Benim için, yeni yılın en önemli olaylarından birisi Viyana Filarmoni Orkestrası’nın Yeni Yıl Konseri’dir. Sanata, kültüre değer verilen yıllarda, bizde de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Şef Hikmet Şimşek yönetiminde, unutulmaz yeni yıl konseri verirdi. Mülkiyede okuduğum yıllarda, her Cumartesi günleri, Dil-Tarih Fakültesi’nde, Klasik Batı müziği Konseri icra edilir, salonda yer bulunmazdı. Ayrıca, Cuma akşamları İsmet Paşa’nın da, olaylar ne olursa olsun, hazır bulunduğu riyaseti Cumhur Senfoni Orkestrasını izlemek, büyük bir mazhariyetti. Konserde, devlet erkanı da hazır bulunurdu. 

Atatürk’ün, Klasik Batı Müziğine, bale, operaya, tiyatroya ilgisi, verdiği önem bilinir. Şimdilerde ise gene Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası var, ancak Cumhurbaşkanının ilgisinden mahrum... Aslında, Klasik Batı Müziğini sevmek, izlemek, bambaşka bir kültür meselesi, yetişme biçimidir. Yaşamında, bu sanat dallarına ilgi duymamış kişilerden alaka beklemek beyhudedir. Bunlara Klasik Batı Müziği, opera izlemek ağır gelebilir. Ben bu bakımdan şanslıyım. Babam Cevat Ziya Maruflu, Klasik Batı Müziğine düşkündü, evimizde pikapta, plaklar dinlenirdi. Benim bir enstrüman çalmamı çok istemiş, bana bir keman almış, Karşıyaka Lisesi’nin Müzik Öğretmeni Suat Hanım’dan, keman dersi aldırmıştı. Mülkiye yıllarında, kemana devam edemedim, ancak iyi bir klasik müzik dinleyicisi oldum, opera ve baleyi, tiyatroyu zevkle izlerim. Bana göre gerçek sanatçılar, bu dallarda yeteneklerini icra edenlerdir. Bunlar, Büyük Atatürk’ün yolunda giden, Atatürk çocuklarıdır. Ne yazık ki, bu gün İstanbul’da konser salonu yoktur. Süreyya Operası, bir ölçüde ihtiyaca cevap verse de, yetersiz kalıyor. Sanatı, kültürü yaşatmak, bir vizyon, görgü sorunudur. Zorla olmaz... Türkiye’nin, kaç şehrinde, konser salonu, opera, bale, hatta tiyatro mevcut. Bu sanat dallarına gönül verenler, konservatuvarlardan mezun olanlar. Takdir edilmiyor,  desteklenmiyor. 

TBMM’de görev yaparken, Plan-Bütçe Komisyonu’nda, Kültür Bakanlığı bütçesi görüşülürken yaptığım konuşmada, bir gün ülkemizde “Hakkari Senfoni Orkestrası” faaliyete geçerse, işte o zaman, Türkiye gerçekten gelişmiş olur diye bir teşbih yapmıştım. Aslında, son 18 yılda, sanattan uzaklaşan bir toplum olduk. İstanbul Atatürk Kültür Merkezi (AKM), kapatıldı, inşaatı süren yeni AKM’yi biz sanatseverler olarak, özlemle bekliyoruz. Bak, Taksim’de, camiyi acele ile bitirdin. AKM’yi ne zaman bitireceksin. TRT’nin, TRT2 diye yeni bir sanat ekranı açmasını memnuniyetle karşıladım. Carmina Burina, Requiem gibi dev eserleri izledim. Bizim sanatçılarımız, tüm dünyada harikalar yaratıyorlar, ama nedense biz yeterince sahip çıkmıyoruz. 

Klasik konserlerde patrisyon aralarında alkışlamak yanlıştır. Sanatçıların konsantrasyonunu bozar. Konser bitince bol bol alkışlayıp, “Bis” istemek gerekir. Klasik müzik orkestralarındaki sanatçıların, tüm dünyada evrensel olan kıyafetleri vardır. Siyah simokin/giysi şarttır. Tabiatıyla, konsere gelenlerde uygun giyinmelidirler. Jeanla, şortla izlemek doğru olmaz. Milletvekili seçildiğimizde, Özal’ı ziyaret ederken, “Birer Simokin edinin, davetlerde seremonilerde gerecek” demişti. 29 Ekim 2019 Cumhuriyet Bayramında, Başkan İmamoğlu’nun simokinli kıyafetini, eşinin zarif giyinişini beğendim, takdirle karşıladım. Atatürk’ün arkadaşları ile birlikte, eski TBMM binasından çıkarken, o meşhur resmi beni her zaman heyecanlandırır... 

Bu vesile ile eski Kültür Bakanımız, Namık Kemal Zeybek’in, TV’deki kıyafetini, Cumhuriyete verdiği önem olarak niteliyor, tebrik ediyorum. Büyük Atatürk, “Sanata önem vermeyen cemiyetlerin, kan damarları kurumuştur” demişlerdir. Türk Milleti olarak, sanata, kültüre, sanatçıya gereken önemi vermeliyiz. Her yıl olduğu gibi, Viyana Filarmoni Orkestrası’nın Yeni Yıl Konserini huşu içinde, zevkle izledim.