SEVGÜL KAYSERİLİOĞLU EROĞLU

Trekin Turkey Doğa Yürüyüş Grubu ile başladığımız Kars gezimizde, çevre güzellikleri de seyir defterime ekliyorum.

Sabahın ilk ışıklarıyla sıcak yatağı terketmek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Odamda soğuğa aldırmadan açık tuttuğum camdan Kars deresinin şırıltısıyla nasıl uyuduğumu bilmeden geçen gecede kar yine bonkördü. 


Ayak değmemiş beyaz formlar tasarım gücümü coştururken, heyecanım liseli bir kızın deli neşesiyle kolkolaydı. Hiç bir detayı kaçırmamak için olağanüstü çabaya hazırdım.

Dışarıya çıktığımda hava deli güzellikte, hafif yel esintisiyle selamladı.

Beyazın insanı dinginleştiren büyülü güzelliklerini özümsemeyi deklanşöre basıp ölümsüzleştirirken, derin nefes alarak yaşamıma şükrettim, katılımcı arkadaşlarımın uyumu, yürüyüş grubumun anlayışı,  beyazın uçsuz bucaksız çarşafında doğanın cömert güzelliğine teşekkür ederek...

Tevellütü eski olanlar bilir. 

Kartpostalın en güzelini arar arkasına sevgi sözcüklerinin en anlamlısı en güzel elyazımızla, bir ferforge masa bir kahve eşliğinde yazar, zarfa bile koymadan bir tarih bir pul yollardık sevdiceğimize.

Bu ritüeller her ne kadar olmasa da dijital gönderimlerle dünyayla da paylaşma fikri de foto çekmelerimin özenini vurguluyor.

Her kış yüzeyi tamamen donan Çıldır Gölü'nün doyumsuz manzarasına 1.5 saat içinde ulaştık. (Yaklaşık 65 km. Mesafede)

Araçtan inince Tuz Gölü’nde ki  360 derecelik yokoluşu anımsadım.

Perspektif kaybolmuş, Yer gök bembeyaz, insanlar ve atlar ölçek olarak minnacık görünmekteydiler. Kalemle klasik bir perspektif çizsem ne kadar zor olacağını düşündüm. Çünkü koca bir espas ve gölgenin olmadığı devasa bir boşluk vardı her tarafta.

Güneş minik bir kedinin pati atışları kadar eğlenceli kısa aralıklarla şakalaşırcasına açıp kapamaktaydı.

DOĞADA YİNE KAYBOLDUM.

AŞIK OLDUM.

VE ÇOK MUTLUYUM!

Semazenler gibi dönerken çok zorlandığımı farkettim.

Bir tipi, bir soğuk, bir dişlere trampet girdi bedenime...

Tam bir salep saati derken, hızlı film şeridi gibi geçen tipiye takılmış karların arasında hayal meyal, dumanı tüten bir kafe gördüm. Ve sıcak salebimi yudumlarken kendimi manzaranın soğuk haline sıcak bir bakış atmanın dayanılmaz cazibesinde yakaladım.

Çıldır Gölü; 

Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde123 km² alanda deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikte ve en derin noktası 42 metre olan Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük tatlı su gölü. Yüzey rakımı, 1.900 m

Atlı kızaklar ve yaya gezinti yapmak için tabii ki gölün donması gerekiyor. Donunca da yürümek ve kızak eşsiz anılarınıza yenisini ekler.

Buraya gelip sazan yenmezse olmaz.

Biz de öyle yapıp mütevazı bir restoranda yedik balıklarımızı.

Tabii ben yine arta kalanları karda bekleşen Çıldır kedi köpeklerine taşıdım. Zevkle ve keyifle. Bir canlıyı doyurmak en büyük hazlarımdandır. Tek tek elimle beslerim. 

Her güzelin bir ayrılığı var maalesef.

           

Çıldır’dan ayrılırken o efsunlu güzellikle vedalaşmak hepimiz için kolay olmadı. 

Tek avuntumuz ertesi günü Ani Harabeleri’nin gizemli tarihsel yolculuğuna tanık olmak, mekanla zaman dalaşına hakemlik etmekti.

Güzel yürekli rehberimiz sevgili Argun Baydan’a tekrar teşekkürlerimle...

Gelecek yazımda Ani’yi anlatacağım. Bizden ayrılmayın. 

Çıldır Gölü Efsanesi

Eskiden Çıldır Gölü’nün dibinde bir şehir varmış. Buranın beyi Akçakala’da otururmuş. Çukurda kurulmuş olan bu şehrin, dokuz burma musluklu çeşmesi varmış. Bey “Gece gündüz çeşmeden su alanlar sakın çeşmeyi kapatmayı unutmasınlar yoksa şehri su basar” demiş.

Şehirde kadın erkek bu buyruğa uyarmış. Bir gün akşamın karanlığı basmışken çeşmeden su doldurmakta olan bir kıza yedi yıldır gurbette olan ağabeyin geldiğini müjdelemişler. Dokuz burma musluklu çeşmenin bir musluğundan su dolduran kız, sevindiğinden evine koşup giderken burmayı kapatmayı unutmuş. O gece karanlığında çukur yerlerdeki evleri su basarken artık dokuz burmalı çeşmenin yeri de belli olmaz hale gelmiş. Evi biraz yüksekte olanlar işin farkına varınca çoluk çocuğun elinden tutarak hiçbir eşya almadan yokuş yukarı kaçmışlar. Ertesi gün şehirden ancak kilisenin kümbeti görülürken akşama kadar onlarda sular altında kalmış. Şehirden sağ kurtulup kaçanlar Akçakala adasına gelmişler. Çıldır Gölü işte dibindeki o dokuz burmalı çeşmenin suyundan ortaya çıkmıştır. Eğer (güneydeki) Taşbaşından bu gölün ayağı Zarşat’a doğru akmasaydı Akçakala adası ile öteki köyleri su basardı.

Kaynak; T.C. Ardahan Valiliği