Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, koronavirüs salgını nedeniyle deniz araçlarının kullanılmamasına bağlı olarak denizde oluşan petrol kirliliğinin azaldığını kaydetti. Su yüzeyinde çok ince yağ filmi oluşturan petrol kirliliğinin, balık larvalarının kırılmasına neden olduğunu aktaran Prof. Dr. Gökoğlu, "Balık larvaları fizyolojik olarak su yüzeyine çıkar ve hava keselerini doldurur. Böylece anatomik ve fizyolojik bir olayı gerçekleştirir. Yüzeyde yağ filmi olduğu zaman larva bu filmi kırıp hava kesesini dolduramaz. Dolayısıyla fizyolojik olay gerçekleşemediği için larva kırımları olur" diye konuştu.

SES KİRLİLİĞİ, TEKNELER VE GÜNEŞ YAĞI DENİZ YAŞAMINI ETKİLİYOR

Su altı dünyasının ses kirliliğinden de etkilendiğini kaydeden Prof. Dr. Gökoğlu, "Ses su altında hava ortamına göre yaklaşık 4,5 kat daha hızlı yayılır. Bu nedenle su altı dünyası ses kirliliğinden rahatsız olur. Kıyılara gelip yumurta bırakacak balıklar bu nedenle yanaşmaz" dedi.

Denize girenlerin, güneşlenirken, vücutlarına sürdükleri güneş yağının bile sorun olduğuna dikkat çeken Gökoğlu, "Güneş yağları, deniz yüzeyinde bir yağ tabakası oluşturmaktadır. Petrol kirliliğinin neden olduğu benzer etkiyi bu tabaka da yapmaktadır" diye konuştu.

Larvaların, su sporu yapılan deniz araçlarının pervanelerine çarptığını da belirten Gökoğlu, bu larvaların yaşama şanslarının çok düşük olduğunu söyledi.

'DOĞANIN YALNIZ KALMASI DENİZ YAŞAMININ LEHİNE'

"Deniz içinde insan varlığı su yaşamını rahatsız eder" diyen Prof. Dr. Gökoğlu, deniz suyunun her litresinde yüzlerce canlı larvasının bulunduğuna dikkat çekti. Gökoğlu, salgın nedeniyle alınan kararların, tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırdığını vurguladı. Baharın, özellikle kuzu balığı, barbun, gopez, melanur, lahoz, orfoz, karagöz ve Kızıldeniz göçmeni sokar balıklarının larva bırakma dönemi olduğunu aktaran Gökoğlu, alınan kararların bahar dönemine rastlamasının ise larva kırımlarını önlediğini kaydetti.

"Doğa yapayalnızdır" diyen Prof. Dr. Gökoğlu, bu durumun deniz yaşamının lehine olduğunu belirterek, "Şu an denizde çalışmayan pervane bile milyonlarca balık larvasına şans vermiştir. Bu da doğanın işine yaramıştır. Koronavirüs, bir yerde doğaya şans vermiştir" dedi.

AKDENİZ'DE 650 TÜR BALIK

Koronavirüsün insanlar için kötü olduğunu ama denizin kendini yenilediğini, Akdeniz'in pırıl pırıl olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gökoğlu, "Kızıldeniz'den Akdeniz'e geçiş devam ediyor. Yeni yeni türleri kaydediyoruz. Son kaydedilen Amerika kökenli çizgili levrek, Lübnan kıyılarında tespit edildi, İtalya'da melezi ortaya çıktı. Atlas Okyanusu ve Kızıldeniz kökenli balıkların girişi devam ediyor. Antalya Körfezi'nde Kızıldeniz kökenli 66 yeni balık var. İskenderun Körfezi'nde farklı tür sayısı 100'e yaklaştı. Akdeniz'de 650 türde balık var, bunun 6'da biri Kızıldeniz kökenli. Aslan, balon, kıl kuyruk mercan, 4 çeşit yeni barbunya türü var. Yerliyi geçen türler var" diye konuştu.

Yenilenen ve coşan denizin korunması için av yasağına uyulması, dinamit, zıpkın avcılığı yapılmaması ve çapa atılmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Gökoğlu, "Kaynaklar sonsuz değil tükenir. Sömürdük. Koronavirüs insanlar için kötü oldu ama deniz için iyi oldu, kendini yeniledi. Turizmden kazanıyoruz, denizlerimizi koruyalım" dedi.