AYASOFYA (6)

Ayasofya’nın ibadete açılması meselesi, 1960-1970’li yıllarda, Milliyetçi-Mukaddesatçı Türk Gençliği tarafından seçim meydanlarına taşınmıştı. 1965 milletvekilliği umûmî seçimi, 27 Mayıs Darbe-i hükûmetinden sonra yapılan ikinci seçimdi. Tek parti mütegallibe, vesayet taraftarları, “C.H.P.’den başka herhangi bir parti kahir ekseriyetle iktidar bile olsa, askerler müdahale edecek, hükûmet  kurmasına izin verilmeyecektir,” diye propaganda yapıyorlardı. Süleyman Demirel önderliğindeki, devrin Adalet Partisi’nin seçim mitinglerine yüz binler katılıyordu. Demirel de bu muhteşem kalabalıkları hoşnut eden hitabelerde bulunuyordu. Merhum Menderes’in, İzmir’de bir nutkunda söylediği, “Bu Millet Müslüman’dır, Müslüman kalacaktır,” sözünü tekrarlıyor, miting alanındaki coşku bir misli daha artıyordu. Milliyetçi-Mukaddesatçı Türk Gençliği, miting kürsüsündeki Demirel’e Kur’ân  ve bayrak takdim ediyor, Demirel, Kur’ân’ı ve bayrağı öpüp başına koyuyor, miting alanına bulunanlar, “Nurlu Başbakan! Çok yaşa! Ayasofya’yı ibadete aç!” diye yeri göğü inletiyordu. Her türlü kara propagandaya, darbecilerin, C.H.P.’den başka partilerin tek başına iktidar olmalarını önlemek için, hazırladıkları, dünyada hiç bir demokratik ülkede uygulanmayan, Millî Bakiye, nisbî temsil diye özetlenen seçim sistemine rağmen, Adalet Partisi, 1965 seçimlerinde, geçerli oyların yüzde 53’ünü alarak, 450 iskemleli parlamentoya, 240 milletvekili sokarak tek başına iktidar olmuştu. Aynı sahneler, 12 Ekim 1969 umûmî millevekilliği seçimlerinde de tekrarlanmış, devrin Adalet Partisi oylarını daha da arttırarak parlamentodaki iskemle sayısını 256’ya çıkarmıştı. Demirel, bu ekseriyetle Anayasa değişikliği dahil her şeyi yapabilirdi. Elbette bir Bakanlar Kurulu Kararı ile Ayasofya’yı da ibadete açabilirdi. Ayasofya’yı ibadete açabilseydi, Ayasofya ibadete açılmış olsaydı, en başta salahiyetli olanlar olmak üzere bütün bir Milletin üzerindeki lanet kalkacak, zulmet nura dönecek, Milletimiz için hayır kapıları arkasına kadar açılacak, şer kapıları ebediyen kapanacaktı. Belki de Demirel, “Muhtıralara muhattap olup hükûmetten çekilmek mecburiyetinde kalmayacak, 12 Eylül 1980 darbesine Başbakan olarak muhattap olmayacak, Hamzakoyda işkence görmeyecekti.

12 Mart 1971 Muhtırası, Ara Rejim, 1973 seçimleri, seçimler sonrasında istikrarsız devir, Milliyetçi Cephe hükûmetleri, Güneş Motel hükûmeti, derken “Köprü’nün altından ne sular geçtikten sonra,” Ecevit idaresindeki C.H.P., Güneş Motel’de ayartılan ve Adalet Partisinden ayrılan 11 kişiden, 10’unun Bakan yapıldığı, C.H.P.+ Bağımsızlardan oluşan muktedir olmayan bir hükûmet, Güya iktidarda!..

14 Ekim 1979 Tarihinde, T.B.M.M.’nde boşalan 5 milletvekilliği için ara seçim, Senatonun 1/3’nün yenilenmesi için bazı illerde elli senatörlük için seçim yapılacaktı. Demirel, yokluk, kıtlık, zam, terör mevzularında hükûmeti hallaç pamuğu gibi savuruyordu. Miting meydanları, yine “Nurlu Başbakan Ayasofya’yı ibadete aç!” nidalarıyla inliyor, seçilecek beş milletvekilliği hatırlatılarak, meydanlar, bilhassa, Edirne’den seçilecek bir milletvekilliği için, Trakyalılar, “Bej bej bej,” diye meydanları inletiyordular...

Seçimler yapıldı, milletvekilliği seçimi milletvekilliği boşalan yalnızca beş ilde, senato seçimleri, üçte bir. O devirde iki il sayısına göre yirmi iki ilde yapıldığı için, neticeler gece yarısına doğru net olarak alındı. Bu seçimlerde, Adalet Partisi boş bulunan milletvekilliklerinin tamamını, beşini de, elli senatörlükten otuz üçünü yaklaşık üçte ikisini kazanmıştı. Daha da önemlisi, Adalet Partisi 1977 seçimlerinde aldığı, % 36,9 olan rey nisbetini, % 45,8 yükseltmiş, buna mukabil, C.H.P.’nin, 1977’deki, % 41,4 nisbetindeki reyi, % 29,1’e düşmüştü. Böylece, Milliyetçi Cephenin bu seçimde aldığı reyler, A.P., 46,8,+ M.S.P,9,7+M.H.P.,6.6= % 63,1 böylece Millî İrade, hiç bir şüpheye meydan bırakmayacak bir şekilde, Milliyetçi-Muhafazkâr partiler lehine tecelli etmişti. Ecevit, direnmedi-direnemedi, Ecevit Hükûmeti istifa etti. Demirel’e yeni hükûmeti kurma görevi verildi. M.H.P.’nin, Türkeş’in samîmî, M.S.P.’nin, kerhen, kadayıfın altı kızarıncaya kadar destek verdiği, A.P., Demirel Azınlık Hükûmeti, 12 Kasım 1979 tarihinde kuruldu, Parlamento’da, 25 Kasım 1979 tarihinde 208’e karşı 229 reyle itimad reyine mazhar oldu.

Başbakan’dan başka, 6 Devlet Bakanı, 21 İcracı Bakanlık olmak üzere, 27 Bakan’dan müteşekkil bu kabinede, Muhammed Kelleci, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı tedvirle vazifeli Devlet Bakanı, Kültür Bakanı da, Sivas Milletvekili, Tevfik Koraltan idi. Demokrat Parti kurucularından ve 1950-1960 arası T.B.M.M.’si Başkanı da olan Refik Koraltan ile soyadı benzerliği dışında herhangi bir akrabalığı ve münasebeti yoktu. Bu iki bakanın isimlerini zikretmemin sebebi, ileride Ayasofya’nın ibadete açılması hususundaki çalışmalarımızda yollarımız sık sık kesişeceği içindir.

1974 yılında, Milliyetçi-Muhafazkâr Cephede, neşriyatlarına devam eden beş gazete, bir dergi, aynı dili kullanmak, aynı istikamette ve aynı gaye için neşriyat yapmak üzere, bir ittifak oluşturmuştuk; Mehmed Arıkan-Mustafa Akkoca, idaresinde ve imtiyaz sahipliğinde, Bâb-I Alîde SABAH Gazetesi ve Ufuk Dergisi, ki bu Gazete ve dergi, Süleyman Efendi Hazretlerinin talebesinin sesiydi. Daha ziyade Türk Milliyetçilerinin destek verdiği, Merhum, Mehmed Emin Alpkan’ın imtiyaz sahibi olduğu Bizim Anadolu, Merhum, Prof.Dr. Erol Güngör ve arkadaşlarının, Aydınlar Ocağı çevresinin destek verdiği, Merhum, İrfan Atagün’ün imtiyaz sahibi olduğu Ortadoğu, Merhum, Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin talebesinin sesi, Merhum Enver Ören’in imtiyaz sahipliğini yaptığı, Türkiye, Nurcu Kardeşlerimizin sesi, Mehmed Kutlular Bey’in imtiyaz sahibi olduğu Yeni Asya... 1970’li yılların ortalarında, Milliyetçi Cephe hükûmetlerinin kurulmasına büyük destek vermiştik. Son milletvekilliği ara ve kısmi Cumhuriyet Senatosu seçimlerinde de Milliyetçi-Muhafazakâr partilere tam destek vermiştik....

Yeni hükümet güvenoyu alıp icraata başladığında, heyet halinde Başbakanı ve bazı önemli makamlardaki bakanları makamlarında ziyaret edip, muvaffakıyyet dileklerimiz ilettik. “Bizlerin, şahıslarımız, müesseselerimiz için herhangi bir talebimiz yok. Yeter ki, Aziz Milletimize, bu seçim propagandası sırasında ve daha önce verilen  taahhütler yerine getirilsin, sizden beklentimiz Milletimiz adına budur,” dedik...

Hükûmet icraatı başladığı andan itibaren, sistematik bir şekilde, “Ecevit hükûmetlerinin tahrip ettiği ekonomiyi bir an evvel düzeltiniz, 29 Mayıs 1980 tarihinde Ayasofya İbadete açılmalıdır, 1517’den 1923 tarihine kadar fasılasız, 406 yıl, Topkapı Sarayı içerisindeki Mukaddes Emânetler Dairesinde, 24 saat aralıksız, canlı olarak okunan Kur’ân-ı Kerim Tilâveti yeniden başlatılmalıdır,” tarzın devamlı ve ısrarlı bir şekilde yayın yapıyorduk...

Ayasofya Camii Kebir’i, 24 Ekim 1934 tarihinde bir Bakanlar Kurulu Kararıyla müzeye tahvil edildiği için, Topkapı Sarayı da zâten müze olduğu için her ikisi de Kültür Bakanlığı’na bağlıydılar. Bu sebeple, Ayasofya’nın ibadete açılması, Topkapı Saray’ında, Mukaddes Emânet Dairesinde dâimî Kur’ân Tilaveti için, evveliyetle Kültür Bakanlığı’nda bir çalışma başlatılmalıydı. Başlatıldı. İttifak gazeteleri sahipleri, bu hususlarda teşebbüs, haber koordinasyonu, kendilerini temsil ve ihtiyaç duydukları her konuda kendilerini tenvir etmem için bu satırların yazarı fakiri vazifelendirmişlerdi. Devrin Kültür Bakanı, Merhum Tevfik Koraltan’nın talimatıyla Kültür Bakanlığı’nda, Müsteşar, Merhum, Prof.Dr. Emin Bilgiç başkanlığında en üst bürokratlardan müteşekkil bir heyet kuruldu. -Prof.Dr. Emin Bilgiç, Isparta Şarkîkaraağaç, Merhum Müftüsü, Sadık Efendi’nin ortanca oğluydu. Ağabeyi Said Bilgiç Demokrat Parti devri milletvekillerindendi. Kardeşi, Sadeddin Bilgiç ise Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı, eski Bakan ve Adalet Partisi, Demokratik Parti Milletvekili idi. Emin Bilgiç Ankara Üniversitesi, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Öğretim üyesiydi.-

Heyet ilk çalışmalarının neticesinde, Ayasofya Camii Kebir’i, bir Bakanlar Kurulu Kararı ile müzeye tahvil edildiği için, yeni bir Bakanlar Kurulu Kararına ihtiyaç oldu, Topkapı Sarayı Mukaddes Emânetler Dairesindeki Kur’ân Tilâveti, herhangi bir kanun veya kararnâme ile durdurulmadığı için, İdârî bir karar ile, yanî Kültür Bakanının bir talimatı ile her zaman başlatılabilir. Bilgisi ve kararı ortaya konuldu...