Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Yeri otomobil yapacak babayiğit arıyoruz’ sözüyle startı verilen çalışmalar nihayet meyveye durdu ve geçen hafta sonu görkemli bir törenle prototip eserler görücüye çıktı. Günlerce detay fotoğrafları verilerek ilgi ve merak uyandırılan modellerine dünya ülkeleri hayranlık ve takdirlerini dile getirirken içimizden yükselen muarız sesler muhalefet olmada gelinen notayı göstermesi açısından son derece önemliydi!

Türkiye son yıllarda insansız hava aracı İHA’ların silahlı, silahsız, radar amaçlı -muadillerinden daha üstün- çeşitlerini üretmişken, savaş helikopterlerini uçurup tanklarını cepheye sürmüşken, savaş gemilerini suya indirip denizaltılarına ilk kaynağı yapmışken, doğulusu-batılısı herkes ‘Türkler milli silahlarıyla donanıyor’ derken siyaset uğruna,  muhalefet olabilme gayretiyle ortaya dökülen tezviratlar içimizde ki gayri milli düşünce ve inanış sahiplerini adeta bir kez daha gün yüzüne çıkardı.

**

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin eleştirilerinde ‘Yerli ve milli’ vurgusundan duyduğu rahatsızlık öne çıkıyordu. “Araba daha ortada yok, ne zaman üretileceği belli değil. Motoru ise zaten yok ama bu yerli ve milli. Kafayı yerli ve milliye takmışlar. İtalya'da yaptırıp getirmişler. Benim çocukluğumda bir tekerleme vardı, ‘eller aya bizler yaya’ şimdi bu değişti ‘eller Mars'a bizler pilli arabaya.’ Bir pilli araba yaptılar. Bunu öyle bir anlatıyor ki mucize” diyen Temelli’nin ülkemizde vücut bulan teknolojiden rahatsız olmasını anlayabiliriz de, diğerlerine ne demeli!

Mesela Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Şimdi bir de yerli arabamız çıktı. Yerli diyoruz, modeli İtalyanlara yaptırıyoruz. Biz sadece modelini görüyoruz. Güzel bir şey ama neden biz dizayn etmedik? Bundan 3 sene önce bizim insanlarımız bundan bir tane dizayn etmişti. Bakan çıkıp takdim etti. Ne oldu o? O araba tarihe karıştı. Öldü mü? Bilmiyoruz. Ne olduysa oldu. Olmuyormuş” şeklindeki sözleriyle yerli otomobile burun kıvırdı.

Oysa gelip Konya sanayiinde birkaç fabrika ziyaret etseler dünya markası otomobillerin orijinal parçalarını üreten tesisleri görecekler ama bilmek işlerine gelmeyecektir! Hoş, Genel Başkanlığının ilk yıllarında Kemal Kılıçdaroğlu bu fabrikalardan birinde iftar da yapmıştı.

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nun “İradeyi kıymetli görüyoruz ama iradeyle beraber fabrika görmek istiyoruz, üretim görmek, mamul haline getirilen ürünlerin tercih edilebilir olduğunu görmek istiyoruz. Dolayısı ile süreci hem dikkatli takip ediyoruz hem de bu anlamda atılan olumlu adımları destekliyor ve yüreklendiriyoruz” şeklindeki sözleri muhalefet cephesinden yükselen olumlu bir yaklaşım olarak dikkat çekti. 

**

Cuma gününden bu yana, Türkiye’nin tanıtımını yaptığı modellere dünyanın pek çok ülkesinden övgüler geliyor. Hatta dünyanın önde gelen otomotiv firmaları, Türkiye’den geri kalmamak için elektrikli otomobil modellerini daha erken tarihlerde piyasaya sunmak üzere harekete geçtiklerini de açıkladı.

Örneğin; İngiliz Daily Mail Gazetesi “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın otomobili Tesla'ya meydan okuyor” yorumunu yaparken,

Amerikan New York Times’ta benzer şekilde “Türkiye'nin otomobili Tesla'nın rakibi” tespitinde bulundu.

Pek çok alanda olduğu gibi, Türkiye’nin otomobil girişimi Almanların hoşuna gitmedi. Die Welt “Çok etkin olacağını sanmıyoruz” yorumunu yaparken, Bild 1960'lı yılları hatırlatıp “Türkiye kendi markası ‘Devrim’ ile ilk denemesinde başarısız olmuştu” demeyi tercih etti.

Bu yorumlarla birlikte Almanların meşhur firması Wolkswagen, Türk otomobilinin 2022'de piyasaya çıkacağının açıklanması üzerine, daha önce 2025'te piyasaya sunacağını açıkladığı elektrikli modelini 2023'e çektiğini duydurdu.

**

Erdoğan’ın sunumunu yaptığı otomobillerin gerek görsel, gerek donanım özellikleri kendine hayran bıraktı. Ancak, yüzde yüz çevre dostu elektrikli otomobillerden mesela petrol sektörü elbette memnuniyet duymayacaktır.

Onlarca yıldır hayalleri süsleyen yerli otomobilin yeraltı enerji kaynaklarına ve çevreyi kirletecek yakıt türlerine ihtiyaç duymadan, günümüz teknolojinin çok daha ilerisinde bir öngörü ile tasarlanması da takdire şayandır.

**

KONYA’NIN BİR IŞIĞI DAHA SÖNDÜ

Anadolu’nun günlük yerel ilk spor gazetesi Şampiyon’u okurlarımıza sunmanın tatlı telaşı içerisindeyken bir gün ağır adımlarla ve her zamanki mütebessim çehresiyle çıkagelmişti Hasan Özönder hoca. Memnuniyetini, başarı dileklerini dile getirirken arkadaşlarımızda oluşturduğu hayranlığı tarif etmek imkânsızdır. “Geç haberim oldu, ilk günkü nüshayı alamadım. Kütüphaneme koymak için almaya geldim” demişti.

İhsan Kayseri ile evinde son ziyaretimizin önemli bir bölümünü, yıllardır özenle hazırladığı ve titizlikle geliştirdiği kütüphanesinde kitaplarının arasında geçirmiştik. Son yıllarda düçar olduğu hastalık bedeninini epeyce yormasına rağmen ilmi faaliyetlerden geri kalmamaya özen gösteriyordu.

Onlarca kitabı, yüzlerce makalesiyle rehber isimlerden biri olan Hasan Hoca pazar akşamı vuslatı yaşadı, ebedi aleme göç etti. Konya’dan bir yıldız daha kaydı. Allah rahmet eylesin.