Yorumcu'lara cevaplar ve mutala'lar!... (15)

Abone Ol

“Hocam, âcizâne bir sualime cevap verirseniz bahtiyar’lardan olacağım. Pek Yüce ma’nevi haller’den bîhaber’im. Fakat nasıl inanması gerekiyorsa öylece inanıyor ve tasdîk ediyorum. Elhamdülillâh “Hocam! Bize sâdece Hazret-i İsâ meçhûl kaldı”, siz zâten hemen anlarsınız. Bu konu hakkında ma’lumat verirseniz pekçok memnun kalacağım. Allah bizleri sahipsiz bırakmasın, cümlemizi, ne bugün burada (dünya’da) ne de yarın orada (ukba’da), noksanlarımızı ve imlâ hatalarımızı bağışlayınız” buyuruyorsunuz.
- Değerli Kardeşim, “Hazreti İsâ meçhul kaldı,” cümlenizden neyi kastettiğinizi anlıyorum.
Aslında, Hazret-i İsâ meçhul değil, Kur’ân’ın ışığında, Rabbimizin bildirmesi Peygamber’imizin tebliği ile Haz.İsa hakkında çok şey biliyoruz. Fakat bununla birlikte, Haz.İsa hakkında, müteşâbih ve müşkil pekçok husus olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor.
- Hani, bir zamanlar melekler şöyle demişti; “Ey Meryem! Haberin olsun, Allah seni tarafından bir kelimeyle (İsa’yı) müjdeliyor. İsmi Mesih, Meryem oğlu İsa’dır. Dünya ve âhirette i’tibarlı biridir ve (aynı zamanda) Allah’a çok yakınlaştırılanlardan biridir.” (Âl-i İmran 3/45)
- “Bunun üzerine o, şöyle dedi, “Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nereden bir çocuğum olabilir? Böyledir” buyurdu, “Allah” neyi dilerse yaratır” O, bir şeyin olmasını isteyince, sadece ona ‘Ol’ der, o da oluverir.” (Âl-i İmran 3/47)
- “Bir de onları, inkarcılıkları ve Meryem’e çok büyük bir iftira etmeleri sebebiyle cezalandırdık.” (Nisâ 4/156)
- “(Başka bir neden de), “Biz, Allah’ın Resûlü, Mesîh, Meryem oğlu İsâ’yı öldürdük” demeleridir. Oysa onu, ne öldürdüler, ne de çarmıha gerdiler. Bu konuda kendilerine, sadece bir benzetme yapıldı. Gerçekte o konuda görüş ayrılığına düşenler, bundan dolayı bir şüphe içindedirler. Onların bu konuda bir bilgileri yoktur. Onlar, ancak zannın, kesin olmayan bilginin ardından giderler. (Bu iddia’da bulunanlar), kesin olarak onu öldüremediler.” (Nisâ 4/157)
- “Doğrusu Allah onu kendisine doğru yükseltti. Allah, çok güçlüdür. İşini sağlam yapan ve yaptığında bir hikmet bulunandır.” (Nisâ 4/158)
- “Ehl-i Kitap’tan hiç kimse yoktur ki, ölümünden sonra ona iman edecek olmasın. O, kıyâmet gününde onların aleyhine şâhid olacaktır.” (Nisâ 4/159)
- “Mesîh de, (Allah’a) yakın olan melekler de, Allah’a kul olmaktan çekinmezler. Kim O’na ibâdetten çekinir ve büyüklenirse (kibirlenirse) O, onları, hepsini yarın huzurunda toplayacaktır.” (Nisâ 4/172)
- “Doğrusu Allah katında İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Onu (Haz.Âdem’i) topraktan yarattı, sonra da ona ‘Ol!’ dedi, o da oluverdi.”
- “O zaman Allah şöyle buyurdu; “Ey İsâ! Ben seni vefat ettireceğim, seni bana yükselteceğim, seni o inkarcılardan temizleyeceğim, sana tâbî olanları kıyâmet gününe kadar o inkarcıların üstünde tutacağım. Sonra hepinizin dönüşü Bana’dır. Görüş ayrılığına düşüp durduğunuz şeyler hakkında o vakit aranızda hükmü Ben vereceğim.” (Âl-i İmran 3/55)
- “Hem beşikteyken hem de yetişkinken insanlara konuşacak. Hem o salihlerdendir.” (Âl-i İmran 3/46)
- “Ona hem yazmayı, hem hikmeti, hem Tevrat’ı, hem de İncil’i, öğretecek.”
- “(Onu) İsrail oğullarına bir resûl (Peygamber-elçi) olarak gönderecek de o, şöyle diyecek; “Ben size Rabbinizden bir mu’cize ile geldim; Ben size çamurdan kuş biçiminde bir yaratık biçimlerim de içine üflerim, Allah’ın izniyle derhal bir kuş olur. Yine Allah’ın izniyle körü, abraşı (alacalı’yı) iyi eder, ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyor ve ne biriktiriyorsunuz, size haber veririm. Elbette bunda, eğer iman edecekseniz, size şüphesiz bir ibret vardır.” (Âl-i İmran 3/48, 49)
- “Hazret-i Meryem, hâmile olduğu halde halkının yanına geldi. “Ey Meryem! Alışılmadık bir şey getirdin,” dediler. “Ey Harun’un kızkardeşi! Baban kötü bir adam değildi. Anan da (hâşâ!) bir kahpe değildi.” “Bunun üzerine ona işaret etti (beşikteki çocuk Haz.İsâ’yı) Beşikteki bir bebek ile nasıl konuşuruz? dediler.” “Haberiniz olsun ben, Allah’ın kuluyum, O, bana kitap verdi, beni bir Peygamber yaptı” dedi “Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Hayatta kaldığım sürece, bana namazı ve zekâtı emretti.” “Ayrıca beni anneme saygılı kıldı. Beni zorba ve asî kılmadı.” “Hem doğduğum gün, hem öldüğüm gün hem de canlı olarak diriltileceğim gün bana selâm olsun” “İşte bu hakkında şüphe edip durdukları Meryem oğlu İsâ hakkında doğru sözdür.” “Allah’ın çocuk edinmesi hiç olur şey değildir! O, bundan uzaktır. O, bir şeyin olmasını isteyince, sadece ona ‘Ol!’ der o da oluverir.” “(İsa şöyle dedi;) Haberiniz olsun Allah hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbinizdir. O’na ibâdet edin, İşte bu dosdoğru yoldur.” (Meryem 27/36)...
- Yukarıda meâllerini verdiğim âyet-i Kerime’ler’de Haz.İsâ’nın yaratılışı, kendisine hikmet, nübüvvet ve risâlet verilişi, her kul Peygamber gibi vazifesini ifa ettikten sonra vefat ettiği, ruhunun tıpkı diğer Peygamber’ler gibi, İdris Nebî gibi yüksek mekân’lara, “Mele-i Âlâ’ya”, “Aliyyü’l-Âlâ’ya” yükseltiği vâzıh bir şekilde bildirilmiştir.
Haz.İsa, insanlığın ceddi Haz.Âdem hariç, -çünkü Haz.Adem anasız, babasız olarak topraktan yaratılmıştır.- diğer Peygamber’lerin ve insan’ların aksine, babasız yaratılmıştır. Oysa ki, Haz.Adem ve Haz.İsa’dan başka bütün insanlar, “Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Hem sizi birbirinizle tanışasınız diye, topluluklar ve kabileler haline getirdik. Haberiniz olsun ki, Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanızdır (takvâ sahibi olanlardır). Şüphesiz Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.” (Hucurat 49/13)
- Cenab-ı Hakk, bütün Peygamber’lerin elinde mu’cize’ler zuhur ettirir. Elbette, Haz.İsâ’nın elinde de, yaşadığı zamanın çok ilerlemiş ilim ve fennini aciz bırakan mu’cizeler zuhur ettirmiştir. Haz.İsa’nın Peygamber olarak gönderildiği toplumda, tıp bilimi öylesine ilerlemişti ki, hekimler, tedâvi edemedikleri belirli bir-kaç hastalıkla ölüme çâre arıyorlardı.
Bu topluma Peygamber olarak gönderilen Haz.İsa mu’cize olarak, tedâvi edemedikleri hastalıkları tedâvi ediyor, abraş’ın bedenindeki alalıklar derhal gidiyor, körler görüyor, ölüler diriliyordu.
Ayrıca, diğer Peygamber’lere mu’cize’ler kendilerine Nübüvvet-Risâlet verildikten sonra zuhur ederken, Haz.İsa’da, beşikte bebek iken konuşma mu’cizesi ihsan edilmiştir.
Beşikte yeni doğmuş bir bebek olarak, “Haberiniz olsun ki, ben, Allah’ın kuluyum. O, bana kitap verdi, beni bir Peygamber yaptı”, demesi apaçık bir mu’cizeydi.
Haz.İsa hakkındaki yukarıda arzolunan bilgiler, kat’î, sarîh olup, asla tartışma götürmez. Ancak, ba’zı hadis Külliyatında ve siyer kitaplarında, hattâ ba’zı tasavvufî eser’lerde, Haz.İsa’nın, kıyâmet alâmet’lerinden olarak, kıyâmete yakın yeryüzüne ineceğine dâir verilen haber’ler tartışmalıdır.
- Kur’ân-ı Kerim’de, Âl-i İmran, Nisa, Mâide ve Meryem Sûre’lerinde, Haz.İsa hakkında, çok detaylı hususlar olmasına rağmen, Nüzûl-ü İsa, yâni, kıyamete yakın, kıyamet alâmet’lerinden birisi olarak yeryüzüne inmesine dâir, herhangi bir âyet bulunmamaktadır.
Mu’teber Hadis Külliyatında, ba’zı siyer ve tasavvufî kitaplar’da verilen haber’ler de Haber-i Vâhid cinsinden haberlerdir.
- Kıyâmet ve kıyâmet alâmet’lerini biraz açmak gerekiyor; Cenab-ı Hakk Kur’ân-ı Kerim’de, defe’atle, kıyâmet günü’nün ilminin yalnız Allah’ın yanında olduğunu, kıyâmet hakkında, Peygamberler ve melekler de dâhi, hiç kimsenin bilgisinin bulunmadığını ifade buyurmuştur. Hatta, “Çünkü kıyâmet vakti elbette gelecektir, her nefis yaptığının karşılığını görsün diye, ben, kıyametin vaktini gizliyorum. (O kadar ki, kıyâmet’in vaktini neredeyse kendi zâtımdan bile gizleyeceğim)” (Tâhâ 20/15)
Kıyâmet vakti Allah’tan başka hiçbir kimse, ama, hiçbir kimse tarafından bilinmediğine göre – Peygamber’ler ve melekler de dâhil- kıyâmet hakkında varid olan ve ekserisi müteşâbih ve müşkil olan bu hadisleri nasıl yorumlayacağız.
- “Onlar, yalnızca o kıyâmet vaktinin aniden kendilerine gelivermesini bekliyorlar. İşte onun (kıyâmet günü’nün) alâmet’leri geldi. Ancak bu onların başlarına geldiğinde, anlamaları onlara ne fayda verir?” (Muhammed 47/18)
Bu âyet-i Kerime’den hareketle, Kıyâmet alâmet’leri, Kıyâmet’in büyük ve küçük alâmet’leri hakkında cilt’ler dolusu bilgi ve haber verilmiştir. Esâsen, kıyâmet’in en büyük alâmet’lerinden birisi, Sevgili Peygamber’imizin âhirzaman Peygamber’i olarak gönderilmesidir. Kur’ân-ı Kerim’de, başlı başına bir kıyâmet alâmetidir. (Gelecek yazı, kıyâmet alâmet’leri ve nüzûl-ü İsa hakkında muhtelif görüşler...)