Eğer gerçekten Demokratik Rejimi kabul ediyorsak, seçmenin sandıktan çıkan iradesine saygı göstermek mecburiyetindeyiz. 

31 Mart 2019’da Yerel Seçimler yapıldı. Seçmen, AKP’nin kulağını çekerek, ikazda bulundu. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Eskişehir, Antalya, Muğla, Trakya gibi bir çok yeri CHP’ye verdi. İşin asıl ilginç yanı, haklı bir neden olmaksızın, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan Ekrem İmamoğlu’nun, mazbatasının elinden alınması, seçimlerin yenilenmesidir. 23 Haziran’da yeniden yapılan seçimlerde, millet kararına ipotek koyanlara gereken dersi vermiş, 800.000 farkla, mazbatayı tekrar İmamoğlu’na iade etmiştir. Seçimlerin yenilenmesine ilişkin gerekçe, hiç kimseyi tatmin etmemiş, inandırıcı olmamıştır. 

Ben, Merkez Sağda, ANAP Milletvekili, bir siyasetçi olarak, değerlendirmelerimi daima objektif yapmaya çalışırım. Bu seçimlerde CHP ve Millet İttifakı, başarılı olmuştur. CHP Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu tüm sorumluluğu üzerine alarak, doğru, Merkez Sağ’dan gelen adayları göstermiştir. Örneğin; Ekrem İmamoğlu’nu, ben Anavatan İstanbul Teşkilatı’ndan tanıyorum, Antalya, Sn. Böcek, Bursa Sn.Bozdağ, diğerleri de öyle... Türkiye siyasetinde önemli rol oynayan, ANAP ve DYP birbirlerine düşüp, meydanı AKP’ye teslim etmemiş olsalardı, asıl oy oranı yüzde 11’lerde olan AKP’nin, iktidara gelmesi mümkün değildi. Hep söylerim, kadroları, tabanı, seçmenleri aynı olan ANAP ve DYP, Büyük Devlet Adamları Demirel ve Özal tarafından bir araya getirilebilseydi, bugün Türkiye uçmuş, dünyanın en gelişmiş ilk 10 ekonomisi arasına girmişti bile... 

Daha sonra Demokrat Parti altında gerçekleşen birlik, arzu edilen sonucu vermemiştir. AKP’nin aldığı yüzde 40, 50 oyların büyük kısmı sahipsiz kalan Merkez Sağa aittir. Bu seçimlerde ilk defa, Kılıçdaroğlu, siyasi mühendislik yeteneğini kullanmış, Merkez Sağı, Muhafazakar kesimi, diğer firiksiyonları, aynı şemsiye altında toplamış, başarılı olmuştur. Bu yerel seçimlerde AKP’nin karşısında ki, Merkez Sağ CHP’ye yönelmiştir. Mahalli seçimlerde yüzde 50’nin üzerinde oy alan AKP ve Cumhur İttifakı başarılı görülebilir. Ancak CHP ve İYİ Parti, diğer partiler, Millet İttifakı, Türkiye nüfusunun yüzde 48’inde (oldukça önemli bir rakam) iktidar olmuştur. AKP, İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Eskişehir, Mersin, Antalya, Trakya, tüm sahil kesimi gibi bölgelerin dışında adeta bir taşra partisi haline düşmüştür. 

Başta İstanbul olmak üzere, yıllardır CHP’nin üzerine yapışan “CHP iş, eser, hizmet üretmez, laf üretir, kurultay yapar” lafını tersine çevirmek, büyük projeler, eserler, icraatlar yapmak zamanı gelmiştir. Önlerinde Eskişehir gibi Yılmaz Hoca’nın eserleri vardır. Herkes neden Eskişehir’e gidip, yerleşiyor düşünmek lazımdır. Bu yaklaşım, CHP’yi ciddi bir iktidar alternatifi yapmanın ilk adımıdır. Yerel seçimlerde CHP, neden Göğüş’ün memleketi Gaziantep’te, Giresun’da, Atalay’ın Kars’ında, İnönü’nün Malatyası’nda, Ecevit’in Zonguldak’ında, Uşak, Bursa, İzmir’in yanı başı Manisa’da seçimleri kaybetmiştir. Bunlara eğilmek gerek. Asıl önemli husus, neden CHP, Güney Doğu Anadolu’da yok mertebesinde, yüzde iki oy almıştır. 

Diğer bir husus da, İzmir, Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy gibi birçok yer neden CHP’ye sürekli yüksek oy veriyor. Bu şehirlerde yaşayanlar, Atatürk İlke ve İnkılaplarına, Laik Demokratik Cumhuriyet’e, Adalet, İnsan Hak ve Hürriyetlerine, Çağdaş, Batı Medeniyetine dönük bir Türkiye özlemine, yaşayış tarzına oy verdiler. Ben de onlardan biriyim... Ancak buralarda yaşayanlar, ileri standartlarda, yaşamı, refahı hakketmiyorlar mı?.. Buralarda yerel yönetimlerden hizmet bekleniyor... İzmir, Menderes’in, Özal’ın, Demirel’in kalesiydi, bir Osman Kibar’ın, Burhan Özfatura’nın büyük eser ve hizmetleri hala konuşuluyor. CHP’den de eser, hizmet, projeler bekleniyor. 

Seçimler bitti, artık 4.5 yıl Türkiye’de seçim yok deniyor. Ben bu yaklaşıma katılmıyorum. Ekonomideki, dış politikadaki, istihdamdaki sorunlar her geçen gün derinleşiyor, içinden çıkılmaz duruma geliyor. İktidar, Devlet Planlama Teşkilatı’nı kaldırarak, büyük bir yanlış yapmış, ayağına kurşun sıkmıştır. Türkiye’yi planlı kalkınma modelinden yoksun bırakmıştır. Türkiye’nin, iyi yönetilmeye ihtiyacı vardır. İnsan Hak ve Hürriyetlerinin, Adaletin, Fikir, Basın, İfade edebilme özgürlüklerinin, tüm kural ve kurumlarıyla işlemesine büyük gereksinim vardır. Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi aksamaktadır. Ya bu aksamalar giderilmeli veya tekrar Parlamenter Sisteme geri dönülmelidir. TBMM, ülkenin kaderini belirleyecek, önemli kararları alabilecek bir yapıya tekrar dönmelidir. Dış alemde, Türkiye’nin itibarı giderek azalmaktadır. Türkiye, çağ atlayan, büyük ve güçlü ülke haline gelmelidir. Bu nedenle son yerel seçimlerde alınan neticeler de göz önüne alınarak, en erken bir zamanda milletin kararına tekrar başvurulmalı, güven tazelenmelidir.