RÖPORTAJ: HANDE HAMDİYE AĞIRMAN

Bodrum Belediye Başkanı Sayın Ahmet ARAS ile röportaj:

Bu hafta plaka numarası “48” olan, Ege Bölgesinin güneyinde, ülkemizin güneybatı ucunda yer alan, topraklarının küçük bir kısmı Akdeniz Bölgesi içine de giren ve Asar dağı yamaçlarında ovaya doğru yayılmış şekilde bir konuma sahip olan Muğla ilimizi konu aldık.

Milattan önce üç binli yıllara dayanan tarihiyle Muğla, dört yüz yıla yakın tescilli evi, yirmi sekiz kiremitten oluşan Muğla Bacası, yüz yetmişe yakın sivil mimarlık örneği yapısı, yüze yakın sokağı, eski hanları, meydanları ve camileri gibi önemli olan bir başka kültürel unsuru da; özgün mimari karakterin coğrafyayla uyumlu şekillendiği, Türk-Rum olmak üzere iki farklı kültürün bir arada yaşadığı karakteristik bir yerleşime sahip olan Saburhane Meydanı'dır. Dolayısı ile Muğla ilimiz örnek bir kentsel sit alanıdır, demek mümkün.

Turizm, bugün dünya ekonomisi içerisinde gelir sağlayıcı faktörlerin başında yer alır. Bu bağlamda Muğla, ülkemizde en fazla turist çeken üçüncü ili olma özelliğini taşımaktadır. Muğla, şehir merkeziyle beraber Bodrum, Marmaris, Fethiye, Datça ve Göcek gibi ilçeleriyle de dünya turizminde gerek tabiat güzellikleri, tarihi yapıları ve coğrafi konumu ile çok fazla rağbet görüyor. Turizm İstatistiklerine bakıldığında yıl geçtikçe Muğla'ya gelen turist sayısı artmaktadır. Dünyanın dört bir yanından yılda milyonlarca turisti ağırlayan Muğla ilimiz ziyaretçilerine hemen her metrekaresinde bir tatil alternatifini sunmaktadır. Nihayetinde, Türkiye'nin tanınırlığına ve turizm gelirlerine büyük katkı sağlayan en önemli illerimizden birisidir; Muğla.

Bodrum Belediye Başkanı Sayın Ahmet ARAS ile gerçekleştirdiğimiz röportaj:

Sayın Başkanım, öncelikle yeni göreviniz hayırlı olsun. Sizi basından tanıyoruz. Rica etsem, bu kez Önce Vatan Gazetesi okurları için kendinizi tanıtır mısınız?

Teşekkür ederim, Hande Hanım. Ben 300 yıl önce Bodrum’a gelip yerleşen bir ailenin son kuşak temsilcilerinden biriyim. Bugün Bodrum’daki Osmanlı Tersanesi’nin kurucularından biri olan Kaptan-ı Derya Cafer Paşa’nın torunuyum. Diğer büyükbabam Kızılhisarlı Mustafa Paşa’dır. Ailem ticaretle uğraşıyordu. Ben ilk ve ortaöğrenimimi Bodrum'da tamamladıktan sonra 1988 yılında İzmir'de Maltepe Askeri Lisesi'nden, 1992 yılında Kara Harp Okulu'ndan mezun oldum. Türkiye’nin çeşitli bölgeleri ve yurt dışında Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında görev yaptıktan sonra 2013 yılında emekli oldum. Memleketime dönerek turizmcilikle uğraşmaya başladım. Bu süreçte Bodrum’un gelişmesi, tanıtılması için festival, organizasyon ve projeye öncülük ettim. 31 Mart seçimlerinde halkımızın da teveccühünü alarak Bodrum Belediye Başkanı seçildim.

Sayın Başkanım, bizlere Muğla’yı anlatır mısınız?

Muğla, Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biridir. Bin 124 kilometre kıyı uzunluğuyla, dünyanın en benzersiz coğrafyalarından biridir. İspanya’dan bile daha fazla kıyı uzunluğu vardır kentimizin. Üstelik sadece deniz, kum, güneş ve eğlence değil, kültür ve tarih de vaat eder misafirlerine.

Bodrum, bir markadır ancak Muğla, turizm çeşitliliği, kültürel varlıkları ve muhteşem doğasıyla her yıl milyonlarca kişiye tatil imkanı sunar. Türkiye’de ben Muğla gibi başka bir kent olduğunu düşünmüyorum. Her ilçesi, farklı bir özelliği bünyesinde barındırıyor. Mavi Yolculuğu, yürüyüş rotaları, bakir koyları, her bütçeye ve zevke hitap eden otelleri, marinaları ile  çok özel bir coğrafyada yaşıyoruz. Tarihi dokumuz gören herkesi hayran bırakıyor. Datça’nın liman yerleşimi Kaunos Antik Kenti, Yatağan’ın gladyatör kenti Stratonikeia, Akyaka’nın ilkçağlardan bugüne kalan Idyma’sı, Klasik Çağ’dan günümüze ulaşan Bodrum Antik Tiyatro, bütün bu kültür zenginliğinin izlerini taşıyan yerlerdir.

Muğla kent merkezinin tarihi evlerini, camilerini gezmeye doyamazsınız. İlçelerinin bir kısmı Ege’de bir kısmı da Akdeniz’de olduğu için iklimi de benzersizdir. Antik Karya bölgesinin en eski yerleşim yeridir. Bunun izlerini şehir merkezinden en uzaktaki ilçesine kadar her yerde görebilirsiniz. Turizm anlamında sahip olduğu bu zenginlik, asırlar boyunca medeniyetlerin verimli toprak arayışından kaynaklanır. Dolayısıyla Muğla sadece bir turizm şehri değildir. Aynı zamanda bir tarım kentidir. Milas’ın zeytini, Datça’nın bademi, Bodrum’un mandalinası, Köyceğiz’in turunçgilleri, Fethiye’nin portakalı, limonu, tütünü, susamı ile muazzam bir ekonomik değerdir Muğla. Aynı zamanda su ürünleriyle, arıcılığıyla, seracılığıyla Türkiye’nin en verimli bölgelerinden biridir. Türkiye’de en çok bal Muğla’da elde edilir. Ülkemizde kuşkonmazın tamamı Muğla’da yetişir. Bunu pek bilen yoktur. Süngerin tamamı Muğla’dan çıkarılır mesela. Ormanlarıyla, madenleriyle gerçekten çok zengin bir kentte yaşıyoruz biz.  

Muğla’da ne yenir, ne içilir?

Anadolu ve Girit mutfağının harmanlandığı çok nadir yer vardır. Muğla’nın her ilçesinde, başka türlü lezzetler önerebilirim size. Muğla’ya geldiyseniz tarhana çorbasını mutlaka denemelisiniz. Başka türlü pişer bizde. Bodrum’un Çökertme’si, Lokum Pilavı, Datça’nın Ekşili Balığı, her mahallemizin ve düğünlerimizin olmazsa olmazlarından keşkek, Milas’ın kendine özgü köftesi, Muğla Kebabı, illa ki kabak çiçeği dolması, kızartması ve ot yemeklerinin binbir çeşidi… Muğla’nın hangi köşesine giderseniz gidin, yerel olanı mutlaka tatma fırsatı bulursunuz.  

Efendim, Bodrum'u da bizlere tanıtın dersek neler söylersiniz?

Bodrum, bir zamanlar dağlarından yağ, ovalarından bağ akan Karya topraklarının üzerinde doğup büyümüş, savaşlara tanıklık etmiş, 5 bin yıllık bir tarihin kültürüyle harmanlanmış muhteşem bir coğrafyadır. Tarihiyle, anıt kentleri, mezarları, ören yerleri ile büyük medeniyetlerin izlerini taşıyan, dünyanın en özel kentlerinden biridir. Mavi ile kutsanmış eşsiz koyları ile tarih, deniz ve eğlence turizminin gözde mekanıdır. Denizcilerin, süngercilerin kentidir. Begonvildir, mavi beyaz evlerdir, dar sokaklardır. Zamanının en ünlü insanlarının yaşamayı seçtiği, Halikarnas Balıkçısı'nın, Herodot'un, Neyzen Tevfik'in emanetidir.
 

Sayın Başkanım, Bodrum'un geleceği için düşündüğünüz yeni projeleriniz varsa bizimle paylaşır mısınız?

Bizim bütün projelerimiz Bodrum’un geleceği için ve bugünün Bodrum’unu korumak içindir. Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi Bodrum, bir dönem turizmin de etkisiyle çok hızlı, kontrol edilemeyen, hormonlu diye tabir ettiğimiz bir büyüme sürecine girdi. 1980’li yıllarda başlayan bu sürecin negatif sonuçlarını bugün yaşıyoruz ne yazık ki. Bu nedenle biz ‘Bodrum, Bodrum gibi kalmalı’ diyerek yola çıktık. Yaptığımız her proje, herkesin mutlu olabileceği, yaşanabilir bir kent yaratmak ve Bodrum’u en azından bu haliyle koruyarak, tüm değerleriyle geleceğimize, çocuklarımıza miras bırakmak üzerine tasarlandı.

Bu anlamda öncelikle Bodrum’un yöresel değerlerini, tarihi ve kültür mirasını, tarımsal üretimini turizmle entegre edecek projelere ağırlık verdik. Bodrum’u eski özlenen günlerine geri götürmek amacıyla bugün yaşanan görüntü, gürültü kirliliğine, çarpık yapılaşma uygulamalarına yönelik bir seferberlik başlattık. Ama her şeyden önce Bodrum’u yaşadığı altyapı sorunlarından tamamen kurtarmayı hedefledik. Bunun için de sezon biter bitmez Büyükşehir Belediyemizle birlikte ilk altyapı yatırımının adımını Turgutreis’ten başlamak üzere atıyoruz. 
 

Sayın Başkanım Bodrum'un turistik, kültürel ve doğal varlıklarını koruma veya onarmaya yönelik yeni çalışmalarınız olacak mı?

Bodrum’u korumak derken, bütün değerlerini ve bütün varlıklarını da bu kavramın içinde değerlendirmek gerekiyor. Göreve başlayalı yaklaşık beş ay gibi bir süre olmasına rağmen, biz bu konuda gerçekten önemli yol kat ettik. Göreve geldiğimizde sezon başlamak üzereydi. Dolayısıyla kentimizin acil çözüm bekleyen bir takım sorunlarına ağırlık verdik. Yolları ve çevre düzenlemelerini yaparken bir taraftan da Bodrum’un kültürel değerlerinin envanterini çıkarmaya başladık. Yaptığımız ilk işlerden biri Çarşı merkezindeki Aya Nikola Kilisesi’ni temizlemek oldu. Bodrum'un kent kimliğinin ve ortak hafızasının çok önemli bir parçası olan bu kilisenin bir çarşı merkezi gibi kullanılmasının önüne geçtik. Aydınlattık. Sarnıçlarımızı bakıma aldık. Şimdi sırada yel değirmenleri var. Bir taraftan da Bodrum’un silüetini bozan, kent kimliğine uymayan ve kaçak olduğu tespit edilen yapıları tespit etmeye başladık. Daha önce haklarında yıkım kararı alınan yapılara müdahale ettik, tam anlamıyla bir ‘kaçak yapılaşmaya karşı mücadele’ seferberliği başlattık. Bu süreç kararlılıkla devam ediyor ve edecek. Ayrıca Bodrum’la anılan mandalinayı turizme kazandırmak için projelerimizi hazırladık, yakın zamanda uygulayacağız. Bodrum denildiğinde ilk akla gelen süngerciliktir, onu da unutmadık. Yakın zamanda bir Süngercilik Tarihi Müzesi oluşturmak için hazırlıklarımıza başladık. Kent Müzesi oluşturma çalışmalarımız son aşamasına geldi. Diğer taraftan, Bodrum’un tarım merkezi Karaova’da üretimi ve üreticimizi desteklemek amacıyla bir birim oluşturduk. Şimdi Karaova’da tarımsal üretim kalkınmasına yönelik bir çalışma başlatıyoruz. Bütün bu projelerin hazırlıkları tamamlanmış durumda.

Efendim, Bodrum'u farklı kılan özellikleri nelerdir?

Bodrum’a girer girmez sizi Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın ‘Merhaba’sı karşılar. Balıkçı der ki; “Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, Sanma ki sen Geldiğin gibi gideceksin.” Bodrum hakikaten bir görenin bir daha aklından çıkaramadığı bir yerdir. Bunda kadim tarihinin etkisi çok büyüktür. Bizans tekfurlarından St. Jean Şövalyeleri’ne ve yüzyıllardır süren Türk egemenliğine, birçok medeniyeti toprağında ve güneşinde harmanlandığı 5 bin yıllık bir kenttir Bodrum. Güneşi, denizi, yeşili, mavisi, el değmemiş kıyıları ile benzersiz olduğu kadar, insanıyla, kültürüyle, gastronomisiyle de bambaşkadır. Bodrum hem yerel değerlerini korumayı başarmış, hem de uluslararası bir ‘marka’ haline gelmiş bir turizm beldesidir. Bugün hem doğası, hem eğlence hayatı, uluslararası festivalleri, kültür sanat etkinlikleriyle çok özel bir kenttir.

Efendim, Bodrum dünyanın en güzel turizm beldelerinden biridir. Fakat son zamanlarda Bodrum'un yüksek astronomik fiyatlarından bahsediliyor. BU konu hakkında ne söylemek istersiniz?

Bodrum, her yaz sezonunda buna benzer iddialarla gündeme getirilen, bu yönüyle de çok büyük haksızlığa uğrayan bir yer. Bodrum’da her gelir grubundan insana tatil imkanı vardır. Çok ekstrem bir mekana, tesise giderseniz, orada ekstrem bir hizmet satın alırsanız onun bedeli yüksek olabilir. Ama siz böyle bir genelleme yapamazsınız. Bodrum’da birçok işletme giriş ücreti almaz. Siz lüks bir beach club’a girmek isterseniz orası giriş ücreti talep edebilir elbette. Ancak plaj işletmelerinde ancak aldığınız hizmetin karşılığını ödersiniz. Şezlongundan yararlanır, yer-içer ve bunun da ücretini ödersiniz. Bunun da ötesinde hiçbir ücret ödenmeden yararlanılan belediye plajlarımız var. Duşu, tuvaleti, kabini olan plajlarda dilediğiniz gibi gününüzü geçirebilirsiniz. Aynı şekilde restoranlar da sundukları hizmet karşılığında bir bedel isterler. Biz belediye olarak esnafımızı bu konuda sürekli uyarıyoruz. Üzerinde fiyat bulunan menüler kullanmalarını istiyoruz. Astronomik rakamlarla ilgili bir şikayet söz konusu olduğunda da gerekli uyarılarımızı derhal yapıyoruz.

Sayın Başkanım değerli zamanınızı ayırıp, bizlerle paylaşmış olduğunuz bilgilerden ötürü sizlere sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Efendim son olarak ne söylemek istersiniz?

Bugün Bodrum, resmi sayıma göre yaz kış yaşayan 170 bin nüfusu ve kısıtlı bütçesiyle pek çok sorunu yaşayan bir turizm cenneti. Biz göreve gelirken, yerli ve yabancı herkesin güven ve huzur içinde yaşadığı, sahip olduğu değerleri turizmle, eknoomisiyle bütünleştiren, kültüre ve sanata ev sahipliği yapan, spor, sağlık, kongre, tarım, kültür turizminin başkenti olarak anılan bir Bodrum için yola çıktık. Hedefimiz bugünü kurtarmak değil, geleceği inşa etmek. Bodrum’un her değerini korumak ve geleceğe taşımak. Bodrum’u şeffaf, katılımcı, hesap verebilir, adil ve eşit bir belediyecilik anlayışıyla yönetmek. Projelerimiz konusunda asıl adımı yaz sezonunun bitmesiyle birlikte atacağız. Bir yandan altyapı yatırımlarımız sürerken, bir diğer taraftan da Bodrum çarşısını yeniden düzenleyeceğiz. Artık Bodrum’un bir standardı olacak, bir Anayasası olacak. Bodrum’da yaşamaya, iş ve yatırım yapmaya gelen herkes bu standartlara uyacak. Bundan sonra sadece Bodrum kazanacak.

*     *     *

48 Muğla


Yurdumuzun güneybatı ucundadır Muğla,
Yeşilin en güzel tonudur tabiatiyla,
Tarihin özel dilidir kalıntılarıyla,
Bölgelerin en eskisidir Antik Karia,
Turizmin baş kentidir günümüzün çağında,
Kısaca Ege'yle Akdeniz'in ortasında,
Sahil ile kumsalların gün yüzüdür Muğla.

“Gemiyle gez Gökova Körfezin etrafında,
Meyve bahçelerinin dizildiği sırada,
Ya da gönlünce kenarda eğlen sarı kumla,
Adını saf tabiattan alan o havzada
Bulunmak bile güzellik katıyor insana,
Günlük ormanlarının benzeri yok dünyada,
Limanın kenti Fethiye’dir,” dediler bana.

Dünyanın yedinci harikası Kral Bodrum’da,
Kalesi bir levha gibi asırlardan kalma,
Şeker Tepe iki kıyının yukarısında,
Yamaçlarda dikilmiş çiçekler sıra sıra,
Mavi ile yeşil cümbüşünden bir manzara,
Su altı hazne, üstü göğün ışıltısında,
"Yurdun yıldızı" derler namına, sormam daha.

HANDE HAMDİYE AĞIRMAN