Rahmetli babam anlatırdı. Çocukluğunda Kilis’te, “Böke Mustafa” lakaplı bir adam varmış. Adamın astığı astık, kestiği kestik. Herkes o adamdan korkar, kaçarmış. Çünkü adam az deliymiş.(!) 
Geçtiğimiz yıl; Başbakan Erdoğan, Başbakanlıkta 23 Nisan nedeniyle çocuklarla bir araya geldi. Erdoğan, “Ben çok yoruldum bu nedenle başbakanlığı sevgili başbakanımıza bırakıyorum” diyerek, yerini Elgin Koçubaba’ya bıraktı. Başbakanlık koltuğuna oturan çocuk; ‘Ben konuşmama başlayayım mı?’ diye sordu. Erdoğan, ‘Yetki senin!  Asarsın kesersin. Her şey sende’ dedi... 
http://www.youtube.com/watch?v=sI9v8POw1uE
Şifre açık ve netti.
Dikkat ediyor musunuz? 17 Aralık tarihinden beri hiç, “İLERİ DEMOKRASİ” sözü kullanılmıyor. Çünkü kastettikleri ileri demokrasinin en ilerisine gidildi artık.
Ancak bizler; muhalefetler, rahatsızlar, çapulcular halen hukuk devletinden, laiklikten, cumhuriyetten, demokrasiden söz ediyoruz. Nasıl olmalı arayışları yapıp, fikirler üretiyoruz.
Hani derler ya, “Geçti borun pazarı.” İşte,  tam da böyle artık... 
Yaşar Nuri Öztürk bir televizyon programında; “Sen Allah’a yardım edersen, Allah’ta sana yardım eder.” dedi ve açıklamasını yaptı. Yani oturduğumuz yerden sadece lanet veya dualar yetmez. Sandık yeter mi bilemem…
Sandıkla iktidara gelen liderlerin tarihte çok örneği bulunmakta. İlk aklıma gelen Hitler sonra Mursi…  
Mursi’nin ilk icraatlarından biri, 8 yaşında ki kız çocuklarının evlenebilir hutbesidir.
AKP’den istifa eden İdris Bal’ı dinliyorum. Aslında bana göre, ilk baştan beri yeri AKP değilmiş. Çünkü bu vekil onlardan farklı konuşuyor ve farklı düşünüyor. Biat kültürünü asla benimsememiş. Birçoğu gibi ezberlenmiş, öğretilmiş bir dizi cümleleri ardı ardına sıralamıyor. Muhakeme yapabiliyor. Çünkü Bal, Laik ve demokrat.
Y-CHP ilçe belediye başkan adaylarını açıkladı. Kimileri yani kendini aday olacak sananlar üzüldü tabi. İstanbul büyük şehir belediye başkan adayı böyle istemiş. Ekip arkadaşlarını da kendisi belirlemiş, Genel başkan da onaylamış. Ne diyelim ki…  
İçimde bir his var. Sanki 30 Mart yerel seçimler olmayacakmış gibi.  İktidar partisi bunu bir biçimde erteleyecek. Güvenlik nedeni diyecek ya da başka bir şey. Nedeniyse uzatmaları oynayıp, vakit kazanmak isteyecek gibi… Ta ki, ortalık iyicene temizlenip, aklanma-paklanmalar bitene dek…
Bu zaman içinde içerdekiler çıkacak, boşalan yerlere yeni çok yeni insanlar girecek. İçerdekiler derken tabi Metris cezaevinden söz ediyorum.
Artık şu da oldu, bu da oldu, bu yasa çıktı, şu karar alındı demenin bile gereği kalmadı bence. Aklımıza gelen ve aklımızın alamayacağı birçok şey oldu ve olmaya da devam edecek. 
2003 yılında Kuzey Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi emrini veren Amerikalı General Raymond Odierno, sessiz sedasız Ankara’ya geldi. Halen “ABD Kara Kuvvetleri Komutanı” görevini yürüten Odierno, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel tarafından da kabul edildi. Hatta birlikte, dostça resim bile verdiler. 
Araştırma şirketleri seçim anketleri yapıyor. Hükümete yakın olanlar, hükümete uzak olanlar. Çıkan sonuç yüzdeleri havada uçuşuyor. Tabi ortalığa dökülen yapılmış telefon görüşmeleri de. Hangisine güvensek ki… 
Sandık sonuçları güvenilir olacak mı?
Seçimlerde, hukukta, kişisel özgürlüklerde demokratik ve laik ülkelerin vaz geçilmezidir. Hukuk nerde? Gören var mı? Ya demokrasi?
Rahmetli babam anlatırdı. Çocukluğunda Kilis’te, “Böke Mustafa” lakaplı bir adam varmış. Adamın astığı astık, kestiği kestik. Herkes o adamdan korkar, kaçarmış. Çünkü adam az deliymiş.(!)