Evet  Yeni Yılın ilk günlerini yaşıyoruz  ve hepimizde bir coşku, heyecan ve yeni umutlar olmalı değil mi? Yıllardır hep yılbaşlarında yeni ve daha güzel  beklentilere endeksli bir süreç  yaşamışızdır, ülkenin koşulları pek parlak  olmasa da.. En azından hayallerle süslü umutlarımız vardı, yıl boyu gün gün yaşanacak. Yıl ilk  2010 yeni yılın günleri, Umutlar da hayaller de neredeyse  bir serap gibi uzaklarda… Şöyle bir çevremize bakalım, İnsanlar  ne kadar mutlu? Ne kadar iyimser? Geleceğe ne kadar umutla bakıyor? Yanıtlar çok  olumsuz, hatta bugüne dek hiç görülmedik, duyulmadık ölçüde negatif.. Peki neden? Çünkü ülke iyi yönetilmiyor. Ülkeyi yöneten Hükümet Cumhuriyet  tarihinin en elverişli koşullarında tek başına iktidar olmasına rağmen 7 yıldır  şansını öylesine kötü kullandı ki  bize ‘’bu kadarına pes doğrusu’’ demek  kalıyor. Evet, bu iktidar 7 yılı aşkın ülkeyi yönetiyor ancak, neredeyse devleti oluşturan tüm kurum ve kuruluşlarla  olumlu ve yapıcı bir diyaloğu olmadığı gibi sürtüşme içinde de. Yetmedi; Yazılı ve görsel basınla, üniversitelerle, İş dünyasıyla, işçilerle de aynı durum  söz konusu! Sonuçta ise sürekli “bunalım ve gerilim” politikalarının oluşturduğu karamsarlık tablosu! Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik oranı, kapanan iflas eden binlerce işyeri ve fabrika.. Durumu adeta ‘’film izler gibi’’ seyreden bir yönetim! Halkın ve ülkenin  gerçek sorunlarını gündemden düşürmeyi bir yönetim biçimi   olarak  benimseniyor  sanki. Demokrasi kültürünün olmazsa olmazı olan ‘’uzlaşmayı ‘’ise bu yönetim yok sayıyor gibi. Peki gelinen nokta? Genel   bir ‘’ mutsuzluk ‘’ tablosu.. Çok daha önemlisi  yaygınlaştığını gözlemlediğimiz: Belirsizlik,   güvensizlik  ve de  umutsuzluk! Bize göre her sorunun çözümü teknik olarak bir biçimde mümkündür. Ya ülkede güven ve umutların tükenmeye başlamasına ne demeli? İşte en zor  ve vahim  durum böyle bir noktaya yaklaşılması bizce.. Geleceğe güvenin azalması ve umutların tükenmeye başlaması.. Bu durum son kamuoyu anketlerinde  sonuçlara   net bir biçimde yansıyor. Yani veriler hiç de iç açıcı değil. Peki çare? Çare  VAR  tabi ki. Demokrasilerde çare  tükenmeyeceğine göre.. Çare: SANDIK! Yeni umutlar hep olmalı…..