SEVGÜL KAYSERİLİOĞLU EROĞLU

Mersin’in uçsuz bucaksız turkuaz denizi, heybetli Toros’ların eteklerindeki canım yerleşim yerleri, anamın babamın köyü, hayatta kalan akrabalarım…

Yemyeşil narenciye bahçelerinin egzotik  kokusu, peynirli soğanlı özel sıkmasının iştah açan lezzeti, tantuninin lavaştaki eşşiz arkadaşlığı ne biliimmm o kadar çok güzel anılarla dönüyordum ki… 

Beni yıllardır adını bildiğim ama bir türlü gitmeye nasip olamayan, yaylalara, yıllarca suyunu esirgemeyen Sunturas’a götürdüler.

İyi ki de götürmüşler.

Bir şelalenin altına yüzmeden girdiğim ve debisinin gücünden havalanan saçlarımla bu yıl gördüğüm şelaleleri arasında beni en etkileyen bir yer oldu...

Sunturas Şelalesi, çağlar boyunca köy içinden kaynaklanıp, saniyede 400 metreküp debiye sahip kaynak suyu 40 metrelik bir uçurumdan düşerek Arslanköy’den gelen Efrenk deresi ile buluşmakta. 

Mersin’in sıcak ve dayanılmaz neminden sonra buz gibi şelale suyunun karşısında yaşadığım keyif şokunu unutmam mümkün değil. Sanki bir kaç ay önce bulunduğum Artvin’in sert iklim yapısında ve  sularında sanki Akdeniz değil de Karadeniz’deyim.

Şelalenin,dağların arasından kendini hızla yer çekimine bırakışını ve çıkardığı devasa sesle, muhteşem görüntünün ahengi görülesi görsel bir şölen. Öyle ki size içine çekiyor ve oradan ayrılmak istemiyorsunuz . 

Tabiri caiz ise; Size için çeken sinsi bir fettanlıkta.

Sivri dağların çevrelediği yeşilliklerle size yakınlığı kivi ağaçlarının- Kivi yetiştiriciliğinde Mersin öncüdür. Mersin ikliminde kivi yetişmez diyenlere inat enfes tatta- sepetvari sunumuna eşlik eden çınar ağacı, kiraz ağacı, elma ağacı ve kızılcık ağaçlarının bulunduğu enfes bir yer Sunturas. Ayrıca Sunturas’a (Santa Iras) gelip alabalık yemeden gitmeyin.

Bu  muhteşem doğa köşesi,  Mersin’e yaklaşık 35 kilometre kadar uzaklıkta. Mersin merkezden Gözne yolu istikametinden, Aslanköy yol ayrımına döndükten 15-20 dakikalık bol çakıllı, dönemeçli, taşlı ve zorlu yolculuktan sonra muhteşem yere ulaşabilirsiniz.

Sunturas diğer adıyla Santa Iras, Hz. İsa havarilerinden olan Tarsuslu Saint Paul tarafından yetiştirilen St. Tarasis’ten bu adı almış. Şimdilerde de Çağlarca deniyor. Bu doğa harikası serin yer, eskiden beri yazlık olarak değerlendirilmiş. İnsanoğlu işini biliyor işte. 

Bu arada yazmadan geçemeyeceğim. Şelalenin çevresini bir işletme almış ve özel mülktür yazmışlar. Ve de göçmenmiş işletenler. 

Kimi kimden alıp özel yapıyorsunuz siz yaaaa !!!!!

Alla Allaaahhh iyice zıvanadan çıkardılar işi…

Doğaseverler de Karadeniz'i aratmayan bu bölgede doğal güzelliklerin tadını çıkarmaya çoktan başlamış. Efrenk Deresi boyunca Roma döneminden kalan Kızılasma Köprüsü'ne kadar 12 kilometre yürüyüp, kamp alanında dinlenmenin tadını çıkarıyorlar.

ŞİMDİ; DOĞAYA ÇIKMANIN TAM ZAMANI