İTTİHAD VE TERAKKÎ BAKİYESİ CHP’NİN HİÇ DEĞİŞMEYEN ZİHNİYETİ!.. (4)

İttihad ve Terakkî bakiyesi, tek parti mütegallibe CHP 1943 Kurultayında aldığı bir kararla illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar, nahiyelerde nahiye müdürleri, aynı zamanda CHP’nin il, ilçe ve bucak başkanı oldular.

İstanbulluların “Fındık Vali” unvanını verdikleri merhum Fahreddin Kerim Gökay İstanbul Valisi, İstanbul Belediye Reisi aynı zamanda CHP’nin İstanbul il Başkanıydı. 14 Mayıs 1950 seçimlerinin arefesinde seçimlerden bir gün önce Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı evet şimdi CHP’liler ”Cumhurbaşkanı tarafsız ve sembolik olmalı, herhangi bir partinin genel başkanı Cumhurbaşkanı olmamalıdır” diyorlar ya! CHP’nin tek parti mütegallibenin iktidarda olduğu dönemlerde, CHP’nin Genel Başkanları aynı zamanda ”Ebedî Şef, Millî Şef” unvanlarıyla CHP’nin değişmez, değiştirilemez, değiştirilmeleri teklif dahî edilemez genel başkanlarıydılar. Aynı zamanda Cumhurbaşkanıydılar. İstanbul Taksim Meydanında CHP adına son seçim mitingini yapıyordu.

Mitinge katılanların kalabalık görünmesi için, İstanbul’da dükkan ve mağazalar kapatılmış o devirde Cumartesi günleri yarım gün eğitim olmasına rağmen, mektepler tatil edilmiş, bütün öğretmen ve talebenin mitingde hazır bulunması emredilmiş, bütün memurların mitinge katılmaları mecbur tutulmuştu.

Fındık Vali merhum Fahreddin Kerim Gökay o meşhur sözünü bu miting sırasında söylemişti.İsmet Paşa miting alanına geldiğinde meydandaki kalabalığı göstererek “İşte Paşam! İstanbul! “ demişti.

Bindirilmiş kuvvetler gibi bu meydana toplanan kalabalığa rağmen bir gün sonra yapılan 14 Mayıs 1950 Milletvekilliği Genel Seçimlerinde CHP İstanbul’dan tek bir milletvekilliği bile kazanamamıştı. Fahreddin Kerim Bey’in ”İşte İstanbul Paşam!“ sözü Türk Siyâsî hayatına böylece geçmiş oldu.

Ord.Profesör Dr.Fahreddin Kerim Gökay 1.09.1900 yılında Eskşehir’de doğdu. Tıp okudu. İhtisasını Psikiyatri dalında yaptı. Meşhur Mazhar Osman Uzman’ın asistanlığını yaptı. İstanbul Valiliği sırasında Emniyete celp edilen şerirlere ”Sizin belinizden su alırım” sözü de tıpkı ”İşte Paşam İstanbul” sözü kadar meşhurdur...

Fahreddin Kerim Gökay 1949-1957 yılları arasında İstanbul Valiliği ve Belediye Reisliğinde bulunmuştu.1957-1960 arasında İsviçre Bern’de Türkiye Büyükelçisi olarak bulundu.1961 seçimlerinde Yeni Türkiye Partisinden İstanbul Milletvekili olarak seçildi. İsmet İnönü’nün kurduğu koalisyon hükûmetlerin Sağlık ve İmar ve İskan Bakanlıkları yaptı.1965’te siyasetten tamamen çekildi.

Yeşilay Cemiyeti’nin kurucusuydu. Son zamanlarında yakın münasebetlerim olmuştu. İstanbul Küçükçamlıca’da yüzlerce dönüm arazi içerisinde köşkleri, İstanbul Göztepe’de sonradan adının verildiği cadde üzerinde onlarca dönüm arazi içerisinde köşkleri, Fatih’te İstanbul Vilayeti’nin karşısında büyük hanları vardı. Bilâveled idi. Her bayram şahsıma gönderdiği, İslâm harfleriyle yazılmış letafet, nezaket ihtiva eden edebî güzellikler taşıyan tebrik kartları arşivimde halen muhafaza edilmektedir. Manevî veçhesi kuvetli birisiydi.Ruhu şâd olsun!...

Görüldüğü gibi tek parti mütegallibe CHP zamanında valiler, kaymakamlar, nahiye müdürleri, CHP’nin birer militanı gibi çalışırlardı.

Devrin Başbakanı Süleyman Demirel, bizi evinde ağırladığı bir husûsî sohbet sırasında ”Çok şey yaptık.Fakat, Cihet-i Askeriyeyi, Hariciye ve Maarif Teşkilatını CHP’nin tesallutundan kurtaramadık, yıllarca CHP askerleri, monşerler nesli Hariciye Teşkilatını ve bütün öğretmenleri kendisinin tabiî müttefiki kabul etmiştir. Gerçekten de bu sayılan zümreler de zaman zaman CHP’nin tabîî müttefikleri gibi davranmışlardı. Subay Lojmanlarının bulunduğu sandık mıntıkasında sandıklar açıldığında CHP  dışındaki partilere tek bir rey’in dahî çıkmaması bunun ispatı idi. Doğup büyüdüğüm, bir müddet yaşadığım Toroslardaki köyümde seçimlerden önceki cuma günü, cuma namazı sonrasında cemaat hemen dağılmaz, muhtar, imam ve köyün itibar gören ileri gelenleri telkinde bulunurlardı. Şu partiye katiyetle rey vermeyeceğiz, tek bir rey bile çıkmamalıdır, reylerimiz şu partiye diye telkinde bulunurlardı. Sandıklar açıldığında köyde kaç öğretmen ve öğretmen ailesi varsa CHP’ ye o kadar rey çıkardı.

1950 “Yeter Söz Milletindir!“ sloganıyla iktidara gelen Demokrat Parti döneminden itibaren, valiler, kaymakamlar, nahiye müdürleri yeniden devletin valisi, devletin kaymakamı, devletin nahiye müdürü oldular.

Valiler illerinde, kaymakamlar ilçelerinde hükûmetleri, iktidarları değil, devleti temsil ederler. Cumhurbaşkanından başka Türk Bayrağını makam arabalarına fors olarak, valiler, yabancı misyonlarda Türk Devletini temsil eden Büyükelçiler takabilirler. Devleti temsil eden valiler, Mülkiye veya Mekteb-i Hukuktan mezun olduktan sonra imtihanlarla Maiyet Memuru, Kaymakam adayı, Kaymakam, Vali Yardımcısı olarak uzun yıllar tecrübe kazanmış, ehliyet, liyakat, ahlâkî değerlere sahip, dürüst, mümtaz kişiler arasından seçilir, bu makamlara tayin edilirler.

İttihad ve Terakkî bakiyesi CHP Vali kendi zihniyetleri istikametinde hareket ederse validir, değilse, sözde vali, militan validir. Anayasa Mahkemesi, kendi zihniyet ve fikirlerine uygun karar verirse “Yüce Mahkeme” değilse “Cumhurbaşkanının emrinde sözde mahkeme, militan mahkeme.”

Mahkemeler, hakimler, kendi zihniyet ve düşüncelerine uygun karar verirseler ”Ankara’da hakimler var! Yüksek Mahkeme!”

Liderlerinden eski milletvekillerine tv kanallarındaki şakşakçılarına kadar güruh, 2021 yılının ilk çeyreğinde aynı bozuk plağı yeniden döndürmeye başladılar. “Militan askerler, militan vali ve kaymakamlar, militan rektörler ve daha komiği, birinci turda Aziz Milletimizin kahir ekseriyetiyle itimadına mazhar, doğrudan halk tarafından seçilmiş, dünyadaki ender liderlerden birisi, muhterem Cumhurbaşkanımıza ”Sözde Cumhurbaşkanı” hezeyanlarının asıl sebebi nedir?

Parçalanma, bölük bölük olma mertebesine gelmiş bu sözde artık görmüştür ki güvendiği dağlara kar yağmıştır. Yıllarca tabîî müttefikleri saydıkları Ordumuzu, Peygamber Ocağı, Milletinin bağrından çıkmış Milletin Ordusu moduna dönmüştür.

Hariciye Teşkilatı artık monşerler neslinin saltanatının bittiği, gerçekten Milletimizi temsil eden yerli ve millî kimseler tarafından idare edilen bir teşkilat haline dönüşmüştür.

Üniversiteler dahil Maarif Teşkilatımız artık kayıtsız şartsız CHP’nin müttefiki değildir. CHP artık bundan sonra PKK’nın siyâsî kanadıyla, Ak Partiden siyâsî hırsları sebebiyle ayrılmış, pusulalarını şaşırmış zavallı muhterislerin kurdukları partilerle de ittifak kursa da, muvaffak olamayacak ”Sözde bir parti” olarak tarihin çöplüğünde yerini alacaktır...