İPEKYOLU NELER GETİRİYOR?

Ucuz işgücü sayesinde yıllarca gelişmiş ülkelere fason üretim yapan Çin, yeterli bilgi, teknoloji ve finansal birikim sağladığında, gelişmiş Batılı ülkelere fason üretim yapmaktan vazgeçerek, kendi adına üretim yapmaya karar verdi. Verien şiparişleri en kısa zamanda ulaştırabilmek için, kıtaları karalardan ve denizlerden birleştirecek ulaşım kuşakları oluşturuyor. Kuşaklar tamamlandığında küresel ekonominin kaptanı Çin olacak. 

Bu nedenle, Yeni İpekyolu ABD’nin korkulu rüyasıdır. ABD yeni İpekyolu’nun önünü kesmeye, Çin’in enerjiye ulaşmasını engellemeye çalışmaktadır. 

Küresel aktörler arasında Yeni İpek Yolu bağlamında yaşanmakta olan mücadelenin küresel bir çatışmaya dönüşüp dönüşmemesi, ABD’nin “küresel lider” sıfatını kaybetmeyi tolare edip etmemesine ya da Çin’in, Yeni İpek Yolu’nda ABD ile işbirliği yapmaya razı olup olmamasına bağlı olacaktır. 

ABD, 70’li yıllardan itibaren, üretimi Uzakdoğu ülkelerine kaydırıp paradan para kazanma politikası izlemeye başladı. Ucuz işgücü sayesinde yıllarca gelişmiş ülkelere fason üretim yapan Çin, yeterli bilgi, teknoloji ve finansal birikim sağladığında, gelişmiş Batılı ülkelere fason üretim yapmaktan vazgeçerek, kendi adına üretim yapmaya karar verdi. 

Ürettiği malları en kısa sürede sipariş sahiplerine ulaştırabilmek için de, dünyamızı kararlardan ve denizlerden kuşatan ulaşım ve iletişim kuşakları oluşturması gerekiyordu. Bu kuşaklar tamamlandığında Çin, dünyanın herhangi bir ülkesinden verilen bir siparişi, en geç 10-15 gün içinde sipariş sahibine ulaştırabilecekti. “Bir Yol Bir Kuşak” (Yeni İpek Yolu) projesi böyle doğdu. 

Yeni İpek Yolu’nun kuşakları dünyamızı sarmaya başladıkça, ABD’nin, daha doğrusu ABD derin devleti Pentagon’un kaygıları artıyordu. Çünkü, bu kuşaklar tamamlandığında ve Yeni İpek Yolu hedefleri doğrultusunda çalışmaya başladığında, ABD ekonomisi büyük bir darbe almış, küresel ticarette başka para birimleri de geçerli olacağından doların saygınlığı azalmış, ABD’nin “Küresel Lider” sıfatı sona ermiş olacaktı. 

ABD’nin böyle bir sonucu kabullenmesi mümkün değildi. İki küresel aktör arasında dünya barışını tehdit eden ve sonu nereye varacağı kestirilemeyen bir mücadele başladı. Bu mücadelenin yansımalarını, çeşitli ülkelerde terör olayları, katliamlar, darbe girişimleri ve çatışmalar şeklinde izlemekteyiz. 

Çin, Pekin’den Londra’ya en geç 10 içinde ulaşacak trenin ilk deneme seferini gerçekleştiriyor. Çarşamba günü Ankara’da törenle karşılaşan tren, küresel ekonomide yeni bir dönemin başladığını haber veriyor. Yeni İpekyolu’nun neler getireceğini zamanla göreceğiz. 

 ABD’NİN KORKULU RÜYASI: YENİ İPEK YOLU

ABD, Obama döneminde, Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP ve GBOP) uygulama konusunda kararsız kalınca, karşılarına önce Astana Süreci ortakları ( Rusya, İran ve Türkiye)  sonra da Çin’in “Bir Yol Bir Kuşak” olarak anılan Yeni İpekyolu projesi dikiliverdi. 

Yeni İpek Yolu, hedeflei ve uygulama alanları dikkate alındığında, gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkeleri yakından ilgilendiren çok önemli bir gelişmedir. 

Yeni İpek Yolu, ABD’nin siyasi ve ekonomik geleceğini doğrudan belirleyecek bir gelişme olduğundan, küresel dengeler altüst edebilecek bir gelişmedir. Altını çizerek söyleyelim; ABD ile Çin arasında Yeni İpek Yolu bağlamında yaşanmakta olan inatlaşma, bugüne kadar terör örgütleri eliyle, vekalet savaşları şeklinde yürütülen ve adını koymakta pek mahcup davrandığımız III. Dünya Savaşı’nın gerçek kimliği ile ve gerçek boyutuyla su yüzüne çıkmasına da neden olabilir.  

Küresel ve bölgesel aktörler arasında Yeni İpek Yolu bağlamında yaşanmakta olan çatışmaların gerçek kimliği ve gerçek boyutuyla su yüzüne çıkması, ABD’nin “küresel lider” sıfatını kaybetmeyi tolare edip etmemesine ya da Çin’in, Yeni İpek Yolu’nda ABD ile işbirliği yapmaya razı olup olmamasına bağlı olacaktır. 

YENİ İPEK YOLU HEPİMİZİN KORKULU RÜYASI

Eskiden, Çin’e verilen siparişler, Avrupa’ya ancak 1-2 ay içinde ulaştırılabilirdi. Yeni İpekyolu’nun hayata geçirilmesiyle bu süre 7-15 güne iniyor. Tüm dünyadaki üreticilerin üretim planlarını ve maliyetlerini, Çin’le rekabet edebilecek şekilde yeniden düzenlemeleri gerekiyor. Hızlı ve ucuz üretim, bütün üreticileri Çin’e yöneltebilir ki, bu gelişme ekonomik ve sosyal dengelerin altüst olmasına neden olabilir. 

Aslında, tehlike çanları bütün ülkeler için çalıyor. Fakat, doların yerine yuan, ruble, euro ya  da Bitcoin’in kullanılacak olmasından dolayı “küresel lider” sıfatını kaybedecek olan ABD, bu gelişmeden en olumsuz etkilenen ülke olacak. O nedenle Yeni İpek Yolu, ABD’nin korkulu rüyası olarak değerlendiriliyor. 

ÇİN “BİR YOL, BİR KUŞAK”TAN VAZGEÇEBİLİR Mİ?

Bunca hazırlık bunca yatırım ve yüklenilen bunca riskten sonra Çin’in “Bir Yol-Bir Kuşak/Yeni İpek Yolu” projesini hayata geçirmekten vazgeçmesi mümkün değildir.

Aynı şekilde, ABD’nin de kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen Yeni İpek Yolu’nun önünü kesmekten ya da Çin’i ortak olmaya razı etmekten başka şansı yoktur. 

İki küresel gücün Yeni İpek Yolu bağlamında yeni bir dünya savaşına neden olabilecek radikal adımlar atmayı göze alamayacakları öngörülüyor ya da öyle olması arzulanıyor. 

Bazı uluslar arası ilişkiler ve ekonomi uzmanlarına bakılacak olursa, Yeni İpek Yolu’nun hayata geçirilmesi konusunda cömertçe sağladığı destek ve yönlendirme ile İngiltere, Çin’i yormayı, onun yerine taze ve yıpranmamış bir güç olarak Hindistan’ı tarih sahnesine sürmeyi hedefliyor. İngiltere’nin, elde bulundurulması gereken bir seçenek olarak Hindistan’ı, İran, Türkiye ve Türk coğrafyası ile birlikte, küresel çapta bir yarışa bilinçli olarak hazırladığı savunuluyor. İpek Yolu’nun Türkiye ve Türk Dünyası’na olası etkileri irdelenirken bu konunun da değerlendirilmesi gerekiyor. 

YENİ İPEK YOLU VE TÜRKİSTAN COĞRAFYASI

Yeni İpek Yolu, “Bir Yol-Bir Kuşak” projesi olarak anılsa da, güzergah olarak tarihi İpek Yolu’ndan ilerlemektedir. Bu nedenle Yeni İpek Yolu, gerek ulaşım, gerekse hammadde ve enerji tedariki açısından, tarihte olduğu gibi, günümüzde de Türkistan coğrafyasını ve Türk Dünyası’nı derinden etkileyecektir. 

Bugün, Yeni İpek Yolu’nun en önemli kolları sayılan Kaşgar- Gvadar, Pekin-Londra karayolu ve demiryolu kuşaklarının büyük bir bölümü Türkistan coğrafyasından geçmektedir. 

İnsanlık tarihi incelendiğinde, Avrupa’da Rönesans ve Reform olarak ortaya çıkan aydınlanmanın temelinde, tarihi İpek Yolu ve Baharat Yolu’ndan Batı’ya akan Doğu’nun kültürel birikiminin rolü açıkça görülmektedir. Doğu ile Batı arasındaki en önemli köprü, dün olduğu gibi bugün de Türkistan coğrafyasıdır. Türkistan coğrafyası, hem jeostratejik konumuyla, hem de sahip olduğu hammadde ve enerji kaynaklarıyla yeni bir küresel yapılanmada tarihi bir rol oynamaktadır. Aynı tarihi ve kültürü paylaşan ülkelerin bu tarihi süreçten kazançlı çıkabilmeleri, izleyecekleri denge politikalarına ve dayanışma becerilerine bağlı olacaktır.  

Çin’in, “Bir Yol-Bir Kuşak” olarak anılan Yeni İpek Yolu’nu hayata geçirebilmesi, işlerlik kazandırabilmesi ve bunu verimli bir şekilde sürdürebilmesi, Çin’in Türkistan coğrafyasındaki ülkelerle kuracağı ilişkilerdeki ve oluşturacağı ortaklıklardaki samimiyetine bağlı olacaktır.

Çin, hayata geçirmeye çalıştığı Yeni İpek Yolu’nun işlerliğini sürdürebilmesi açısından, İran’ın, Körfez ülkelerinin, Afrika’nın ve Güney Amerika’nın petrol ve doğalgazına bağımlı gibi görünmektedir, ama başta Kazakistan ve Türkmenistan’dan ve mevcut nükleer santrallerinden sağlayacağı enerji ile de küresel iddiasını sürdürebilmesi mümkündür. Çin’in enerji kaynaklarını çeşitlendirme çabaları, çeşitli kıtalarda yaptığı yatırımların ve cömertçe açtığı kredilerin amacı çok başka hesaplara dayanmaktadır.  

YENİ İPEK YOLU VE TÜRK DÜNYASI

Haritaya baktığımızda, Yeni İpek Yolu’nun en önemli karayolu ve demiryolu  kuşaklarının Türkistan coğrafyasından geçtiğini görmekteyiz. Hem ulaşım hem de hammadde ve enerji kaynaklarına erişim kolaylığı sağlaması nedeniyle Türkistan coğrafyası, Kazakistan-Türkiye, Pekin-Londra ve Kaşgar-Gvadar kuşakları Yeni İpek Yolu açısından hayati önemdedir. Çin, ulaşım kolaylığı açsından, denizleri, okyanusları aşan kuşaklara da önem vermektedir, ama Türkistan coğrafyasından uzanarak Karadeniz’in kuzeyinden ve Anadolu’dan Batı’ya açılan demiryolu kuşaklarının önemi açıkça görülmektedir. Yeni İpek Yolu tamamlanıp hayata geçirildiğinde, Çin’in en çok önem vereceği coğrafya, kendisini Avrupa’ya bağlayan Türkistan coğrafyası olacaktır. 

Yeni İpek Yolu’nun en önemli kollarından biri sayılan Çin-Pakistan Ekonomik Kuşağı (ÇPEK) olarak anılan 2700 kilometrelik Kaşgar-Gvadar bağlantısı büyük ölçüde tamamlanmıştır. Çin bu amaçla, Pakistan’ın Gvadar Limanında büyük bir üs kurmuştur. Çin malları yakın bir gelecekte bu güzergahla bağlantılı olarak, İran üzerinden Ortadoğu ülkelerine, Kızıldeniz üzerinden de Afrika’ya, Akdeniz’e ve Avrupa ülkelerine “merhaba” diyecektir. 

Çin’i, ABD kontrolündeki Malaka Boğazı’na bağımlı olmaktan kurtaran bu gelişme Pentagon’u son derece rahatsız etmektedir. Trump’ın, “Suriye’den çekiliyoruz” tweetleri bu gelişme ile yakından ilgilidir. Suriye’nin kuzey bölgelerinde bağımsız bir devlet kurma çalışmalarını erteleyen ABD, Afganistan ve Hürmüz Boğazı’na yönelmiştir. 2008 yılında gündeme getirdiği Hürmüz Boğazı kıyısında bir Belucistan kurma hazırlıklarına yeniden hız vermiştir. Bunun için de, bugüne kadar ekonomik yaptırımlarla kontrol altında tutmaya çalıştığı İran ile daha yakından ilgilenmeye, İran’daki Türk nüfusunu kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışmaktadır. 

Çin’in en önemli enerji tedarikçisi olan İran’ın Hürmüz Boğazı kadar, Yeni İpek Yolu’nun Akdeniz’e uzanan kolu olan Kızıldeniz, Süveyş Kanalı ve Doğu Akdeniz coğrafyası da Çin açısından çok önemlidir. Buralar, Yeni İpek Yolu’nun İran’la, Arap coğrafyasıyla, Afrika’yla, Akdeniz’le, Türkiye, İsrail ve Avrupa’yla buluştuğu kavşak noktalarıdır.