Kardeş - 26.11.2019, 14:03

Merhum, Ertuğrul Alemdar’ın Kur’an Kursu ve camii yapılması kayd ve şartıyla vakfettiği Ümraniye’deki arazi üzerine vakıf’ın kayıd ve şartına rağmen, Türkiye’nin en pahalı hasta kabul eden hastahane’lerinden birisi te’sis edildi.

Merhum ve Merhume, Hasan-Sevim Gümüşsoy çiftinin, Üsküdar, Libadiye Caddesi üzerinde, “Kırklar,” mevki’inde, Hastahane yapılmak şart ve kaydiyle vakfettikleri, 20 dönümlük arazi üzerinde, Caddeye cephesi olan kısmına Akaryakıt İstasyonu, Oto ta’mir ve bakım binaları, diğer bölümlere, Kız Kur’an Kursu ve Kız Yurt’ları inşa edilmiştir. Vakfettikleri, yapılmasını vasiyet ettikleri hastahane için irad getirmek üzere vakfettikleri Hasanpaşa’daki arsa üzerine de bir iş hanı yaptırılmıştır.

Aziz Kardeşim, vakıf ve vakıfe’nin şartı, Şârî’nin nassı gibidir. Bu şartları ve vakıf mevzu’unu değiştirmek hiç bir kimsenin haddi değildir, hakkı da değildir. Derhal vakıf ve vakıfe’lerin şartları yerine getirilmeli, bu zor bir iş değildir. Ticarî gayelerle, para kazanmak için hastahane te’sis etmek ahlakî  de değildir, meşrû da değildir. Hastahane, başta, Kur’an Kursları talebesi, yurtlarda kalan tahsil çağındaki talebe olmak üzere bütün fakir ve miskinler için ücretsiz vakıf hastahane haline getirilir.

Hasan-Sevim Gümüşsoy’ların Libadiye Caddesi üzerinde vakfettikleri arazi üzerine yaptırılan Akaryakıt İstasyonu ile Ta’mir ve Bakımevi’nin ve Hasanpaşa’daki Ali Dayı Hanı’nın tüm gelirleri vakıf hastahaneye bağlanır. Kurs’lardan ve yurt’lardan yetişmiş genç hekimler tereddütsüz bu vakıf Hastahane’sinde hiç ücret almadan hasta muayenesi ve gerekli müdahale’leri yapabilirler.

Böylece, Merhumlar vakıfların, Merhume vakıfe’nin şartları da bir nev’i de olsa yerine getirilmiş olur.

Aziz Kardeşim. Her devri, kendi şartları içerisinde değerlendirmek lazımdır, pek tabi’îdir ki, 24 yıl, Hazreti Üstazımızla hiç ayrılmadan mücadele etmiş birlikte nezaretlere atılmış, birlikte hapishane’lerde yatmış, Aile’nin içine dahil olmuş, Hazreti Üstazımızın irtihalinden sonra 41 yıl, İmam-ı Rabbanî Evladına Ağabeylik etmiş, şahsiyyeti, tecrübesi, kemaliyle emsalsiz hizmetlere imza atmış birisinin devrini bu devirle mukayese etmek büyük haksızlık olur.

“Ma’rifet İltifata tabidir, veya, İltifat Ma’rifete tabidir,” denilmiştir. Okuttuğunuz, Tekamüle aldığınız, Tekamül’den me’zun ettiğiniz kimseleri herhangi bir vazife ile vazifelendiremiyor, evlerine gönderiyorsanız, hatırlı gönüllü olanları, ihtiyaç olmadığı halde, yurtlarda vazifelendiriyorsanız, bu doğru ve uygun bir hareket değildir. Öyle ki, 25 talebesi olan bir yurtta, 15 hoca vazifelendirilmiş, bu durum, sürdürülebilir bir vaziyet değildir.

Tekamüllerden me’zun olup da kendisine herhangi bir vazife verilemeyen C.İ.T.’lerde, (Cemaat İktisadî Teşebbüslerinde) vazifelendirilmelidirler...

Ahmed - 27.11.2019, 14:03

“Yapının “İhlas’a,” (İhlas Holding’i kasdediyor olmalısınız) benzeyip benzemediğini bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu camia ve cemaatlerin avama örneklik teşkil etmeleridir.

SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ, YALAN, İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR!... (20)

İsmail - 02.12.2019, 18:48

“Hoca! Bu ateist imam mes’elesi zaytung haber vesikasıdır. Bunu hakikatmiş gibi yazmanız bu konudaki cehaletinizi gösterir. Biraz araştırarak bu konuyu düzeltmenizi size tavsiye ederim..”

Beyefendi, haber internet vasatında tedavüle sokulduğunda belli bir süre bekledik; Haberde, köy ismi var, bağlı bulunduğu ilçe’nin ismi var, ilçe’nin bağlı olduğu il’in ismi var. İmam’ın da mütebessim bir boy resmiyle verilmiş haber.

Beklenen, öncelikle ilçe müftüsü’nün, il müftüsü’nün, nihayet Diyanet İşleri Başkanlığı’nın doyurucu, muknî bir açıklama yapmalarıydı. Herhangi bir açıklama yapılmadı. Bütün ilgililere müracaat ettik, “Açıklama yetkimiz yok, Diyanetin bir açıklamada bulunmasını bekliyoruz,” denildi. Ben de şu kanaat oluştu, “Ba’zı şeylerin şüyu’u, vuku’undan beterdir,” bir deni bir halt etmiştir, gereken yapılmıştır. Açıklama yaparak “müstekreh bir şeyin tekrarından kaçındık,” diye düşünmüş olabilirler.

Beyefendi, başka kanunlarda suç teşkil etmese bile, hademe-i hayrattan bir kimse Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkındaki, 633 sayılı kanunun 22. Maddesine muhalif hareket etmesi halinde vazifesine son verilir.

Sadece 633/22  göre değil, Türk Ceza Kanununa göre de suç olan, hatta yüz kızartıcı suç teşkil eden fi’illeri irtikap ettikleri ve hatta mahkum oldukları halde, ma’alesef Diyanet bunların görevine son vermemiştir.

Kozan İmamı olarak şöhreti kazibe sahibi birisi, küçük bir çocuğun ırzına tesaddî’den sabıkalı, zinayı irtikap ettiği için Kozan Asliye Ceza Mahkemesinde mahkum olduğu halde Diyanetçe görevine son verilmemiştir.

Gaziantep’te bir imam, üç sene önce fail-i meçhul bir cinayete karıştığı için gözaltına alınmıştır. Bir Televizyon kanalına da’vet edilmiş bilgisine başvurulmuş, Televizyon’daki canlı yayında, sahte sened imzalattığını, bu senedi icraya verdiğini, haksız kazanç te’min ettiğini i’tiraf etmişti. Televizyon’daki tartışma sırasında, kendisine, “Bunları nasıl yapıyorsunuz? Siz, bir din görevlisi olarak diğerlerine dürüstlükte, güzel ahlakta örnek olmanız gerekmez miydi?” denildiğinde, “Bu Ülke’de 81 milyon insan arasında, imam olacak en son insan benim,” demiştir. Bütün bu itham ve i’tiraflara rağmen, bu imam’ın işine son verilmemiş, emekli edilmiş yüklü miktarda emekli ikramiyesi verilmiş ve emekli maa’şı bağlanmıştır. Nitekim, geçen hafta, yine imam olan bir başka kardeşiyle birlikte, cinayeti canavarca-hunharca işlediklerini cesedini parçalara ayırdıklarını üç ayrı yere gömdüklerini i’tiraf ile tutuklanmışlardır. Örnekleri çoğaltabilirim, fakat daha fazla insanları incitmek istemem.

Hassasiyetleri, cehalet olarak nitelemek, sadece cehalet değil, Cehl-i Mürekkeb’dir. İsterseniz, size, İlahiyat Fakülte’lerinde tanassur etmiş hoca’ları ve kız öğrenciyi de anlatabilirim. “Şüyu’u, Vuku’undan beterdir,” diye susmayı tercih ediyorum...

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (6/06)

Ertuğrul - 06.12.2019, 21:03

“Hocam, zannederim yazınız eksik yayınlandı, bilahare tamamlarsınız inş. Fatih Süleyman Denizolgun’un mevzu hakkındaki yazılı beyanatını min külli vechin tatminkar buldum. Hükümetin bir garazı yok, sadece karalamak için bahane aranıyor, Allah afvetsin...”

Ertuğrul - 08.12.2019, 21:28

“Bu kadar geniş ma’lumatı bu tarihe dek sadece Zat-ı âlî’nizden duyduk, okuduk sağolun, varolun. İnşâ Allah! bu yazılarınız silinmez de istifade ederiz.”

Aziz Ertuğrul Kardeşim. Sadabad Yurdu’nun yıkılmasıyla alakalı peş-peşe üç yazı yazdım. Mes’eleye vukuf için, bu üç yazı birlikte değerlendirilmelidir. Aynı makale hakkında, iki gün arayla farklı yorum yapmanız da bunu göstermiyor mu?

Bu yazılar elbete silinmeyecek, zaten, şimdiden Devletin arşivlerine girmiştir. İmkanlarımız el verirse İnşâ Allah! kitaplar haline getirilecek ve sizlerin istifadelerine sunulacaktır. Bu yazılarla tarihe bir not düşüyor, günümüzün tarihini tespit ediyoruz. Bu yazılara muttalî’ olacak gelecek nesiller, günümüz mes’ele’lerine “At Gözlüğüyle” bakmayanların da bulunduğunu göreceklerdir.