TBMM - Türkiye'de kadınların daha çok yakınlarındaki erkeklerden şiddet gördüğü ve her 10 kadından 4'ünün eşi ya da nişanlısı, sözlüsü, erkek arkadaşı tarafından yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığı ortaya çıktı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Komisyonu'na sunulan raporda, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün hukuki ve idari yapısı ile çalışmaları hakkında bilgiler verilerek, 2015 yılı genel bütçesinin 118 milyon 355 bin lira olduğu, bunun 59 milyon 752 bin lirasının kadın konukevleri, 50 milyon 422 bin lirasının ise Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri'ne (ŞÖNİM) ayrıldığı bildirildi.

Kadına yönelik şiddetin yalnızca Türkiye'de değil, tüm dünyada ciddi bir toplumsal sorun olarak varlığını sürdürdüğü belirtilen raporda, kadınların ev içinde, ev dışında veya sosyal yaşamlarında fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik gibi farklı türlerde şiddete maruz kaldıkları vurgulandı.

AB ülkelerinde her 3 kadından 1'i şiddete maruz kalıyor

Raporda, 28 AB üyesi ülkede 2014 yılında gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçlarına göre her 3 kadından 1'inin 15 yaşından itibaren fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığı, kadınların yaygın biçimde istismara uğradığı ancak bunların çok azının kayıtlara geçtiği, aile içi şiddet vakalarının sadece yüzde 14’ünün ve diğer şiddet vakalarının ise sadece yüzde 13'ünün rapor edildiği bilgisine yer verildi.

Gördükleri şiddet sonrası ilişkiyi bitiren kadınların hala risk altında olduğu kaydedilen raporda, her 5 kadından 2'sinin şimdiki veya eski eşi ya da hayat arkadaşından psikolojik şiddet gördüğü, eşi veya hayat arkadaşının şiddetine maruz kalan kadınların yüzde 42'sinin ise hamile iken de şiddet gördüğünün belirlendiği aktarıldı.

Erken yaşlarda evlenen ile boşanmış kadınlar daha fazla riski altında

Türkiye'de Kadına Yönelik Aile içi Şiddet Araştırması'nın kadına yönelik şiddetle mücadele etmek ve kadına yönelik şiddet ile mücadele eden paydaşların güçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla 2013-2014 yıllarında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yürütüldüğü ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirildiği belirtilen raporda, "Sonuçlar, kadınların daha çok yakınlarındaki erkeklerden şiddete maruz kaldıklarını, her 10 kadından 4'ünün eşi ya da nişanlısı, sözlüsü, erkek arkadaşı tarafından yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel ve veya cinsel şiddete maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Kadınlara yönelik şiddet, her yaştan, her eğitim grubundan, her bölge ve refah düzeyinden kadınlar için tehdit oluşturmakla birlikte, erken yaşlarda evlenen kadınlar ile boşanmış, ayrı yaşayan kadınlar daha fazla şiddet riski altındadırlar" denildi.

Annesi şiddet gören çocukların fiziksel ve ruhsal sağlığı etkileniyor

2014 yılı araştırmalarının kadınların en çok duygusal şiddet ve istismara maruz kaldıklarını, bunu fiziksel ardından da cinsel şiddetin izlediğini ortaya koyduğunun ifade edildiği raporda, şiddetin etkilerine ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

"Kadına yönelik aile içi şiddetin en önemli sonuçlarından biri, şiddetin kadınların ve çocukların fiziksel ve ruhsal sağlığını doğrudan ve dolaylı yollarla olumsuz şekilde etkilemesidir. Fiziksel ve veya cinsel şiddete maruz kalınması sonucu oluşan yaralanmalar, şiddetin kadın sağlığına doğrudan etkisini göstermektedir. Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2014’ün sonuçlarında okul çağında en az bir çocuğu olan kadınlara çocukların bazı davranış sorunlarını gösterip göstermedikleri sorulmuştur. Sonuçlar, söz edilen davranış sonuçlarının annesi şiddete maruz kalmış çocuklarda belirgin şekilde fazla olduğunu göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre, annesi şiddete maruz kalmış çocuklarda sık sık kabus görme yüzde 33, yatağını ıslatma yüzde 38, çekingen, içine kapanık olma yüzde 53, anneye ve diğer çocuklara karşı saldırgan olma yüzde 31, hırçınlaşarak ağlama yüzde 52 oranında görülmektedir."

Kadına yönelik şiddetin fail ve mağdur ile sınırlı kalmadığının altının çizildiği raporda, "Kadına yönelik şiddet her şeyden önce toplumdaki mevcut şiddetin artmasına neden olmaktadır" ifadesine yer verildi.

Şiddet kuşaklar arasında aktarılıyor

Şiddetin kuşaklar arasında aktarımına da işaret edilerek, şiddetin kuşaklar arası aktarımının şiddetin önemli sonuçlarından biri olarak öne çıktığı belirtilen raporda, annesi fiziksel şiddete maruz kalmamış kadınlarda şiddete maruz kalma oranının Türkiye geneli için yüzde 28 iken; annesi şiddete maruz kalmış kadınlarda bu oranın yüzde 51'e yükseldiği kaydedilerek, "Benzer bir ilişki erkeklerin annelerinin fiziksel şiddete mazur kalmaları ile erkeklerin şiddet uygulamaları arasında da görülmektedir. Annesi fiziksel şiddete maruz kalmamış erkeklerden kendi eşine fiziksel şiddet uygulayanların oranı Türkiye geneli için yüzde 23 iken; annesi fiziksel şiddete mazur kalan erkeklerin kendi eşlerine fiziksel şiddet uygulamış olma oranı yüzde 51'e çıkmaktadır" denildi.

Raporda, kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin önerilere de yer verildi. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un tanıtılmasına yönelik çalışmalar yapılması, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinde işleyişi hızlandıracak adımlar atılması, şiddet uygulayanla şiddet mağdurunun aynı mekanda hizmet almalarının uygun olmayacağından hareketle alternatif yaklaşımların geliştirilmesi, şiddete maruz kalan kadınların başvurabileceği güvenilir kurumların artırılması, personelin niteliklerinin artırılması, evli ve veya çocuklu genç kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki farkındalıklarını ve şiddetle mücadele yöntemleri konusundaki donanımlarını arttırmaya yönelik eğitim programları geliştirilmesi, farklı kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülmüş olan toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konularında yapılan tüm eğitimlerin etkilerinin değerlendirilmesi, bu değerlendirme ışığında eğitim programlarının yeniden düzenlenmesi ve hedef grupların gözden geçirilmesi, eğitim çalışmalarında erkeklerin de hedef gruplardan biri olması ve bu eğitim programlarının sadece şiddet uygulayan erkekler ile sınırlı olmayıp, farklı yaş ve eğitim düzeyinden erkekler için hazırlanması, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konularına örgün eğitim çerçevesinde tüm eğitim kademelerinde yer verilmesi bu öneriler arasında sıralandı.

İleri analiz çalışması yapılacak

Raporda ayrıca, 2015 yılı içerisinde kadına yönelik şiddetle daha etkili bir şekilde mücadele etmek ve konuya yönelik yeni politika ve programların geliştirilmesine imkan sağlamak amacıyla ileri analiz çalışmalarının yürütülmesinin planlandığı bildirildi.

6284 sayılı yasa kapsamında Türkiye genelinde 2012 yılında 5 bin 295, 2013 yılında 11 bin 49, 2014 yılında 17 bin 114 koruyucu tedbir kararı, 2012 yılında 169 bin 509, 2013 yılında 260 bin 874, 2014 yılında ise 294 bin 363 önleyici tedbir kararı alındığı bilgisine yer verilen raporda, 2014 yılında, 17 bin 777 kadın, bin 938 erkek ve 5 bin 58 çocuğun ŞÖNİM'lerden hizmet aldığı belirtildi.