İbrahim Güray AYTEKİN – Özel Haber- Araştırma

  

93 Harbi ( 1877-1878 ) büyük bir yenilginin çok ötesinde doğurduğu  sonuçlarıyla diğer Osmanlı-Rus savaşlarından ayrılır. Hicri takvimle 1293 yılına denk geldiği için “93 Harbi” olarak adlandırılmış ve tarihte bu adla yerini almıştır. Bu savaşın feci sonuçları yalınızca Kafkas ve Tuna cephelerindeki yenilgilerle bitmez. Kafkas cephesi çökünce Erzurum düşer. Tuna cephesi çökünce Edirne düşer ve Rus Ordusu vakit geçirmeden İstanbul kapılarına dayanıp, Yeşilköy’de (Ayastefanos ) Ordugahını ve  karargahını kurarlar.

   

Hilafet ve saltanat merkezi İstanbul, kendini savunacak durumda değildir. Balkan ve Kafkas bozgunlarının yarattığı şaşkınlık ve yenilgi psikolojisi halka da yansımıştır. Kısacası Rus Ordusu’nun İstanbul’a girip, Sultan II. Abdülhamid’i tahttan indirmesinin önünde hiçbir engel kalmamıştır!

Ayastefanos barış antlaşması. Sultan İkinci Abdülhamid Hanın karşı olmasına rağmen Mithat Paşa, Damat Mahmut Paşa ve Redif Paşa gibi devlet adamlarının sebep olduğu Osmanlı-Rus Harbi, Türklerin umumi olarak yenilmesi ile sonuçlanmıştır.

Büyük devletlerden umduğu desteği bulamayan II. Abdülhamit, Rus Genaral Grandük Nikola ile görüşmek mecburiyetinde  kalacaktır. Ocak 1878’de imzalanan Edirne Mütarekesinin ardından gelen 3 Mart 1878 Ayastefanos (Yeşilköy ) ön barışı ile Karadağ, Sırbistan, Romanya bağımsızlığını kazanmakta, Osmanlı Rumeli’sini ikiye bölen Özerk Bulgar Prensliği kurulmakta, Bosna-Hersek Avusturya’ya, Beserabya, Kars, Ardahan, Batum, Doğu Beyazıt Rusya’ya, Dobruca Romanya’ya bırakılmakta, Osmanlı devleti, Rusya’ya verilecek 400 milyon Ruble savaş tazminatıyla birlikte, Girit, Teselya, Arnavutluk, Doğu Anadolu’da ıslahat yapmayı taahhüt etmektedir.

Avrupa devletleri, Kuvvetler dengesini Rusya lehine değiştiren Ayastefanos Antlaşmasına şiddetle karşı çıkacak, İngiltere, donanmasını Marmara’ya sokacaktır 1878 Berlin Kongresi, Hasta Adam ilan edilen Osmanlı’nın Rusya tarafından yutulmasını çıkarlarına aykırı gören Avrupa devletlerinin baskılarının sonucudur. İngiltere’nin, Rusya’ya karşı Osmanlı’yı himayesinin ödülü olarak isteyip, verilmezse işgal edeceğini söylediği Kıbrıs, bu dönemde Osmanlı’nın  elinden çıkmıştır.

Osmanlı devleti Balkanlardaki vergileri oldukça fala yükseltmişti. Yeni vergiler Balkan halkları arasında rahatsızlık yarattı. Ayrıca Kafkaslar'dan Ruslar tarafından Çerkes Sürgünü sonucu göçe zorlanan Müslüman gruplar Balkanlar'a yerleştirilmiş; bu göçmenlerle Balkanlar'ın yerlisi olan Hıristiyan halk  arasında düşmanlık oluştu. 1876 Nisan ayında patlayan  Bulgar isyanları, bir şekilde bastırıldı. Fakat isyanların bastırılması sırasında binlerce Bulgar öldü Ancak Bulgarlara karşı Avrupa'da büyük bir sempati oluştu. İsyanlar sırasında ölen Müslümanların sayısını hiçe sayan Avrupa basını, Osmanlı Devleti'ne karşı olumsuz bir kamuoyu yarattı.Osmanlı devleti Katliamcı olarak lanse edildi

Bulgar isyanları'ndan kısa bir süre sonra, Sırplar da topyekûn savaşa girişti. 1876 yılının Haziran ayında Sırbistan, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. Temmuz ayına gelindiğinde, Bulgarları savunan Avrupa kamuoyu, Sırpları da savunmaya başladı. Rus çarı II. Alexander ve prens Aleksandr Mihayloviç GorçakovAvusturya-Macaristan İmparatorluğu imparatoru Franz Joseph ile 8 Temmuz 1876 tarihinde bir görüşme yaparak Avusturya'ya, Osmanlı Devleti'ne karşı bir ittifak teklifinde bulundu. 

Fakat Prusya'ya ve İtalya'ya yenilmiş olan Avusturya, henüz toparlanamadan bir savaşa daha girmek istemedi. Rusların büyük miktarda toprak teklifine rağmen sonuç alınamadı. Rus yönetimi yalnız kaldı. Temmuz ayında, Osmanlı Devleti'yle savaşan Sırp saflarında Rus askerleri de görünmeye başlamıştı. Ayrıca Rus ordusu, Sırplara silah ve asker yardımı da yapıyordu. Osmanlı ordusu, Sırpları yenmeyi başardı. Ağustos ayında, Sırplar ateşkese razı oldular 

Avrupa'nın da baskısıyla Osmanlı tarafı, barış yapmaya razı oldu. Balkanlardaki bütün bu sorunları çözüme ulaştırmak için İstanbul'daki Tersane-i Amire'de uluslararası bir konferans yapılmasına karar verildi. Tersane Konferansı adı verilen bu konferansta Osmanlı Devleti'ne Balkanlardaki Hristiyan halklarıyla ilgili ağır baskılar yapılması bekleniyordu. Konferansın kararlarını yumuşatmak için tahta yeni çıkmış olan II. Abdülhamit konferansın toplandığı 23 Aralık 1876 günü alelacele I. Meşrutiyet'i ilan etti. Ama yine de konferans Osmanlı Devleti'ne karşı çok ağır kararlarla sonuçlandı. Rusya, Paris Antlaşması'nın (1856) Karadeniz'de tersane ve savaş gemisi bulundurulmayacağına ilişkin hükümlerini tanımadığını Prusya'nın güçlendiği ve Avrupa dengelerinin sarsılmaya başladığı 1870'te bir nota ile Paris antlaşmasına taraf ülkelere bildirmişti.

Berlin Kongresi ile Makedonya’nın Osmanlı’ya iadesi ile kuzeyde söde Osmanlıya bağlı Bulgar Prensliği, güneyde Hıristiyan bir valinin yönetiminde Doğu Rumeli Vilayeti kurulacak, Romanya, Sırbistan, Karadağ bağımsız devletler olacaktır. Bosna-Hersek ve Yenipazar sancağını Avusturya, Sırbistan Niş’i, Karadağ Antivari’yi, Romanya Dobruca’yı, Rusya Beserabya, Kars, Ardahan, Batum’u, İran Hotur’u alacaktır. Birkaç yıl içinde Yunanistan’ın Teselya’ya, Fransa’nın Tunus’a el koyması , İtalya’nın Trablusgarp’ı işgali (1911)da Berlin Kongre’sindeki pazarlıklarının  sonucudur. 

93 Harbi, Balkanları baştan aşağı değiştirmeye yetmiştir. Savaş sonucunda 2 özgür devlet ve 2 özerk devlet kurulmuş, Osmanlı nüfuzu oldukça azalmış ve bölgede Rusların etkisi artmıştı. Bu savaş, Romanya için kurtuluş savaşı niteliğindeydi. Savaşta güç kazanan diğer bir devlet de Yunanistan Krallığı idi. Plevne Savunması sona erdikten sonra cesaretlenen Yunan ordusu, Teselya'ya girmişti.

 Kafkaslarda da stratejik önemi büyük birçok il, Rus idaresine geçmişti. Ayastefanos Antlaşmasına göre Rusya ve müttefiklerinin kazancı çok daha fazlaydı, fakat Osmanlı'nın diplomatik uğraşları sonucunda düzenlenen Berlin Müzakerelerinde bu kazanç indirgenmiş, tazminat hafifletilmiş ve kaybedilen birçok il geri alınmıştı. İki tarafın da kaybı oldukça fazlaydı. Rusya ve müttefiklerinin, 100.000'den fazla kaybı vardı. Osmanlı kayıpları da o kadardı. Hastalıktan ölenlerin sayısı iki tarafta da oldukça fazlaydı. Bununla beraber Plevne Savunması ve Aziziye Tabyası, Türk kamuoyunda kahramanca görülmüştü. Rusya ve müttefikleri de, Plevne Savunması ile Şıpka Geçidi Muharebeleri için anıtlar dikmişti. 

Osmanlı Devleti, bu savaştan sonra Balkanlardaki varlığını 35 yıl daha sürdürebilecekti. Sultan II. Abdülhamid, savaştan sonra meclisi süresiz olarak tatil etti ve mutlakiyet yönetimine geri dönüldü. Süleyman Hüsnü Paşa ve Abdülkerim Paşa yenilgi sorumlusu tutularak yargılandı.  Ülke de padişaha güvenmeyenlerin sayısı iyice arttı. Savaşı kazanan Rus larda ise başarılı komutanların bazıları vali oldu.

Savaşın sonunda, Pomakların başlattığı ayaklanma, Doğu Rumeli vilayetinden özerklik elde edilmesiyle sonuçlandı. Kurulan özerk Timraş Cumhuriyeti 8 yıl kadar yaşadı, bölgeye 1886'da Bulgaristan egemen olmuştur.

İstanbul, 1453’ün intikamını alırcasına Rus çizmeleri tarafından çiğnenmekte, İslam dünyasının manevi başkenti, Ortodoks işgali ile büyük bir utanç yaşamaktadır.

Görkemli bir anıtla 93 zaferini ebedileştirmeyi düşünen Rusya, Şenlikköy’de anıt-kilise inşasını ister. Osmanlı hükümeti bu isteğe boyun eğecek ve savaş tazminatı olarak anıt-kilisenin giderlerini karşılayacaktır. 93 yenilgisini milletin hafıasına kazıyan Ayastefanos Zafer Anıtına, yani Rusların Kılıç Hakkı. Osmanlı Tarihine sürülmüş en büyük Kara Lekelerrden birtanesidir.

 Rus askeri ataşesi Albay Peçkov’un gözetiminde inşasına 1895’te başlanan anıtın mimarı Bozarov’dur. Değişik yerlerdeki Rus mezarlarından toplanan kemikler şapelin mahzenlerine yığılır. Çar Nikola’nın ressamları, Anıt-Kilisenin girişindeki aziz tasvirleri ve dini semboller, duvarlarda ölen Rus askerlerinin adlarının işlendiği nişler için çalışırlar ve anıt 6 ay içerisinde tamamlanır.

Anıt 18 Aralık 1898’de Rus Çarının kuzeni Grandük Nikola Nikolayeviç, Fener Rum Patriği ve Osmanlı devlet ricalinin katıldığı bir törenle açılır, Bu anıt Türkler için 93 yenilgisinin, Ruslar içinse zaferin sembolüdür. Tarihimiin yükarası bu Anıt-Kilisenin çanının askeri müzeye, eşyaların Polis Müdüriyetine, İkona ve dinsel objelerin Rus rahiplere verilip boşaltılmasının ardından 14 Kasım 1914 tarihinde utanç anıtı havaya uçurulmuştur.

Kafkas cephesinde Ruslara esir düşüp, Vatanlarından binlerce kilometre uzakta vatan hasretiyle ruhunu teslim eden Mehmetçikler Sibirya’nın buzlu topraklarında yatmaktadırlar. Yeşilköy’de zafer anıtı olarak inşa edilen San Stefano kilisesi duvarlarına künyeleri kazınanlar ise 93 Harbinde ölen Rus askerleridir.

Üstelik yapım Parası Türklere ödetilen, Rusların “Kılıç Hakkı” Ayastefanos kilisesinin ilk açılışına zoraki katılan Osmanlı yöneticileri utanç ve eziklik içindeydiler.