Üç kutuplu olarak şekillenmekte olan yeni dünya düzeninde İstanbul çok önemli bir siyasi ve ekonomik merkez olarak öne çıkıyor. Özellikle,’ ABD ile Çin arasında, Yeni İpek Yolu bağlamında süregelen mücadele derinleştikçe, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’ın, Avrasya coğrafyasında Türkiye’nin ve İstanbul’un önemi giderek artmaktadır. 

YSK’nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçimlerinin yenilenmesine ilişkin kararı dünyanın önemli merkezlerinde dikkatle izleniyor, küresel yayın organlarında enine boyuna tartışılıyor.  

Bu tabloya bakınca, 23 Haziran’da İstanbul’da yapılacak Büyükşehir Belediye Başkanı seçimine, üreteceği sonuçlar açısından, ‘yerel seçim’ diyebilir miyiz? 

Nüfusu ve demografik yapısı açısından, yenilecek seçimlerde sandıklardan çıkacak sonuçlar, yalnızca İstanbul’un değil, Türkiye’nin eğilimini ve tercihlerini yansıtacak olmasından dolayı çok önemlidir. O nedenle, 23 Haziran’da İstanbul’da yapılacak Büyükşehir Belediye Başkanı seçimi için, ‘yerel değil, genel seçimdir’, demek yanlış olmayacaktır.   

Hukuki temeli olan inandırıcı gerekçelere dayanıyorsa, seçim sonuçlarına itiraz etmenin yadırganacak bir tarafı yoktur. 

Önemli olan, demokrasinin temeli olan seçimler, halkın özgür iradelerini yansıttıkları bir oylama olmalıdır. Bu nedenle, seçim sonuçlarına itiraz etmek de, seçimlerin yenilenmesine karar vermek de, üretebileceği sonuçlar açısından, büyük bir sorumluluk yüklenmek demektir. 

Seçim sonuçları konusunda en yüksek karar organı olan Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Ak Parti’nin 19 bin 623 sandık başkan ve üyelerinin kamu görevlilerinden oluşturulmadığı gerekçesiyle yaptığı itirazı inceledi ve “Sandık kurullarının oluşturulası ve Oy Sayım Döküm Cetvelleri’ndeki usulsüzlükler” gerekçesiyle, 4’e karşı 7 oyla, İstanbul’da “Büyükşehir Belediye Başkanı seçimlerinin yenilenmesine” karar verdi. YSK, Ak Parti’nin itirazı üzerine yaptığı incelemede, 225 sandık kurulu başkanıyla 3 bin 500 sandık kurulu üyesinin kamu görevlisi olmadığını ve 22 Oy Sayım Döküm Cetveli’nin boş, 101 tanesinin de imzasız olduğunun saptandığını duyurdu. 

23 Haziran’da, seçimlerin iptal gerekçesi olan sandık kurulları başkanları değiştirilecek ve aynı adaylarla seçimler yenilenecek. 

YSK’NIN GEREKÇELİ KARARI BEKLENİYOR

Yüksek Seçim Kurulu’nu kararlarına itiraz edenler yok mu? 

Elbette var, olması da çok doğal. YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı şeçiminin yenilenmesine ilişkin kararının ayrıntılı gerekçesi henüz yayınlanmadığı için, karar, geniş yelpazede hukuksal eleştirilerin hedefi oluyor.

Tartışmalar, geçen yıl Ak Parti ile MHP’nin teklifiyle 298 Sayılı Seçim Yasası’nda yapılan ve sandık kurullarını oluşumuna ilişkin değişikliklere dayandırılıyor. Seçim Yasası’nda yapılan değişikliklerle iyi ün sahibi üye ve ihtiyar heyeti kontenjanları kaldırılmış, sandık başlarında iki kamu görevlisi ile o seçim bölgesinde ençok oy almış 5 parti temsilcisinin bulunması esası getirilmişti. Sandık başkanları kamu görevlilerinden seçilecekti. Yapılan yasa değişikliğinde, “Seçim günü, kamu görevlilerinin, herhangi bir nedenle görev yerinde bulunamamaları durumunda, parti temsilcilerinin en yaşlı üyesi kurula başkanlık eder” diyor. 

YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimini yenileme kararı, “İstanbul’daki 31 bin 124 sandıktan 255’inde başkanın kamu görevlisi olmadığı” gerekçesine dayandırılıyor. Bu durumda, 2018’de seçim yasasında yapılan değişiklikle, YSK’nın yenileme kararının çeliştiği savunuluyor. 

YSK’nın kararı, ‘bazı sandık başkanlarının kamu görevlisi olmadığına’ dayandırılıyor, ama bu gerekçe, aynı zarfta kullanılan oylardan neden yalnızca Büyükşehir Belediye Başkanı için kullanılan oyların geçersiz sayıldığını net olarak açıklamıyor. 

Bu konudaki tartışmaları noktalayacak olan YSK’nın gerekçeli kararıdır. Bu nedenlere YSK’nın, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Seçiminin Yenilenmesine İlişkin Gerekçeli Kararı” merakla bekleniyor.

İSTANBUL DEMEK TÜRKİYE DEMEK

Resmi kayıtlara göre İstanbul 16 milyon. 

Her yöreden insanlar yaşıyor İstanbul’da. 

Türkiye’nin dörtte biri İstanbul’da. 

İstanbul’da yaşayan insanların hemşehrilik bağları, kültürel bağları çok sağlam. Bayramlarda, uzun resmi tatillerde İstanbul nüfusunun önemli bir bölümü Anadolu’ya akıyor. 

 İstanbul’un demografik yapısı, bütün siyasi partileri, her eğilimdeki vatandaşın oyunu dikkate almaya davet ediyor. Siyasi partiler, 23 Haziran stratejilerini belirlerken bu gerçeklere odaklanmak durumundadır. 31 Mart seçimlerinin iptali kararının seçmen profilini ne yönde, nasıl etkilediğini görebilmek çok önemlidir. 

YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçimlerinin yenilenmesi kararının seçmen üzerinde oluşturacağı etki, özellikle yüzer-gezer oylar açısından dikkatle irdelenmelidir. 

Üç kutuplu olarak şekillenmekte olan yeni dünya düzeninde İstanbul çok önemli bir siyasi ve ekonomik merkez olarak öne çıkıyor. Özellikle,’ ABD ile Çin arasında, Yeni İpek Yolu bağlamında süregelen mücadele derinleştikçe, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’ın, Avrasya coğrafyasında Türkiye’nin ve İstanbul’un önemi giderek artmaktadır. YSK’nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçimlerinin yenilenmesine ilişkin kararı dünyanın önemli merkezlerinde dikkatle izleniyor, küresel yayın organlarında enine boyuna tartışılıyor.  

YEREL DEĞİL, GENEL SEÇİM İÇİN BİR REFERANDUM 

Bu tabloya bakınca, 23 Haziran’da İstanbul’da yapılacak Büyükşehir Belediye Başkanı seçimine, üreteceği sonuçlar açısından, ‘yerel seçim’ diyebilir miyiz? 

23 Haziran’da İstanbul’da yapılacak Büyükşehir Belediye Başkanı seçimi için, ‘yerel değil, genel seçimdir’, demek yanlış olmayacaktır.   

23 Haziran seçimi bir erken genel seçimi gündeme getirecek sonuçlar üretebilir. 23 Haziran seçimlerinin, bir erken seçim kararı için bir referandum niteliği taşıdığını dikkate almak gerekir. 

Küresel güçlerin her türlü silahı kullanarak kıyasıya bir egemenlik mücadelesi yaşadıkları bir dönemde, gerçek dinamikleri görebilmek adına, her türlü gelişmeye daha geniş bir perspektiften bakmak durumundayız. 

Hemen belirtelim ki, derdimiz, İstanbul seçimlerini Ak Parti’nin ya da CHP’nin kazanmış olması, İmamoğlu ya da Yıldırımın belediye başkanı olup olmaması değildir. Tek kaygımız, seçimlerin hukukun güvencesi altında, hiçbir kuşkuya yol açmayacak şekilde, demokratik kurallara uygun olarak yapılmasıdır. 

31 Mart seçim sonuçlarını irdelediğimiz “Sandıktan Neler Çıktı?” (3 Nisan 2019) başlıklı yazımızda, “Bu seçimler, Türkiye’nin, kuvvetler ayrılığını olumsuz etkileyebileceği savunulan başkanlık sisteminde gerçekleştirdiği ilk seçimler olması açısından önemliydi. Bu bakımdan, yüzde 85 katılımla bir kutlu tören havasında gerçekleşmiş olmasından dolayı bir demokrasi zaferidir. Demokratik yönetimin toplum tarafından özümsendiğinin göstergesidir” demiştik. Küresel güçlerin ülkemizi yörüngelerine almak için kıyasıya mücadele ettikleri bir dönemde, “hukuka saygılı, demokratik bir ülke” imajı sergilememiz çok önemlidir.  

Küresel güçler, özellikle ABD ile Çin arasında Yeni İpek Yolu bağlamında yaşanan mücadelede Türkiye’nin jeopolitik konumu ve Batı-Avrasya tercihi çok önemli olduğundan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçiminin yenilenmesine ilişkin gelişmeler tüm dünyada yakından izlenmektedir. Nüfusu ve demografik yapısı açısından, yenilecek seçimlerde sandıklardan çıkacak sonuçlar, yalnızca İstanbul’un değil, Türkiye’nin eğilimini ve tercihlerini yansıtacak olmasından dolayı çok önemlidir. O nedenle, 23 Haziran’da İstanbul’da yapılacak Büyükşehir Belediye Başkanı seçimi  yerel değil, genel seçimdir.