Merhaba Avşa beni hatırladın mı? 1 ay önce yine gelmiştim hani! Çok güzel günler geçirmiştik.

Bir ay içinde iki kere Avşa. Neden? Deli misin sen? Başka gidilebilecek yer mi yok? Çok mu ucuz? Çok mu güzel? Nedir seni bağlayan?... gibi kafanızdan geçen bin Bir delice sorular duyar gibiyim. Evet, ben Avşa'ya âşık oldum.

Bir kere Avşa’nın ulaşımı çok kolay. Valizlerle indi bindi yapmıyorsun. Yenikapı’dan ya da Bostancı’dan deniz otobüsüne bindiğiniz zaman 3 saat 10 dakika sonra Avşa merkezine ulaşım sağlıyorsunuz. Daha ne olsun. Pansiyonlar çok fazla. Nezih, uygun, her damak tadına uygun yemekler hatta ev yemeklerinden vazgeçemeyenler için ev yemekleri bile var. Eğlenceler müthiş. Herkese hitap edecek türden. İster barda eğlen ister çay bahçesinde. Her yerde canlı müzik var. İstersen şarabını al kumsalda iç o da ayrı bir güzellik. Avşa'nın şarapları hem uygun hem de çok lezzetli. Bortaçina ve Büyülūbaĝ şarap fabrikalarında Adakarası üzümlerinden yapılan şaraplar da enfes. Avşa'ya gidip de şarap içmeden dönmeyin derim. Sahil boyunda kumda kahve içmek de bir o kadar keyifli ki sunumları da görmeye değer. Avşa'ya gidip de kumda kahve içmeden kesin gelmeyin derim...

Sahilde güneşlenirken helvacı amcaların manilerle helva satmalarına ne demeli? Helva sevmeyenler bile manileri duyunca nasıl alıyorlar bir bilseniz.

Avşa halkının bir özelliği de çok fazla hayvan sever olmaları. Ben başka hiç bir yerde bu kadar hayvan sever halk görmedim.

Bir de Tarçın kafe var ki sormayın. Kendine has bir hamburgeri var. Bildiğimiz hamburgerlerden farklı. Çok daha lezzetli ama diğer hamburgerlere göre azıcık fiyatı pahalı. Ama gençler oldukça abonesi olmuş durumda. Bir yiyen pişman bir de yemeyen.

Avşa'nın koylarını bisiklet ve motosikletle keşfetmek de oldukça yaygın gençler tarafından. Belediyenin oradan minibüsler kalkıyor. Benim gibi sizler de koyları plajları minibüslerle geze geze keşfedebilirsiniz. Her saat seferler var ve dönüş saati de en son akşam 8’de. Gezdiğim koyları azda olsa anlatayım sizlere arkadaşlar.

Beyazsaray Koyu: Denizi berrak çok temiz sahili ufak tefek taşlı ama ayaklarınıza zarar verici türden değil.

Karadut Koyu: Adından anlaşıldığı gibi karadut ağaçlarından almış, yemyeşil doğası, eşsiz güzel plajı, çeşmelerinden de tatlı içme suyu akıyor. Yakın çevre içme sularını oradan temin ediyor.

Altınkum Plajı: Avşa adasının en beğenilen hatta benim de en beğendiğim plajı ve diğer plajlara göre en hareketlisi. Şahin tepesinde de manzara şahane. Oraya gidip de foto çekmemek imkânsız. Zaten bir de midye tava keyfini yapmadan gelmeyin derim. Sopphire Beach'te müzik de mevcut. Aldığım duyumlara göre Demet Akalın Avşa'ya konser vermeye geldiğinde burada güneşlenirmiş. Çevrede restoran, kafe ve pek çok otel de mevcut. Diğer koylara göre en gelişmiş koy diyebilirim.

Tavşanlı Plajı: Altınkum'u geçince hemen.

Kadınlar Plajı: Çevresinin kapalı olduğu için adından da anlaşıldığı gibi kadınlara özgü plaja giriş de ücretsiz, plajı da harika.

Kumtur Plajı: Taksi ile gittik. Minibüsler tam oraya kadar götürmüyor. Çınar koyunda inip epeyce yürümek gerekiyormuş. Kumtur Plajının denizi biraz dalgalı sanki Karadeniz gibi. Yüzme bilmeyenlere güven vermiyor açıkçası. Ayrıca çevrede kafe ve restoran yok.

Çınar Koyu: Sessiz, sakin, huzur dolu. Plajı da tertemiz manzarası da enfes olan bir koy.

Mavi Koy: Taksi ile ya da Motosiklet ile gidilebilir. Denizi; adı gibi masmavi, çarşaf gibi duru bir güzelliği var. Girişi çakıl taşlı olan, yüzme bilmeyenlerin pek girmesini tavsiye etmediğim ama yine de gidip görülmesi gereken bir koy diyebilirim. Özellikle gençlerin en beğendiği koylardan biri.

Haftaya Perşembe Görüşmek Üzere Sevgiler...