ÇAMLICA TEPESİ !..

Peygamberimiz salla’llâhu aleyhi ve sellem efendimizin mucize müjdesiyle feth olunan “Ni’melemîr, ni’melceyş” methine mazhar kutlu emir, Ebü’l-fethi  ve’l- Megâzî, Fatih Sultan Muhammed Han ve onun kutlu askerleri tarafından feth edilen şehir. Fethi, fetih tarihi, ebced hesabıyla Kur’ân-ı Kerim’de müjdelenen kutlu şehir. –Sebe Suresi’nin 15. Âyet-i Kerimesi’nin son dört kelimesinin ”Beldetün Tayyibetün ve Rabbün Gafûr” ebced hesabıyla rakam değeri 857’dir. Bu rakam Hicrî Takvime göre İstanbul’un fethine tevafuk eden 857 Hicrî seneyi ifade eder.

Bir İstanbul Şairi, Lale Döneminin en meşhur şairlerinden Nedim’in “Bu Şehr-i İstanbul ki, bî’misl-ü bahâdır. Bir sengine yekpâre acem mülkü fedadır.” diye tavsif ettiği şehir...

“Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.” Bu şehir, dünyada ay ve güneşin aynı anda semalarında göründüğü tek şehirdir. Cihan mimarı koca Sinan, Kanunî’nin kızı, Mihr-u Mah Sultan için, Mihr-u Mah güneş ve ay demektir, biri Üsküdar’da diğeri Edirnekapı Tepesinde olmak üzere iki cami inşa etmiştir. Bazı  aylarda akşam saatlerinde güneş Edirinekapı, Mihr-u mah Sultan Camii’nin üzerinde batarken ay, Üsküdardaki Mihr-u mah Sultan Camii’nin üzerinde doğar. Böylece ezelden beridir ,ay ve güneş İstanbullu’dur. İki kıta üzerine kurulmuş ortasından bir nehir akan (İstanbul Boğazı) dünyada başka bir şehir yoktur. ”Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği...”

“Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk sayısız belirişler...”İstanbul’un yedi tepe üzerine kurulduğu hep söylenir, ama İstanbul’da bu yedi tepeden çok fazla tepe vardır. İstanbul’un Rumeli tarafında her biri Anadolu’daki pek çok vilayetin nüfusundan daha kalabalık nüfusa sahip mahallelere adını veren Tınaztepe, Maltepe, Piyarloti Tepesi, Nurtepe, Çeliktepe, Gültepe gibi tepeler vardır. Anadolu Yakasında Kadıköy’de; Fikirtepe, Göztepe, Marmara Denizi kenarında Altıntepe, İdealtepe Maltepe, Boğazın Anadolu Yakasında Sultantepesi, Nakkaştepe, Otağtepe, Yuşâ Tepesi, Rumeli Yakasında, Yıldız Tepesi, Emirgan Tepesi, Dua Tepesi gibi... Alemdağ, Aydos Tepesi -halk arasında her ne kadar tepe olarak biliniyorsa da aslında Aydos Alemdağından sonra İstanbul’un ikinci büyük yüksek dağıdır ve Kayış Dağı...Moda, Sarayburnu ve Zeytinburnu gibi Marmara’ya sokulmuş burunları, Çin Seddi’nden sonra insan eliyle yapılmış dünyanın ikinci uzun kara ve deniz surları...Boğaz’ın her iki yakasında Güzelcehisar da denilen 1. Beyazıd tarafından yaptırılan Anadolu Hisarı, Fatih Sultan Muhammed Han tarafından yaptırılan Rumeli Hisarı... – Rumeli Hisarı havadan bakıldığında İslâm harfleriyle yazılmış “Muhammed” ismi şeklinde inşa ettirilmiştir. Bu hisarlara Boğazkesen de denilir.“ Her şafak hisarlarda oklar çıkar yayından, ”Hisarlar sanki insan eliyle değil, ilâhî kudretin eseriymiş gibi ebed müddet İstanbul’u korumaya devam eden uyanık gözcülerdir.”

Yedi tepe üzerine kurulan İstanbul. İstanbul bir başka değerlendirmede, dahil-i sûr, haric-i sûr olmak üzere iki bölüme ayrılır. Haric-i sûr, İstanbul kabul edilmez taşra kabul edilirdi. Kadim İstanbullular Üsküdar’dan İstanbul’a inerler, Kadıköy’den, Beşiktaş’tan, Bakırköy’den İstanbul’a geçerler ve Beyoğlu’na çıkarlardı. Demem odur ki İstanbul aslında dahil-i sûrdur. Günümüzde dahil-i sûrda idarî taksime göre Fatih vardır. Dolayısıyla İstanbul Fatih’tir, Fatih İstanbul’dur. Yeditepe üzerine kurulan  İstanbul işte bu İstanbul’dur. İstanbul’un üzerine kurulduğu yedi tepe şunlardır: Birinci Tepe Ayasofya-i Kebir Camii Şerif’inin, Sultanahmed Camii’nin ve Topkapı Saray’ın bulunduğu tepedir.

İkinci tepe, Nuruosmaniye Camii’nin, Gazi Atik Ali Paşa Camii’nin, kısmen Kapalıçarşı’nın bulunduğu tepe. Üçüncü tepe, Beyazıd Camii’nin, Beyazıd Kulesi’nin, eski saray, Daire-i Umur-u Askeriyye, günümüzde, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ve Hukuk Fakültesi’nin, Süleymaniye Camii, Süleymaniye  Külliyesinin bulunduğu tepe. Dördüncü tepe, Fatih Camii’nin, Fatih Medereseleri, -Akdeniz ve Karadeniz- Medreselerinin bulunduğu tepe. Beşinci tepe, Yavuz Selim Sultan Camii’nin ve Türbesi’nin bulunduğu tepe. Altıncı tepe, Edirne Kapısı, Mihr-u Mah Sultan ve Kariye Camiilerinin bulunduğu tepe. Yedinci tepe ise, Cerrahpaşa Konağı’nın bulunduğu, günümüzde İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin bulunduğu tepe.

Sûr dahilindeki İstanbul’un Edirne Kapısı, Topkapı, Mevlânâ Kapı, Silivri Kapı ve Belgrat Kapısı gibi  giriş, Ahırkapı, Kumkapı ve Yenikapı gibi çıkış kapıları vardır.

Osmanlı’nın İstanbul’u: 

“Servi endamlı servi, ahirete perdelik”  

“Deryada sonsuzluğu fikretmeye ne hacet! Al sana derya gibi sonsuz, Karacaahmed!“  

“Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde” 

“Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?” 

“Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmed” 

Beyoğlu tepinirken İstanbul’a zulmet yağarken, ebediyeti temsil eden birer servi ormanı halindeki nice sahabînin dahil-i sûr, haric-i sûr velilerinin ve amel-i salih sahibi müminlerin medfun bulunduğu, Eyüp, Edirnekapı Şehitlikleri, Topkapı, Kozlu ve Karacaahmed Kabristanlıkları... 

“Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...”  

“Şehadet Parmağıdır göğe doğru minare, tarihî yarımadada, dünyaya cihan mimarı Koca Sinan’ın bir hediyesi olarak geniş mekanları tek bir kubbe ile örtme sanatının şaheserleri, pırlanta kubbeler, şehadet parmağı gibi göğe uzanan zarif minareler. Bizans’tan kalma su kemerleri, hazneler, açık-kapalı su sarnıçları, İstanbul’a, Belgrat Ormanlarından koca Sinan’ın getirdiği zarif su kemerleri. Muhtelif vakıf ve vakifeler tarafından şehrin muhtelif yerlerinde yaptırdıkları abidevî su çeşmeleri ve su sebilleri...

Ana gibi yâr olmaz, İstanbul gibi diyar;

Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...