Her yıl 25 Aralık Hz. İsa (a.s.)’ın doğumunun yıl dönümü kabul edilerek bir hafta boyunca çeşitli etkinliklere yer verilmektedir. Katolik ve Ortadoks kiliseleri de bu olayı sahiplenmek suretiyle Hz. İsa (a.s.)’ın doğumunun hatırasına bu süre içinde üç dinî ayin gerçekleştirmektedir.

Aynı hafta içinde Noel yortusu dolayısı ile çam ağaçları kesilip cadde, balkon ve evler süslendirilip ışıklandırılmaktadır.

İlk defa Almanya’da 1605 yılında ortaya konulmuş, daha sonra da bütün hıristiyan alemine sirayet eden “Noel Baba” efsanesi de yaygın bir biçimde işlenmiştir. Noel Baba aslı ve mesnedi olmayan, ancak sözde iyiliği temsil eden ve bu gecelerde çocuklara oyuncak, şeker vb. hediyeler dağıtan, genellikle karla örtülü, kırmızı başlıklı paltosu ve kocaman beyaz sakalıve külahı ile temsil edilen efsanevî bir kişidir.

Bir yüzyıla yakın bir süreden beri milâdî takvimin benimsendiği ülkemizde, "yılbaşı" tabiriyle milâdî yılın ilk ayının ilk günü olan 1 Ocak kastedilir. Yılbaşı kutlamaları denilince de eski yılın sona erip yeni yıla geçildiği 31 Aralık/l Ocak gecesi yapılan eğlence ve faaliyetler anlaşılır. Ancak yılbaşı eğlenceleri, ilk bakışta yeni yıla girişin kutlamaları gibi gözükmekle birlikte bunun hıristiyan Batı'nın Noel bayramıyla da yakın ilgisi bulunmaktadır.

Yılbaşı kutlamalarının temeli ne dinimizde nede asırlar ötesinden getirdiğimiz kültürümüzde bulunur. Gayr-ı müslimlere benzemek ve onlarca kutsal sayılan gün ve vakitlerde onlar gibi hareket etmek dinimizce bid'at kabul edilir.

Nitekim bazı Müslümanların Hıristiyanların en büyük bayramı olan Paskalya'da ve Noel (yılbaşı)de ateş yakmak, Hindi kesmek kadayıf ve mum gibi şeyler hazırlamak suretiyle Hıristiyanlara katılır, yaptıklarını yapmaya özenirler. Paskalya töreninde yumurta boyamak, çörek yapmak, tütsü satın almak, bebek, kadın ve çocukların kına yakınması, yeni giysiler satın alınması ve buna benzer Hıristiyanların kendilerince kutsal addedilen günlerde yapılan diğer şeyler...

Yılbaşı kutlamaların temeli batı orijinlidir. Asıl olarak bizim yılbaşı tabiriyle eski yılın sona ermesi yeni yılın başlamasını anlamamız gerekir. Ama batı dünyasında durum böyle değildir.

Hıristiyan Batı'da milâdî takvimin başlangıcına esas olarak Hz. îsâ'nın doğum tarihi alınmış ve bu giderek diğer ülkelerde de benimsenmiştir. Bu bakımdan hıristiyanlar aralık ayının son haftasını, doğumun arefesini teşkil etmesi bakımından, en önemli dinî bayramlar olarak kabul etmişlerdir, bu hafta içerisinde hıristiyanlar kiliseye giderler, ayrıca birbirlerini ziyaret edip hediyeleşirler. Dinî bir atmosfer içinde geçen Noel bayramı akabinde be, yeni yıla giriş büyük bir çılgınlıkla, lüks ve israfla kutlanır.

Yılbaşının biz müslümanlar için, milletler arası takvim başlangıcı olmak fonksiyonundan başka hiçbir özelliği yoktur. Dini emirlerimizde ve milli geleneklerimizde hiçbir yeri olmayan Noel'i ve yılbaşını "Müslümanım" diyen bir kimse kesinlikle kutlayamaz...

Noel kutlamasının bir başka unsuru olan çam ağacı ise, Yunan ve Roma pagan kültüründeki Attis tanrısına yönelik ayinden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Bereket tanrısı Attis’in çam ağacında yeniden vücut bulduğuna inanılmakta, buna bağlı olarak çam ağacına bereket sembolü diye tapınılmaktaydı.

Bir başka inanışta ise, çam ağacı ölümsüzlüğü temsil ettiğine, ağaca bağlanan mumların ise kötü ruhları ve cadıları kovmak için yakıldığına inanılır. Ayrıca ağaca asılan küçük ay, güneş ve yıldız süsleri Babil tanrılarının simgeleri olup Hıristiyanlığa ise Yunan ve Roma yoluyla girerek günümüze kadar ulaşmıştır.

Öz değerlerinden ve geleneklerinden koparıp Batı'nın önce hayat tarzına alıştırdığı, sonra değer ve inanç esaslarına sıcak bakmaya ve giderek onlun benimsemeye götürdüğü dikkate alınırsa, yılbaşı kutlaması, Noel ağacı süslemesi, Noel babanın hediye bırakması gibi âdetlerin terk edilerek kendi kültür ve değerlerimizden kaynaklanan alternatif program ve faaliyetlerin yerleşmesine çalışmanın önemi ortaya çıkar.

Günümüzde maksadını aşan uygulamalardan biri de yılbaşı gecelerindeki aşırılıklardır. Fakat aşırılığın da ötesine geçerek, iki yılı birbirine bağlayan bu zaman köprüsünde cinnet geçirmişçesine işlenen yanlışlara, hatalara ve yapılan lüks harcamalara anlam vermek mümkün değildir. Aşırılıklar ve hurafelerle dolu bu tür kutlamalar…Günümüzde yılbaşı kutlamaları alkollü içeceklerin çokça tüketildiği, kumarın çokça oynandığı israfı aşan alışverişlerin yapıldığı bir zaman dilimi olmuştur. Oysaki Yüce Dinimiz Alkolü, kumarı ve israfı yasaklamıştır. 

Elbette bir yıl, insan ve millet hayatında önemli bir zaman dilimidir. Böyle bir mutluluğu yaşamış olmak unutmayalım ki Cenabı Allah’ın bize bir lütfudur. Yeni bir yılı idrak etmenin sevinç ve heyecanı da makul ölçüler içinde kabul edilebilir.

Bu Kutlamalara bakıldığında hep İslamın hoş karşılamadığı hareket tarzları işlenmektedir Bir Müslüman böyle doğmatik, hayali ve ne olduğu belli olmayan bir anlayışın asla oyuncusu olamaz…Geçmişin muhasebesi ve gelecek yılın da planlaması olarak değerlendirilmelidir.