazife başladığı 1939 yılında ilk talebesinden birisi, Merhum, Çırpanlı Hoca’mız, Mustafa Çırpanlı idi.Mustafa Çırpanlı Hoca’mız zaman zaman, Alanya’ya dönüyor, burada, Kalaycızade, Mehmed Oral, Demircihoca, Mustafa Özdemir,(  Gazioğlu),Kıvrasıllı, Mustafa Efendi, Mustafa Arıkan, Hüseyin Özge Hocaefendileri okutuyor zaman zaman da onlar  İstanbul’a gidip bizzat Efendi Hazret’lerinden ders alıyordular,

Süleyman Efendi Hazret’leri gibi, Mustafa Çırpanlı ve Kalaycı Hoca’mız, Mehmed Oral da diyabetli  idiler, şeker hastalığı’na mübtela idiler.

Merhum Büyüğümüz Kemal Bey Agabeyimiz bu Hoca’larımızın sağlığı ile çok yakından alakadar olur. Tedavilerine tam olarak devam etmeleri için titizlenirdi.Hekimlerin tavsiyelerine harfiyyen uymalarını, diyetlerine riayet etmelerini tembihlerdi.

Merhum, Kalaycı Hoca’mız, Mehmed Oral, arkadaşı, aynı zamanrda çok hürmet ettiği Hoc a’sı, Merhum, Mustafa Çırpanlı Hoca’mızı,Alanya’da ziyaret eder. Ziyarette hal hatır sorduktan sonra, 2Kalaycı, Şekerle aran nasıl? Diye soruyor. Merhum, Kalaycı Hoca’mız: Eh işte! Bir iyi bir kötü, idare edip gidiyoruz,” diye cevaplandırıyor.Sesini hiçbir zaman hiç kimseye yükseltmeden hitap eden, Halîm,Selîm Çırpanlı Hoca’mız bir gadaplanıyor,” Kalaycı.Kalaycı! Bırak şeker hastalığı’nı, grib’den- nezleden bire rahatsız olsan, hekime müracaat etmez, hekimin v erdiği ilaçları kullanmaz ve tavsiyelerine uymazsan,müntehir sayılırsın! Ya’nî, intihar etmiş olursun...

Ey bu ümmetin en ehemmiyyetli ma’nevî  dinamiğini oluşturan, Süleyman Efendi Hazret’lerinin evladı!

Siz, hiçbir zaman  marjinal gruplarla bir olamazsınız. Asrımızın,belki de dünya tarihinde bütün asırların    en tehlikeli  sârî  hastalığı Corona- Covit 19     virüsü’ne karşı tedbirler hususunda bîgâne kalamazsınız. Hiçbir kimseyi, ama hiçbir kimseyi dinlemeyiniz, bir an evvel aşınızı olunuz,eksikleri tamamlayınız, diğer tedbirlere de sıkı sıkıya riayet ediuniz. Unutmayınız,” Hâlik’a ısyan olan hiçbir yerde, hiçbir mahluka itaat olunmaz!...”