Bu sözü görevli olarak Azerbaycan’a ilk gittiğimde duymuş ve çok etkilenmiştim.Biz yıllarca NATO , Avrupa Birliği ve benzer oluşumlarda yer alır veya yer bulmaya çalışırken hemen yanıbaşımızdaki kardeşlerimizi unutmuş , çevremize gözlerimizi kapatmıştık. Bizim için hal böyleyken onlar için de durum farklı değildi.Rusya’nın geçen yüzyıldan beri süren bölge hakimiyeti ve akabinde 1917 Bolşevik ihtilali sonrasında yaşanan komünizmin ağır şartları , baskıya dayalı ve dışa kapalı yapısı nedeniyle onlar hem kendilerine hem de bize yabancılaştırılmışlardı. Kimlikleri “Sovyet Vatandaşı”na çevrilerek özleri unutturulmaya çalışılmıştı.Birlikte çalıştığımız bazı Azeri zabitlerden (Subay) “Ermenilerin içlerinde bitmek bilmiyen Türk düşmanlığı“ sayesinde milli kimliklerini muhafaza ettiklerini çok duymuşumdur. Onlar kendilerini “Sovyet Vatandaşı” zannederken karşılaştıkları her Ermeni “Türkmüsün , Ermenimisin” diye sorarlarmış. Ermeni olmadığımıza göre demekki Türküz diyerek kendimize geldik derlerdi. İki kardeşin çok uzun aradan sonra bir araya tekrar gelmesi bildiğiniz gibi Komünizmin çökmesi ve Sovyet Rejimin yıkılması sonucu oldu.Sistemi oluşturan devletler bağımsızlıklarını ilan ederek yeniden dünya ile bütünleştiler ve kardeş halklar birbirine kavuştular ama soğuk savaş döneminin araya ektiği kuşku bulutlarının tamamen kaldırılması için biraz daha zaman gerekiyor. En ufak bir şüphe her şeyi alt üst etmeye yetiyor.Kendilerini de yakınen tanıdığım için biliyorum ki onlar bizim biraz alıngan kardeşlerimiz.İkili ilişkilerde dikkatli olmak lazım.Bizler için hiç önemi olmıyan konular umulmadık tepkilere yol açabilir.Bildiğiniz gibi hemen cami kapatırlar , doğalgaza zam yaparlar, Ruslara yanaşırlar. Buradan bakınca çok saçma görünse de kendilerine göre bir düşünceleri olduğunu bilmek gerekir. Bizim taraftan bakınca da gerçeklerin kamuoyuna yeterince açıklanmaması çok etkileyici olmaz. Dış politikada kesin sonuçlara varmadan her görüşmenin içeriğini açıklamak doğru değildir.Süreç devam ederken yapılacak yanlış yorumlar her şeyi ters yüz edebilir.Biraz sabırlı olmak gerekir. Kardeş Azerbaycan’ın zannedersem Rus’ların maksatlı yanlış bilgilendirmesinden kaynaklanan ve özellikle kendi basınlarının reyting yapma adına (Belki de devlet yönlendirmesiyle) konuyu abartarak neredeyse Türkiye aleyhtarlığına dönüştürmesi ipleri kopma noktasına getirmişti. Başbakan Erdoğan’ın yanında beş bakanla yaptığı Bakü ziyareti ve Azerbaycan Milli Meclisindeki konuşmasında verdiği sıcak mesajlar ve güvenceler nihayet şüphe bulutlarını dağıttı.Sayın Erdoğan “fitne ve fesat odaklarına fırsat vermemeliyiz” , “ Türkiye’nin Karabağ şartından vazgeçtiğinin telaffuz edilmesi bile büyük bir iftiradır , Azerbaycan’ın Yukarı karabağ konusundaki hassasiyeti , bizim aynen hassasiyetimizir.Orası işgal edildiği için Türkiye kapılarını kapatmıştır.İşgal kalkmadıkça kapıların açılması mümkün değildir.” Diyerek açık güvence vermiştir. Bunlar bizlerin dışında herkes için önemli.Yılda milyonlarca metreküp doğalgaz kullanan AB’nin gözü Hazr’da ve Nabucco projesi can kurtaran simidi gibi. Rusların ne yapacağı belli olmuyor. Kış ortasında enerjiden yoksun kalma sanayinin durması hayatın buz kesmesi ihtimali herkesi korkutuyor. Batı dünyasında bir çok stratejist ve yazr Türkiye’nin rolünün öneminden bu kadar çok bahsetmesi boşuna değil.ABD başkanının ayağının tozuyla Türkiye’ye gelmesini de sadece Afganistan’a asker talebine endeksleyemezsiniz. Dünyada çok şey hızla değişir ve gelişirken “komşularımızla sıfır sorun” politikasına evet ama sorunları çözeceğiz diye “yavuz hırsızlara” göz yummak zorunda değiliz.