YEŞİLİ KORUMA GAYRETİ Mİ? DİN DÜŞMANLIĞI MI? (2)

Abone Ol

 

(Bakara Sûresi 2/114)

 

"Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır."

 

(Tevbe Sûresi 9/18)

 

Yukarıya iki âyet meâli aldım. Görüldüğü gibi, dünyada insanların kimileri Allah'ın mescitlerini (camiler) tahrip ediyor, ancak Allah'a ve ahiret gününe inananlar ve Allah'tan başka iç kimseden korkmayanlar da Allah'ın mescidlerini (camileri) imar ederler, ihyâ ederler.

 

Cumhuriyet döneminde Memleketimiz genelinde ve husûsiyle İstanbul'da camilerin tahribi veya tamâmen yok edilmesi, 2 döneme rastlar.

 

Tek Parti C.H.P döneminde! 1936-1940 yılları arasında İstanbul'daki tüm vakıf eserler, zâten % yüzü vakıf olan camilerden büyük bir bölümü, yıkılmış yerine başka binalar yapılmış veya halihazır vaziyette çoğu gayrimüslim vatandaşlarımıza satılmış, yerlerine iş hanları ticârethâneler inşa edilmiştir. Belki, kasıtlı olarak gayrimüslim vatandaşlarımıza satılmamıştır ama, o yıllarda ne yazık, müslümanların elinde satışa çıkarılan vakıf mallarını satın alabilmeleri için yeterli birikimleri yoktu, hem de inançları gereği vakıf mallarını satın almadılar.

 

Bu tahribat döneminde yalnız Eminönü İlçesi hudutları dahilindeki 200'den fazla cami'in yok edildiği tesbit edildiğine göre, İstanbul genelinde ne kadar cami'in tahrip edildiğini sizler çıkarınız.

 

İstanbul'da camilerin vandalca 2. Büyük tahribatı, Demokrat Parti iktidarının 1950'li yıllarda, İstanbul'un yeniden imarı fâciasında görülmüştür. Millet, Vatan ve Ordu caddelerinin açılması, Karaköyü'nden Dolmabahçe'ye kadar uzanan yolun inşası sırasında ne yazık yüzlerce cami yıkılmış, yok edilmiştir. İstanbul'un eski resim ve gravürlerinde yıkılan, yok edilen bu camileri görmek mümkündür...

 

1984 Mahallî Seçimlerinden önce, İstanbul Belediye Başkanı seçilir, tek bir Belediye başkanı, ilçelere Belediye Başkanlığınca ve Belediye Meclisi tarafından Belediye Şube müdürleri tâyin edilirdi. Merhum Özal'ın devrim niteliği taşıyan yeniliklerinden birisi olarak ilk def'a, 1984 Mahallî Seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Büyükşehir sınırları içinde ilçelere de İlçe Belediye Başkanları seçilmişti.

 

Bu seçimlerde, Bedrettin Dalan Büyükşehir Belediye Başkanı seçilirken hemen hemen, tüm ilçe Belediye başkanlıklarına da Anavatan Partisi adaylar seçilmiştir. Bunlar arasında, aşağıda anlatacağımız hususlar dolaysiyle sırasıyla Eminönü, Fatih, Kadıköy İlçe'lerinin, ilk Belediye Başkanları, Muhterem Tahir Aktaş, Muhterem Gündüz Yetkin ve Muhterem Osman Hızlan beyleri kadirşinaslık duyguları ve hürmetle anmak isteriz:

 

Bu dönemde, İstanbul Vakıflar Bölge Başmüdürlüğüne, Değerli Dostumuz, Aziz Arkadaşım, Mustafa Altan Arabacıoğlu vekâlet etmekteydi. Yıkılmış, kaybolmuş, vâkıfların vakfiye şartlarına aykırı olarak kullanılan ve hattâ tam tersi batakhâne olarak kullanılan cami yerleri vardı. Hiç değilse bunlardan bir bölümü ihya edilebilirdi. Yerler tesbit edildi, Yeni seçilen Belediye Başkanlarının büyük destek ve yardımlarıyla (bilhassa teknik yardım), tesbit edilen yerlerdeki batakhâneler yerle bir edildi, cami yerleri boşaltıldı, civardaki müslüman kardeşlerimizin büyük mâlî destekleriyle bu camiler ihya edilmişti. Günümüzde hâlen özgün mimarileriyle müslümanların ibâdetine açık bulunan bu cami'ilerimiz şunlardır:

 

1- Eminönü Sirkeci Tren Gar'ının sağ tarafında bulunan Vezir Merzifonlu Kara Mustafapaşa Cami'i; Zamanın insafsız tahribatı ile cami yıkılmış, yok olmuş, bu yerde bir cami olduğuna dâir en küçük bir eser kalmamıştı. İşin daha da beter ve kötü tarafı bu yer bir kısım şerirler tarafından işgal edilmiş, "Anadolu Sazevi" adı altında buraya bir batakhâne yapılmıştı. Kim açılmasına izin vermiş, kim göz yummuş? Bilinmez, ama maalesef durum bu idi... Eskiden Anadolu'dan İstanbul'a gelenlerin ilk ayak bastıkları yer Sirkeci idi, bu bölgeydi, tarlasını, öküzlerini, davar sürüsünü satıp buraya gelen cebi biraz şişkin "Hacıağalar", Kokonalar tarafından bu batakhânede tuzağa düşürülür, cepleri boşaltılmış, perîşan bir halde Sirkeci Gar Meydanına atılırdılar.

 

Vakıflar Bölge Başmüdür Vekili, Mustafa Altan Arabacıoğlu Bey'in hukûkî ve stratejik desteği, zamanın Eminönü Belediye Başkanı, Tahir Aktaş'ın Teknik ve Zâbıtevî yardımı ve Sirkeci Esnaf'ının büyük mâlî desteği ile bu cami'imiz, Osmanlı Türk Mimârîsi'nin en güzel örneklerinden ve günümüz, teknolojik bütün teçhizatla yapıldı, ihya edildi. Hâlen civardaki Esnafımız, yolcular, buralardan gelip-geçenler rahatlıkla ibâdetlerini yapıyorlar.

 

2- Yok edilmiş, işgale uğramış, bir başka cami'imiz Fatih'te, Yavuzselim, Fevzipaşa Caddesi üzerindeki Altay Cami'i..

 

Vakıflar Bölge Başmüdürlüğü'nün desteği ve devrin Fatih Belediye Başkanı, Gündüz Yetkin'in teknik yardım ve civardaki müslümanların mâlî desteğiyle bu Cami'imiz de altında ve civarında sürekli akar sağlayan dükkanlarıyla birlikte ihya edilmiş olup hâlen ibâdete açıktır.

 

3- Kadıköyü'nde, Mihrümahsultan Cami'i;

 

Bağdat Caddesi'nin Suâdiye kesimi, Osmanlı Devlet-i Aliyye'sinin kudret ve ihtişam dönemlerinde Saray Mehsuplarının ve Saray'a yakın olanların yaz aylarında tenezzüh gezilirine çıktıkları Sayfiye yerleriydi.

 

Kanûnî'nin Kızı Mihrümahsultan, burada Ulu bir çınar ağacının gölgelediği bir yere bir namazgah yaptırmıştı. Namazgahta kıbleyi işâretleyen San'at eseri mermer bir Mihrap bulunuyordu. Bir nev'i açık hava mescidi. Dörtyüz yıldan fazla ayakta kalan bu namazgah, İstanbul'un Anadolu Yakasında 1950'li yılların sonları itibâriyle, sahipsiz kalmış, vakıflar buralara sahip çıkmamış, birileri, şerirler sahiplenmişler, güzelim san'at eseri mihrabı alaşağı etmişler, bununla da kalmayıp, bu mihrabı, bu mekâna kurdukları İçkili Gazino'ya tualet taşı yapmışlardır.

 

Vakıflar Bölge Başmüdürlüğü'nün müdâhalesi, devrin Belediye Başkanı, muhterem Osman Hızlan Bey'in teknik ve yasal desteğiyle, hayırperver Muhterem bir zât'ın bütün cami masraflarını tek başına yüklenmesiyle bir yıl gibi çok kısa bir müddet zarfında cami projelendirilmiş, Selçuklu-Osmanlı karışımı Mîmârî uslupta yapılan bu şirin cami, Suâdiye Mührümahsultan Cami'i, hâlen ibâdete açık bir cami'imizdir.

 

4- Eminönü-Cağaloğlu'nda "CEZERİ KASIMPAŞA CAMİ'İ":

 

Bu Cami'imizin tahribi ve yok edilmesi biraz trajkomik bir vak'a ile olmuştur. Bu Cami'in kıble tarafında bulunan ve hâlen Millî Eğitim Müdürlüğü ek hizmet binası olan bina, C.H.P. tarafından işgal edilmiş, bir türlü muktedîr olamayan, aciz, iktidar mensupları, bu binâ'yı Cumhuriyet Halk Partisinin elinden alamayınca, çâreyi istimlâk süsü vererek yıkmakta bulmuşlardı. Bu binâyı yıkabilmek için de önce yanındaki, İstanbul'un en eski camilerinden birisi olan, "CEZERİ KASIMPAŞA" Cami'ini yerle bir etmişlerdi. Yaşı altmışın üstünde olan eski İstanbul'lular bu cami'i çok iyi hatırlarlar.

 

Aydınlar Ocağı eski Genel Başkanlarından Dâhiliyye Uzmanı, Prf. Dr. Süleyman Yalçın Hocamızın Merhum Pederleri bu Cami'in imamı imiş...

 

Aradan geçen yıllar içerisinde, Eminönü Halkevi binası Millî Türk Talebe Birliği'ne verilince buraya Baraka halinde tek katlı bir bina yapmışlar, kapısına da Eminönü Halkevi tabelası asmışlardı. Etrafına da bir kaç Bank yerleştirip adına park demişlerdi. Cağaloğlu'nda gazete ve matbaalarda çalışan ve az ücret alan kimi Foto muhabiri ve matbaa çırağı, bulurlarsa, şarap, bulamazlarsa bu park'ta ispirto içerlerdi.

 

Burası tesbit edilip, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Eminönü Müftülüğü, Eminönü Belediye Başkanlığı ve Türkiye Diyânet Vakfınca müştereken ihya çalışmalarına başlandığında, bugün İstanbul'un varoşlarına ve muhtelif mekânlara dağılmış bulunan bütün gazeteler Cağaloğlu'nda temerküz etmişlerdi. Hürriyet Gazetesi, Simâviler'in idâresinde ve park denilen bu cami arsasının tam karşısındaydı. Başta Hürriyet olmak üzere, tüm mütâreke basını bugün Göztepe Parkına yapılması plânlanan cami için olduğu bir vâveyla kopardılar. "Yakınlarda pek çok cami varken, park yok ediliyor, yeşil katlediliyor." diye... Ne yazık ki, fikir nâmusundan yoksun bulunan bu gazeteler, bura'nın 1950'li yılların ortalarında tahrip edilmiş, yıkılmış, yok edilmiş bir cami'in arsası olduğunu yazmamışlardır. Tıpkı, günümüzde 90 dönümlük koskoca bir park'ın ancak % 2'sine tekâbül edenbir yer de belki de inşaat alanı en fazla, 300-500 m2'lik bir yer olacak. Ahlâk ve fikir nâmusunun bir gereği olarak bu bilgiyi vermeden, sanki park'ın tamamına cami yapılacak gibi bir hava oluşturdular, İlçe'nin Belediye Başkanı, "Benim cesedim, çignenmedikçe ben bu cami'i yaptırmam" diye sahte kahramanlıklara soyundu. Devrin idârecileri tüm bu tehditlere papuç bırakmadı, cami, Türkiye Diyânet Vakfı'nın cami'in altındaki geniş Kütüphane'nin uzun vâdeli kira karşılığı sağladığı, geniş mâlî imkânlarla kısa zamanda ihya edildi. Hâlen ibâdete açık bulunmaktadır.

 

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI, MUHTEREM KADİR TOPBAŞ BEYEFENDİ:

 

Lütfen gürültülere pabuç bırakmayınız, cesûr ve mert bir Karadeniz delikanlısı tavrınızla, plânlandığı gibi, İmar Komisyonundan ve Belediye Meclisinden geçip, Makamınız tarafından da onaylandığı gibi, Göztepe Parkına bu cami'i yaptırınız...

 

Yalnız Zâtıâlinizden bizlerin bir ricası var; Bunca yoğun işleriniz arasında fazla vakit ayıramayabilirsiniz, fakat, genç mimarlardan yardım alarak, bu cami'in mîmârî projesini bizzat siz çiziniz, öyle bir proje çiziniz ki, kısa zamanda realize edilecek bu proje, AĞAHAN MİMARLIK ÖDÜLÜNÜ kazansın, Mîmârî'deki üstün meziyetiniz ve üstadlığınız, milletlerarası bir ödülle taçlansın...

 

"Allah'ın mescidlerini, (camiler)(sizin gibi) Allah'a ve âhiret gününe inanan ve de Allah'tan başka hiç bir kimseden korkmayanlar imar (ve inşâ) ederler"

 

"Allah'ın mescidlerinin imar (ve inşâ'sı)'ına mâni olan ve mevcutlarını tahribe gayret edenlerden daha zâlim kimler olabilir?"

 

Muhterem Başkan, Merdâne ve cesur kararınızla bu cami imar ve inşa edilirse, bu cami'ide ibâdet yapıldığı müddetçe, kıyâmete kadar sizin amel defteriniz kapanmayacak, (Sadaka-i Câriye olarak devam edecek), mâni olanlarla, mânî olmaya çalışanların vebâlleri de, onlara Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lânetleri ve kıyâmete kadar devam edecektir.

 

Cami'in imar ve inşâ'ına başladığınız takdirde eminim ki, başta Türkiye Diyânet Vakfımız olmak üzere, tüm hayırperver, zenginlerimiz, işadamlarımız, bu cami'in bir an evvel bitirilmesi için (hayırla musabakaya girecekler) ve en kısa zamanda cami'in imar ve inşâ'ını tamamlayacaklardır.

 

Bundan hiç bir kimsenin şüphesi olmamalıdır.

 

Çizeceğiniz Proje ile, nâdide bir elmas, zeberced ve kibrit-i Ahmer (dünyada en az bulunan bir taş) gibi, bir cami, Göztepe Parkının süsü, broşu olacak, parkın güzelliğine güzellikler ilâve edecek, bu gün burada bir cami'in yapılmasına i'tiraz edenler de utanacaklardır.

 

Gayret sizden, hepimizden, inâyet Âlemlerin Rabbi olan Allah'tan...