Şafakçığım, nasılsın? Sen bizim canımızsın, her zaman bizimlesin

İyiyim, teşekkür ederim...

Hem sanatçı kişiliğinle örnek bir insansın hem de karakterinle, Adana’nın çocuğusun, Anadolu’nun çocuğusun gerçekten, harbi bir insansın, seni çok seviyoruz. Nasıl gidiyor müzik çalışmaların? En son kaset çalışmaların vardı. Bütün şarkılarını zaten çok seviyoruz. 

Kaset çalışmaları bitti, aslında uzun zamandır böyle bir sonuna gelmiştik çalışmalarda ama albümü çıkarmak için birazcık ortam, koşul kovalıyoruz aslında çünkü maalesef ki böyle müziğe karşı bence halkta da bir duyarsızlık tespit ettik. Sebebini anlatacağım. Hatta Seda Sayan’ın programına dayandıracağım işi. Seda’nın bu sezonun başında biliyorsun müzik programıyla başladı. Sanatçılar, her şey hatta ilk tweeti ben attım, ilk çok memnun oldum, çok sevindim, işte özüne döndünüz, ne kadar güzel diye. Ancak şimdi tekrardan vay kim kimi öldürmüş, filanın evinde kim olmuş, adam kadını terk etmiş… Öyle bir programa döndük. 

İlgi çekici diyorlar ama öyle mi sence?

Bunu sordum, dediler ki maalesef müzik bu kadar reyting almadı. Halk, reyting yaptırmadığı zaman da maalesef o programlar devam edemiyor. Bu sefer yapımcılar başka bir şeye yöneliyor. Onlar da para kazanmak zorundalar. Demek ki halkta bir müzik üzerinde bir sıkıntı var. Bunun da sebebini birçok şeye bağlayabiliriz aslında, birçok sebebi var bana göre. Birincisi artık herkes müzisyen, ikincisi herkes artık sanatçı çünkü sosyal medya maalesef evinde oturup adam şarkı söyleyebiliyor, sosyal medyada paylaşıyor. Bir anda şöhret olabiliyor. Dolayısıyla artık müziğe inanç sanki biraz azaldı gibi ve şunu da acıyla söyleyebilirim ki maalesef artık çok iyi sesler değil sesinin çok normal olduğu hatta bana göre sanatçı bile olamayacak seslerin gündem yarattığını görüyoruz. Çok örnek var, yani isim de sayabilirim ama gerek yok. Halkımız onları biliyor zaten. 

Tamamen popülarite ile ilgili bu bence. Kaç kişi takip ediyor? Hayat ona döndü sanki. Bunları doğru buluyor musun?

Doğru bulmuyorum aslında. Toplumun gittikçe yozlaştığını, herkesin bir şöhret olma çabası içinde olduğunu görüyorum. Bu doğru bir şey değil, kadın süsleniyor püsleniyor, pazara çıkıyor, çoluk çocuklu. Ama öyle bir güzel süslenmiş ki pazardaki halini, o alışverişini sosyal medyada paylaşmış. Canlı yayınlar yapılıyor. Sanki yılların duayen televizyoncusuymuş gibi. Gerçekten aslında ağlanacak halimize gülüyoruz. Dolayısıyla nereye gidecek, bunun sonu nereye varacak, bilmiyorum işin açıkçası

Albüm çalışman hazır, bütün şarkılar söylendi, seslendirildi, stüdyoda hazırladın. Seçimden sonra mı çıkacak kaset?

Seçim de var. Yaz geldi. Dolayısıyla daha kışa yönelik bir albüm bu çünkü.

Neler var içinde?

Slow şarkılar var.

Senin eski şarkılarıının tadı yine var mı? Olmazsa olmaz zaten.

Tabi tabi, çok hazin şarkılar da var. 

Unutulmaz şarkılar yine geliyor yani?

Aynen öyle...

Dört gözle bekliyoruz o zaman. Bunun haricinde neler yapıyorsun, başka ne projelerin var?

Bunun dışında benim yıllarca vazgeçemediğim bar konserlerim var. Bu konserlere devam ediyorum.

Gönlü güzel dostum Şafakçığım anneler günümüzde çocuklarımızı da anneleri de çok mutlu etti, sağ olsun

Senin sahnen çok güzel, dolu dolu gerçekten.

Teşekkür ederim. Yıllarca hiç bırakmadım bar konserlerini çünkü o beni tazeleyen bir şey. Ben yeni gündem şarkılarını yorumlamayı hatta hiç kimsenin söylememiş olduğu şarkıları sahnede söylemeyi seven biriyim, repertuarım da çok geniş. Hiç bırakmadım bunu. Tabi alan konserleri de devam ediyor, çok şükür hiç eksilmedi. 15.000 - 20.000 kişilere hâlâ konser verebiliyorum. Bu da benim için gurur verici bir durum. Gırla gidiyor, benim bir magazin yönüm eksik, ondan magazinciler de şikâyetçi.

Sen zevkli bir tercih olarak magazinsel anlamda gündeme gelmek istemedin.

Ama artık onlarla da barışacağım gibi düşünüyorum. Magazincilerle de barışmam lazım. Onlara da ayıp oluyor çünkü. Bundan sonra inşallah onlarla da beraber sanatımıza devam edeceğiz.

Babalar Günü yaklaşıyor bununla ilgili düşüncelerini alabilir miyim? 

Benim albümde baba için söylediğim bir şarkı var. Tam tersi mesela baba şarkıları hüzünlü şarkılardır ama bizimki hareketli bir baba şarkısı oldu. Önceki albümden bahsediyorum. “Özledim seni, çok özledim özlemeyi sevmek gibi ben babamdan öğrendim” diye... Çok da hoş sözleri var, çok da güzel. Babama ithaf etmiştim o şarkıyı, babam da rahmetli oldu. Bütün babaların Babalar Günü kutlu olsun inşallah. 

Babalık sana ne anlatıyor, ne çağrıştırıyor?

Bence çok yüce bir duygu. Tabi Türkiye’mizde maalesef baba olduğunu bilmeyen insanlar var. Duyuyoruz çevremizde, ben onları Allah ıslah etsin, diyorum. Baba olduğunuz zaman ailenize sahip çıkmak zorundasınız ne olursa olsun. Hatta ben şunu söylüyorum; bazı çapkın babalar vardır, ikinci eş yapmak isteyen, böyle bir hataya günaha girseniz bile lütfen ailelerinizi ihmal etmeyin, yani öyle bir günahınız varsa da en azından çoluk çocuğunuzu ihmal etmeden, onlara hissettirmeden ya da hiç yapmayın böyle bir şeyi. 

Türk aile yapısı biraz değişti mi sence?

Çok değişti. Gerçi geçmişten gelen yapılarda da varmış böyle şeyler. 

Bu kadar su yüzüne çıkmıyordu belki. 

Belki duyulmuyordu, şimdi medyayla sosyal medyayla beraber daha çok insanlar gençler artık babası hakkında tweet atabiliyor, içindeki nefreti kusabiliyor, eskiden çevresine kusuyordu...

Biraz daha çekiniyordu belki. Şimdi tabular biraz kalktı belki.

Belki de. Zaten dünya değişiyor maalesef. 

Sosyal medyanın hayatımızda bu kadar çok olmasıyla ilgili ne düşünüyorsun?

Sosyal medya artık vazgeçilmez, bir kere onu vurgulayalım ama şunu tavsiye edelim; çevremizde eşe dosta, arkadaşa kim varsa sosyal medya seni yutmasın, yani gerçek dünyada kal ama tabi ki sosyal medyadan vazgeçme ama gerçek dünyada kal, sosyal medya içinde de gez ancak sosyal medya seni yutarsa gerçekle sanal arasında gerçekten kayboluyorsun, kişiliğin kayboluyor, insanlığın kayboluyor, çevrende yanında biri ölse sen farkında değilsin, o hale geliyorsun ki bu hiç hoş değil. 

İnsanlığımızı kaybediyoruz. Değil mi sence de?

Tabii, insanlık kaybolduğu zaman bu dünyayı zaten bilinmeze doğru sürüklüyoruz hep beraber. 

Ülkemizde hareketli günler yaşıyoruz. Sen ne düşünüyorsun?

Çok hareketli bir siyasi çalkantı var. Ben, biliyorsunuz siyasete bugüne kadar bulaşmadım, konuşmalarım hep doğru, net. Ne o’cu ne bu’cuyum diye bakmadım olaya çünkü ben sanatçı olarak gerçekten şunu açık söylemek istiyorum; bir Ak Parti konserinde de söylemek isterim, bir Chp konserinde de söylemek isterim, ne bileyim Mhp konserinde de söylemek isterim, bu benim hoşuma gider. Şimdi ben karşımda insanlar olduğunda hatta gönlümden öyle geçer ki Amerikalısına, İngilizine, Almanına şarkı söylemek isterim.

Müzik evrensel zaten...

Benim hoşuma gider ancak siyasi bir kimliğe büründüğü zaman sanatçılar maalesef sıkıntılar oluşuyor, hoş olmuyor. Birisi çıkıp “sen onun yalakası oldun” diyebiliyor, öteki de “sen sanatçıya laf söyledin” diyebiliyor. Böyle şeyleri sevmiyorum çünkü şunu çok iyi biliyorum ki her siyasi partinin içinde Türkiye’m için çok değerli insanlar var. Ama bir tarafı tutup bir tarafı attığınız zaman oradaki değerleri de yok ediyorsunuz. Dolayısıyla siyasetsiz de yaşanmaz maalesef, ne yapacağımızı bilmiyoruz ama ülkem için dileyeceğim, inşallah hayırlısı neyse o olsun, yani sonuçta söylenecek tek söz, tek kelime bu. 

Tabii, hepimiz ülkemizi çok seviyoruz ve onun için en iyisi ne olacaksa o olsun. Cennet vatanımızda yaşamak istiyoruz, huzurlu, sağlıklı, güven içerisinde. 

Tabi ki yani, ben yıllarca şunu söyledim, bunu hiç söylemekten çekinmiyorum, Türkiye’deki en büyük sorunlardan bir tanesi ben vazgeçtim hepsinden, binlerce sorun var, hepsini attım çöpe. Şu anda benim gördüğüm en büyük sorun, hukuk sorunu biliyor musunuz, hukuk. Yani maalesef binlerce hakim var ama hakim yok, binlerce savcı var ama savcı yok, binlerce avukat var ama avukat yok. Bakıyorsunuz aynı olay. Mesela biri birini vurmuş diyelim, bir yerde biri birini vurmuş serbest, bir yerde biri birini vurmuş beş yıl yemiş. Ben bunu anlayamıyorum. Bu çok saçma. Artık netleşmesi lazım. Ben bu hukuksuzluğu istemiyorum. Kimler toplanacaksa toplansınlar ama artık net, doğru ve bütün Türkiye’de her yerde aynı kararları verecek bir hukuksal kanunlar silsilesi yapmamız lazım.

Adalete olan güvenimizin sarsılmaması lazım. Çok temel bir şey, çok doğru söylüyorsun.

Gerçekten ben kendimi ülkemde emanette hissetmiyorum. 

İnsanlar kendi adaletini yaratmaya çalışacak, bunun sonu hiç gelmez.

Zaten öyle, bana göre öyle. Kendi adaletini yaratmış insanlar var, şu anda da var. 

Gençlerimize ne önerirsin hem müziğe atılmak isteyenler için hem genel olarak?

Gençlere eskiden bir şeyler söylüyordum ama şimdi baktım ki gençler çok böyle akılcı yollardan gidiyorlar. Sosyal medya da onlara hizmet ediyor, dolayısıyla gençlere söyleyebileceğim bir şey yok. Eğer beste yapabiliyorlarsa o bestelerini sosyal medya üzerinden insanlara duyurmaya çalışmaları. Zaten net söylüyorum, bu sözümden alınacak büyük medyalar olabilir, alınsınlar, problem değil. Bugün milyarlarca para harcayıp televizyonlarda yayınladığınız klibinizi bin kişi izlemezken sosyal medyada paylaşan bir klip milyonlarca kişi tarafından izleniyor. Dolayısıyla televizyonlarda artık “bu milyonlarca izlenmiş sosyal medyada” deyip kendilerine alıp onlar da yayınlıyor.

Doğrular değişti sanki biraz

Evet, doğrular değişti. Eskiden şunu diyebilirdim; “kardeşim var mı cebinde bir yüz bin liran? Gel, klibini yaparsın, şöhret olursun.” Şimdi diyemiyorum çünkü artık platform o değil, değişti. En mantıklısı hiç para harcama, vur sosyal medyada, binler seni tıkladığı zaman, dinlediği zaman meşhursun zaten. 

Meşhur olmak çok kolay. Önemli olan zirvede kalmak tabi ki. Sen yıllardır çizgini hiç bozmadın, çok seviliyorsun gerçekten, yüreğin çok güzel, şarkıların, çizgin, her şey çok güzel. Konserlerin var mı yaz boyunca? Onlardan bahsedelim biraz.

Şimdi ben her sene zaten belirli bölgelerde mutlaka konser verdim. Çok sevdim oraları da. Mesela bir Akdeniz Bölgesi, çok seviyordum, İç Anadolu, Trakya, bir dönem Doğu’ya çok gittim. Sonra Doğu biraz karıştığı için geri adım attık ama genelde Akdeniz Bölgesi, Trakya bölgesi, işte bu sene inşallah belki bir Karadeniz yapar mıyız üç beş tane, o da var. Yine bir konserler serimiz olacak yaz boyunca.

Dört gözle bekliyoruz.

O konserlere gidip gelişlerimden sonra barlardan da vazgeçmedim devam edeceğim.

Yazın da devam ediyor musun?

Ama konser olduğu zamanlar barda olmayacağım, barda olduğum zaman da konser yoksa devam. 

Meslek birliklerinizde ne oluyor? 

Şimdi bu meslek birliklerimiz çok karışık aslında şöyle, bir MÜYAP var, MÜYAP, müzik yapımcıları gibi. Bunlar, ayrı bir payda içerisinde yüksek meblağda paralar kazanıyorlar yapımcı oldukları için. Bir de müzik eserleri sahipleri, MESAM ve MSG diye iki ayrı dernek şeklinde. Kimimiz MSG’ye üyeyiz, kimimiz MESAM’a üyeyiz. 

Ondan mı sıkıntı oluyor?

Şimdi orada da bir sıkıntı var iki ayrı birlik oluşundan dolayı. Bazen aynı fikri benimseyemeyebiliyor. Bir de MÜYORBİR var. MÜYORBİR de müzik yorumcuları birliği. Yani sanatçıların, şarkıcıların biz de kardeşim sesimizi veriyoruz bu bestelere, niye bizim birliğimiz yok? diye kurmuş olduğu bir birlik. Şimdi bütün bunların içinde bu bir payda altında buralardan hepsi para topluyor. Sonra o paralar tabanda bölüşülüyor, işte MÜYAP, MSG, MESAM ve MÜYORBİR arasında paylaşılıyor. Devlet de işin içinden çıkamıyor aslında çünkü orada öyle bir büyük paralar toplanıyor, bu paraları dağıtmakta sıkıntılar çekiliyor ancak dünya üzerinde baktığımızda şunu görebiliyoruz; mesela adam bir şarkı patlattığında bir villada oturabiliyor, sahip olabiliyor villaya, villayı satın alıp orada oturuyor.

O kadar kazanç sağlıyor.

Evet, o kadar kazanç ancak bizde 700 tane bestesi belki de 50-60 sanatçı tarafından seslendirilmiş bestekârlarımız var, hâlâ kirada oturuyorlar ve mesela meslek birliğinde olmasına rağmen işi müzik, işi sanatı müzik olmasına rağmen müzik adamı olarak, müzik insanı olarak emekli olamıyor. Mesela böyle bir kanunumuz bile yok. 

Sanatçılarımız çok değerli. Yaşlandıklarında da devlet onları korumalı, sahip çıkmalı.

Şimdi biz öyle fikirler sunduk ki mesela biz MSG olarak bir seçime gittik. Candan Erçetin başkanımız oldu. Ben de o grubun içindeyim, onlarla beraberim. Bir şey sunduk, dedik ki ya emekli olmak isteyenleri, ben MSG’den emekli olmak istiyorum, diyenleri emekli edebilmeliyiz, haklarını koruyabilmeliyiz çünkü gerçekten çok perişan sanat insanımız var, bu bize yakışmıyor. 

Son günlerini rahat geçirmeleri lazım

Tabii, bu gerçekten toplumun bildiği, tanıdığı bir sanat insanı bir şarkısını milyonlarca kişi söylemiş, sevmiş ama adam kimsesiz ölüp gidiyor.

Çok acı

Beş kuruşsuz, ailesine faydası olmuyor. Dolayısıyla bunu çözebilmek adına çalışmalar başlattık. İnanıyoruz ki iyi şeyler yapacağız ama ben buradan hakikaten devletime sesleniyorum: Kim başa gelirse gelsin, lütfen bu işe can-ı gönülden el atsın, can-ı gönülden çözüm istesin, bizlerden heyetler çağırsın, bilim insanlarından bakın bilim insanı diyorum, bu işi bilen ekonomist insanlardan bile bence destek alınmalı ve dünya üzerinde bu işi en iyi çözmüş Amerika mı, Almanya mı, örnek alınsın bu nasıl olmuş diye, örnekler alınıp bu işin çözülmesi lazım çünkü çok fazla kavga var. Ne bileyim, adam cafe açmış, gece gündüz müzik dinletiyor ama para ödemiyor mesela, para ödemesi lazım çünkü orada müzik dinletiyor. Kanunu yok, ödemiyorum, dese, evet, ödemiyorum, dese hiçbir şey yapamıyorsunuz. O yüzden bunların netleşmesi lazım, netleştiği zaman payda çok artacak ve müzik insanları da bu işe gönül vermekten bence mutluluk duyacaktır. 

Sanatçıların hakları korunursa geri çekilmezler, küsmezler, en azından kendilerini güvende hissederler. Buna ihtiyaç var her anlamda, sanatçı olarak da insan olarak da.

Çok küsen var, bir dönem ben bile küstüm, inanın, beş yıl küstüm. Sadece barda, sazda konserler yaptım. Bıraktım, elimi ayağımı çektim, albüm, kaset hiçbir şey yapmayacağım.

Sanatçısız toplum, çökmeye mahkûmdur. O yüzden sizler bizim için çok kıymetlisiniz. Devlet de, halk da hep beraber sahip çıkmak gerek. Çok teşekkür ederim.

Aynen öyle. Atatürk düşünceleri bizim için önemli. 

Atatürk en iyi örnek. Ve düşünceleri bizim için çok önemli. Onun izinden devam edeceğiz