Ünlü balkon konuşmasında 12. Cumhurbaşkanı, seçimin önemine binaen yepyeni bir Türkiye tablosu serdi Ankara semalarına!
Herkese ve neredeyse ülkeler ötesi gezegenlere bile teşekkür ve fatiha okurken, koltuğuna oturacağı Atatürk'ü ağzına almaması hiç yakışık kalmadı. Adeta Cumhuriyet bitti, onun yerine çok değişik bir yönetim şekli gelecekmiş gibi bir hava yarattı kendince. Statikocu vesayet gitti onun yerine sandık vesayeti mi hakim kılınacak? Her şey sandık diyorsan, o zaman yeni arayışlar içerisindesin demektir.
Cumhuriyet kurulurken Ankara hükümeti, İstanbul hükümetini tanıyordu. Zira devlet hayatında hiçbir kesinti söz konusu olamaz. Toplumun hayatında içtimai ve kültürel bakımdan Osmanlı Devleti önemli bir parçayı teşkil eder. Cumhuriyeti ilan edenler, Osmanlıyı görmemezlikten gelmediler. Cumhuriyet'in "biz Osmanlıyı reddederiz" şeklindeki yorumu ise tamamen siyasi ve içtimai bir görüştür. Salt Osmanlılığı belli bir dinle, mezheple, belirli bir etnisite ile aşırı derece aynileştirmeye bir tepkidir.
Türkiye Cumhuriyetini kuran insanlar, bu derece Osmanlı düşmanı değillerdi. Bu insanlar Osmanlı'nın hukuki varlığını Cumhuriyete inkılap ettiren insanlardı. Kendilerinde böyle bir metafizik fikir yoktu. Bir kere şunu iyice belirlememiz lazım: Osmanlı İmparatorluğunun 622 yıl süren hukuki varlığı, 1922 yılında Büyük Millet Meclisi’nin kararı ile kaldırılan saltanatın kendisi başkadır, Osmanlı Devleti başkadır. Bu Türkiye'nin devlet hayatında bayağı uzun ve çok önemli safhadır.
Böylece bizim kesintisiz devam eden devlet hayatımızın ve mevcudiyetimizin bir parçasıdır aynı zamanda. Burada salt devletin şekli değişmiş, Cumhuriyete geçmiştir. Kanun ve kurumlardaki değişiklikler zorunlu olanlarda olmuştur. Bazı hususlarda değişiklik olmamıştır. Zaman içinde devam edegelmiştir. 1923 yılında Osmanlı Devletinin tüm mevzuatı, siyasi, iktisadi müesseseleri toptan kaldırılmış mıdır? Gümrükler, okul ve hastaneler, bizzat ordunun kendisi, bunların hepsi kaldırılmış mıdır? Kesinlikle hayır, bu kurumlar bugün dahi devam etmektedir
Halbuki bugün süreç safsatası adı altında kurumların başlarındaki TC'leri kaldırıyor, erkler ayrılığını görmezden gelip devleti, Hoca'nın garip kuşuna çevirdiniz. Devlet resmen tahrip edilmektedir. Cumhuriyetçiler bunu yapmadı. Evet, saltanat ve hilafetle birlikte devletin iktidar yapısında bir değişiklik oldu. Ancak devlet kurumlarının çoğu varlığını sürdürdü. Hilafet 20. yüzyılla birlikte işlevini yitirmiş bir kurum olduğundan kaldırılması Cumhuriyetin iç ve dış politikasını fazla etkilemedi. Az zamanda Türkiye bir yurttaş toplumu olmayı becerdi. Siyasi partiler, seçimli parlamento gibi siyasi ve idari kurumlar Osmanlıda da vardı. Bugün Türkiye'nin sanayisinde ve idari yapısında sakatlıklar varsa bunun da nedenlerini Osmanlı'da aramak gerekir.
Bugün iktidarın adını anmaktan imtina Atatürk, bir kurmay subaydı. Bir kurmay subay nasıl her konuya hakim olabilir? Banka kuruyor, sanayi kuruyor, devlet kuruyor... Asıl görmedikleri vesayet bu.....