Türkiye, yüzyıllardır tekrarlandığı gibi aynen yine ağır sorunlarla cebelleşiyor. Bu sorunlara kalıcı çözümler bulunamamasının ana nedeni; dış güçlerin ve "müesses nizam"ın birlikte üzerinde mutabık kaldıkları; yetersiz, çapsız, gayesiz, menfaatçi ve gayrı milli politikacılara ülkeyi yönettiriyor olmalarıdır.

Onun için yüzyıllardır kaderimiz olan sorunlar, günden güne ağırlaşarak devam etmekte ve bize bir türlü yaşamdan tat aldırmamaktadır. Buna karşılık milli kuvvetlerin çabası yetersiz kalmaktadır.

Aslında bu yazı bir üçlemenin son yazısıdır. Hatırlarsak, birincisinde, bilinenin veya yaratılan algının aksine politikanın siyaset kumaşına sahip ve doğru insanlar tarafından yapılması gerektiğini anlatmıştım. İkinci yazıda da, iç ve dış güçlerin iktidar ve muhalefeti belirlemede ana unsur olduğuna işaret etmiş, iktidar ve muhalefet oyunlarına dikkat çekmiştim. Hatta ana vurgu olarak da, günümüzde Türkiye'deki iktidarın en büyük destekçisinin muhalefet olduğunu yazmıştım.

Eğer politika doğru adamlar tarafından yapılsa ve bu doğru adamlar siyasetin gereği ilkeli ve bilinçli hareket etseler, iktidar yerelde 30 yıla ve genelde 21 yıla doğru evrilmezdi diye hep belirtiyorum.

Bir ara Beşiktaş futbol takımı yapılan şikeler yüzünden ligde ikinci olmuş ve buna "şerefli ikincilik" adı verilmişti. Ancak tarih Beşiktaş'ın şerefli ikinciliğini değil şikeyle şampiyon olan takımın adını yazmaktadır. Onun için kimse bana Beşiktaş'ın "şerefli ikinciliği" gibi iktidar olmayı bir türlü yakalayamayan muhalefetin, başarısını veya başarısızlığının bahanelerini anlatmasın!

Muhalefetin gidişatında kasıtla yaratılan bir durum vardır. Onun adı da, başarısızlıktır. Yani muhalefet başarısızlık üzerine kurgulanmıştır.

Aksi olsaydı, seçim mağlubiyetlerini kabul eden siyasetçiler çekilir, yerlerine gelenler halkın desteğini yeni metot ve çözüm önerileri ile aramaya devam ederlerdi.

Türk halkı, ne yazık ki; görünür veya görünmez güçler tarafından bu iktidar ile muhalefete mecbur edilmiştir.

İşin en kötü tarafı, halkın büyük bir çoğunluğunun artık siyasetten ve daha doğrusu da, muhalefetten ümidini keser bir noktaya gelmiş olmasıdır.

Halk ve halka önderlik eden siyasiler, muhalif hareketler için çeşitli arayışları göstermelikte olsa yapmışlardır. Ancak bunların yanlışları ve hataları halkı daha da karamsarlığa itmiştir.

Şimdi Türkiye'yi ağır sorunlarından kurtarmak ve halkın endişelerini gidermek için bir "YENİ MUHALEFET"e ihtiyaç vardır. Bakın yeni bir partiye ve lidere ihtiyaç vardır demiyorum sadece "Yeni Muhalefet" diyorum.

Bugün "Yeni Muhalefet" anlayışını hayata geçirebilecek tek insan Meral Akşener ve İYİ Parti'dir. Akşener'in halk nezdinde bir karşılığı vardır. İyi Parti'de her türlü engele rağmen %10'luk bir seçmen desteğini sağlamıştır. Henüz iktidar ve onun arkasındaki güçler partiyi tam manası ile ele geçirememiştir. Yani parti ve Meral Akşener; vatandaşlarımız açısından hala bir ümittir.

Şimdi talihin müspet bir cilvesi olarak, 12 Ağustos tarihinde İyi Parti Olağanüstü Kurultayı'nı toplamaktadır. Oy verse de, vermese de Türkiye'nin sıkıntılarını bilen ve çözüm arayan insanların gözü kulağı İyi Parti'nin kurultayındadır.

Bu kurultay öyle sadece bir genel başkanın ve idari kurulların seçiminden ibaret bir kurultay olamaz ve olmamalıdır. Türkiye bir "Yeni Muhalefet" aramaktadır ve halk İyi Parti'nin kurultayında aradığı bu "Yeni Muhalefet"i görmelidir, bulmalıdır.

"Yeni Muhalefet" özgür olmalı ve özgün şeyler ortaya koymalıdır. Kimsenin taklidi ve değişik versiyonu görüntüsü çizmemelidir.

Siyasetçi profilini değiştirmelidir. Kimse vazgeçilmez ve değiştirilmez değildir. Eğer mesele bir memleket meselesi ise herkes koltuğunu işi daha doğru yapacak olanlara terk edebilmelidir.

Her şeyden öte "müesses nizam"ın emrinde değil olsa olsa kendi varlığını ona kabul ettirmiş bir siyasi güç olarak varlığını ortaya koyabilmelidir.

12 Ağustos'ta mesele, daha iyi bir "İYİ Parti" ortaya çıkarmak değil Türk Milletinin güvenini kazanmış ve ümidi haline gelebilecek bir "Yeni Muhalefet"i ortaya koymaktır.

Meral Akşener'in ve İyi Parti kadrolarının bunları yapabilecek bilgisi, tecrübesi ve vizyonu vardır.

İşe başlanacak nokta; doğru adamlarla iktidarın işbirlikçisi bir muhalefet olmadığını göstererek, tek hedefinin bütün zorluklara rağmen %51 ile iktidar olmak olduğunu Türk Milletine ispatlamaktır..

Bu açıdan bakıldığında İyi Parti'nin 12 Ağustos Pazar günü yapılacak olan kurultayı, ümitsizlik katsayısı epeyce yükselmiş olan Türk Milletine ya gelecek için büyük moral olacak ya da her hangi bir partinin kurultayı görüntüsü verilerek insanları yeni arayışlara itecektir.

İyi Parti ve Meral Akşener, bu açıdan bakıldığında Türk Milletine karşı ağır bir tarihi sorumluluk içindedir. Umarım bu sorumluluğun bilinci içinde "YENİ MUHALEFET" beklentisini taçlandırırlar.

Temennim ve duam; aziz ve kutlu bir millet olan Türk Milletinin, bu zaferler ayında demokrasi yürüyüşünü İyi Parti'nin kurultayından çıkacak sonuç ile taçlandırmasıdır.

Öyle olmazsa Türk'ün çaresiz olmadığını bir kez daha ispat etmek için birbirine benzerler yine yola düşer!

Ama inşallah öyle olmaz ve Türk Milleti aradığı "Yeni Muhalefet"i İyi Parti'nin kurultayı sonrasında bulur...

Özcan PEHLİVANOĞLU

[email protected]

https://twitter.com/O_PEHLIVANOGLU