Özel Haber -Araştırma

Yalova, yüzölçümü itibarıyla Türkiye'nin en küçük ilidir ve aynı zamanda 105 km ile denize en uzun kıyısı olan turistik illerinden de birisidir. Türkiye’nin kuzeybatısında, Marmara Bölgesi’nin güneydoğu kesiminde yer almaktadır. İlin kuzeyinde ve batısında Marmara Denizi, doğusunda Kocaeli, güneyinde Bursa (Orhangazi-Gemlik) ve Gemlik körfezi yer almaktadır.

OSMAN GAZİ KÖPRÜSÜ 

Doğal güzellikleri, tarihi, düzenli yapısı ve eşsiz kültürüyle Türkiye’nin en huzurlu kentlerinden biri olan Yalova, Marmara bölgesinin gelişmişlik düzeyinden nasibini alırken Sürekli gelişen ulaşım olanakları ve İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi Türkiye’nin en büyük sanayi kentlerine olan yakınlığıyla da dikkat çeken Yalova, turizm ve tarımın da önemli merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. 

Yalova Türkiye’de yaşanan büyük deprem sonunda çok büyük zarar görmüş ancak kısa zamanda yaraları sarılarak yeniden yapılanıp bugünkü modern şehir haline gelmiştir.

Yalova' nın olduğu bölge önceleri bataklıkken, yerleşim çok sonradan gerçekleşmiştir. Yalova' da bulunan o ünlü kaplıcaların eski çağlardaki ismi, Pythia Thermadır. Bu şifa kaynağı kaplıcaların, eski çağlardan beri Yalova' nın bu denli gelişen bir il olmasında etkisi büyük. Yalova 1337 yılında Osmalılar'ın eline geçmiştir. Şehrin ismi, ilk önceleri Yalakova ve Yalakabad olarak anılırdı. Gün geçtikçe ise Yalova ismini aldı.

Buluntulardan edinilen varsayımlara göre Yalova Prehistorik çağda bir geçit yeridir. Bu bölgede M.Ö. 1200 yılında Frigler, M.Ö. 700 yıllarında da Bithynler egemen olmuşlardır. M.Ö. 74’te Roma’lıların yönetimine giren yöre, MS.395 yılında Roma ikiye ayrılınca Yalova, Doğu Roma yani Bizans sınırları içinde kalmıştır. Bugünkü Yalova Kaplıcaları’nın tarih içinde önemli bir yeri vardır.

 

Yalova Kurşunlu kaplıca

Yalova tarihi kara kilise

Hercule’den sonra (yeraltı yılanı) Asklepios sağlık mabudu olarak tanınmıştır. Asklepios zamanında ve ondan sonra Nemfler’e (Hurilere) ibadet edilmiştir. Mağaralardan çıkan buharlara gaipten haber veren mabut ejder ve yerine geçen Hercul ile birçok Nemfler’in varlığına inanmışlardır. Buraya gelen hastalar, hurilere sıhhat bulmak için adaklar yapmışlar. (Kurşunlu Hamamdaki Adak Stelleri) ve hastalar mabet uykusuna yatarak bu hurilerin tanrısal gücünden şifa istemişlerdir. Mabet uykusuna yatan hastalar gördükleri rüyaları zamanın kâhinlerine anlatırlarmış ve kâhinlerin yorumlarına uyarak yaşamlarını biçimlendirirlermiş. Hatta Kral Constantinus de bu geleneğe uyarak buraya gelmiş, Buharlı Kemerde adak yapmış ve hastaları mabet uykusuna yatırıp yorumlama neticesinde zafer gözükünce İranlılar’a savaş açmıştır.

Nemfler’e inanç, putperestlik zamanından beri devam ettiği gibi Hıristiyanlığın başlangıcında da devam ettirilmiştir. Menodora, Metrodora, Nymphodora adında üç kız kardeş kaplıcaların tepelerine gelirler ve Hıristiyanlık propagandası yaparlar. Bunu haber alan İmparator Galerius Maksimianus Yalova Hâkimi Fronto’ya bu üç kız kardeşi 4.Asrın 1.yarısında idam ettirir.

Yalova’ya 3 km mesafedeki Çiftlikköy’de yer alan tarihi Kara Kilise, bölgede oldukça bilinen simge bir yapı. Tuğladan inşa edilen kilise, tarihi kaynaklara göre erken Bizans döneminde inşa edilmiştir

 

YALOVA TARİHİ ELMALIK KALESİ

Yalova’nın Osmanlı topraklarına katıldığı dönemde buralarda Rum ve Ermeni nüfus hakimdi. Giderek Müslüman Türk nüfus artmaya başladı. Yalova 1867’de Bursa Merkez Sancağına bağlı bir kaza iken 1901’de bağımsız İzmit Sancağına bağlandı. Kurtuluş Savası sırasında Yunan Askeri birliklerince işgal edilen Yalova, verdiği büyük mücadele ile 19 Temmuz 1921 tarihinde düşman işgalinden kurtulmuştur. 

Kurtuluş Savaşı sonrasında 19 Ağustos 1929 tarihinde ilk defa Yalova’ya gelen Atatürk, limanda gezerken bir çınar ağacı gördü. Bu çınar ağacı altında dinlenirken yaverlerine buraya kendisine ait bir köşk yaptırmalarını istedi.

          

Köşk kısa süre içerisinde ahşaptan da olsa yapılarak Ata’ya uygun hale getirildi. 1929 yılında hazır olan köşke Mustafa Kemal Atatürk gelerek birkaç gece konakladı. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra Atatürk’ün dinlenmiş olduğu Çınar ağacının köşke zarar verdiğini fark ettiler. Çınar ağacının dallarının kesilmesi gerekiyordu. Ancak kimse bunun için Atatürk’ten izin alamazdı.

Atatürk belki de insanlardan daha çok doğayı seviyordu. Bu nedenle böyle bir izin almak yaverler için oldukça zordu. Bir şekilde konuyu Atatürk ileten yaverler kesinlikle çınar ağacına dokunulmayacağının yanıtını aldılar. Ağaca herhangi bir zarar verilmeyecek bunun yerine Köşk kaydırılacaktı. İstanbul Belediyesi’nden gelen özel bir ekip köşkün dibini kazarak yerleştirdiği tramvay rayları ile köşkü yürütüp 5 metre kadar sola kaydırmışlardır.

    

Köşkün yeri değişmesi ile beraber çınar ağacı da rahatlamış oldu. Hem köşk hem de çınar ağacı herhangi bir zarar görmekten kurtulmuş oldu. İşte o günden beri yapı Yürüyen Köşk olarak adlandırılır. 

Yalova’yı adeta yazlık başkent yapan Atatürk‘ün isteği üzerine 1930’da İstanbul ilçeleri arasına katılan Yalova, 1995 yılında ise İstanbul İl’inden ayrılarak müstakil il yapılmıştır. Yalova’nın, 5 Haziran 1995 tarih ve 550 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin,  6 Haziran 1995 tarih ve 22305 sayılı Resmi Gazetede yayınlanması ile il statüsüne kavuşması ile Yalova ilçesi Yalova İli’nin merkez ilçesi olmuştur.

             

YALOVA TERMAL KAPLICASI