Bugün, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yeminini ederek, Türkiye'de değişen yönetim sistemiyle birlikte oluşan yeni dönemi resmen başlattı.

Artık başka bir kulvardayız.

Bu Türkiye'ye o, Yeni Türkiye diyor.

Ancak bunun, yani Yeni Türkiye'nin çoktan beri hesaplanan, istenen bir dönem olduğunu zaten herkes biliyor.

Sayın Erdoğan "Yeni Türkiye" deyimini yıllardır kullanıyor ve bunun içini dolduracak açıklamaları sık sık yapıyordu. Sonunda arzu edilen "Yeni Türkiye" ye ulaştı. Bundan sonra adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen dönemle karakterize edilen Yeni Türkiye'nin uygulama ve çalışmalarını göreceğiz.

Mehte vuruşları, Yeniçeri yürüyüşleriyle kitleleri vecde getiren bu yeni dönemin aslında yeni olmadığını, Osmanlı Devleti'nin ve siyasal düzeninin devamı olduğunu kimileri söyleyip duruyor.

Eski Türkiye denilen şey, biliniyor:

29 Ekim 1923'te kurulan Türkiye'ydi eski Türkiye (!),

Yeni Türkiye ise, 9 Temmuz 2018 günü itibariyle eylemli olarak başlamış oldu.

Oysa Yeni Türkiye deyimi "Yeni" değil:

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda "Yeni Türkiye" deyimini Avrupa siyaseti ve basını kullanmıştı onun için. Almanlar ona "Neue Turkei" diyorlardı; ya da İngilizler New Turkey... 

O Türkiye "Yeni" Türkiye olunca, onun da eskisi vardı elbette.

O da Osmanlı Türkiyesi'ydi.

Osmanlı Türkiyesi deyimini elbette Osmanlılar kullanmıyordu; bu bugün itibariyle kullanabileceğimiz bir deyim. Ancak batılılar Osmanlı İmparatorluğu için "Turkey" deyimini kullanıyorlardı.

Neyse bu başka bir konu.

Gelelim yeniden konumuza:

Bugünkü söylem üzerinden baktığımızda, eski Türkiye; yani 29 Ekim 1923'te kurulan Türkiye, parlamenter bir sistemi benimsemişti. Bu sistemin elbette kimi eksiklikleri vardı.

Ancak; eski olan O Türkiye, bugünkü Cumhuriyeti kuran; Tam bağımsızlık Savaşı veren; ulus kimliğini kazanmak için kendi döneminin koşulları içinde uğraş veren; Osmanlı geleneksel yapısını kırarak, modern dünyanın gereksinimi olan bireyi yaratmaya çalışan bir Türkiye'ydi.

O Türkiye, elbette geçen süreç içinde yozlaştırıldı.

Özellikle Çok Partili siyasal düzene geçildikten sonra, oy kazanmak uğruna uygulanan popülist politikalarla içten içe kemirildi.

Ya bugünkü yeni Türkiye?

O'nun başarısını istemez miyiz?

Elbette isteriz; Türkiye bizim, başka memleketimiz yok.

Ancak bu yeni Türkiye'nin ilkeleri nelerdir?

Toplumun önüne konulan hedefler ne ölçüde doğrudur ve dile getirilen söylem, ulusun ortak değerleri ve özlemleri açısından ne kadar gerçekçidir?

Örneğin Türkiye daha demokrat, daha insan haklarına saygılı, daha gelişmiş; daha çok bulunduğu bölgede ağırlığı olan bir Türkiye olabilecek mi? 

Zamanla göreceğiz.

Umarız her şeyin en iyisi olur.