RABAT - Sömürge yönetimi altında kalan ülkelerin ana dillerinde meydana gelen bozulma ve yozlaşma, yakın tarihinin önemli bir bölümünü Fransız idaresinde geçiren Fas'ta trajik boyutlar kazanmış durumda.

Kadim tarihi boyunca Fenikeliler, Romalılar, Endülüs gibi çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapan, bünyesinde Arap, Amazig ve diğer sahra kabilelelerinin bulunduğu geniş etnik çeşitliliği barındıran Fas'ta, farklı kültür aşamalarını temsil eden bu birikim, "kazanım" olmaktan çıkarak karmaşaya yol açmış. Yaşanan bu keşmekeş, en somut ve çarpıcı haliyle "dil"de kendisini gösteriyor.

Arapça'ya gayrıresmi darbe

Arapçanın yanı sıra Kuzey Afrika'nın asli sakinleri Amaziglerin (Berberi) lisanının da resmi dil olduğu Fas'ta, gündelik konuşma dili "Darice" ile Fransızca, hayatın hemen bütün alanlarında etkin durumda. Öye ki bu diller kimileri tarafından Arapçayı saf dışı bırakan "gayrıresmi diller" olarak tanımlanıyor. Fas Başbakanı Abdulilah Benkiran'in geçen yıl yaptığı konuşmada "Arapça'nın şedid hasımları var" tespitine haklılık kazandıracak şekilde, resmi dil olmasına karşın Arapça, ülkede neredeyse "yabancı" hatta "arkaik"  dil olma yolunda.

"Darice"nin kökenine ilişkin farklı tezler öne sürülse de bu dilin, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ın yer aldığı Kuzey Afrika bölgesinde yayılan "Mağrip Arapçası"nın türevi olduğu görüşü genel kabul görüyor. Ancak yakın geçmişe kadar yazı dili olarak kullanılmayan ve buna bağlı olarak gramatik yapısı belirlenmeyen Daricenin kelime haznesi kısıtlı, aynı zamanda kendi içinde de bütünlük taşımaktan çok uzak.

Bir yönüyle Arapçanın genel, kronik problemi, "yüksek dil" ve gündelik konuşma dili ayrımına tekabül eden "fusha ve ammice" karşıtlığı bağlamında incelenebilecek bu sorun, Daricenin özellikle sömürge dönemlerinde hız kazanan evrim süreciyle daha da girift hale gelmiş. Bir yandan fasih Arapçadan, diğer taraftan Moritanya, Cezayir ve Fas'ın sahra bölgelerinde konuşulan Hassanice, Amazig dili ve diğer yerel kabilelerin lisanlarından kelimeler alan Darice, sömürge döneminde yoğun etkisine maruz kaldığı Fransızca ve İspanyolcadan da çok sayıda kelimeyi bünyesine katarak, kimi zaman bir cümlede dört ayrı dilden sözcüğün bulunduğu "karışım" niteliği kazanmış.

Sonuç olarak Darice, örneğin Suriye veya Mısır'da yaşayan bir Arap vatandaşının, anlamak için çevirmene ihtiyaç duyacağı kadar farklı dil haline gelmiş.

Aynı dili konuşup anlaşamıyorlar!

Öte yandan Daricenin kullanımında bölgeler arasında da ciddi farklılıklar görülüyor. Bu farklılıklar, kimi zaman aynı ülkenin vatandaşlarını birbirleriyle iletişim kuramaz hale getirecek kadar derinleşebiliyor. Bu kapsamda ülkenin Batı'ya açılan kapısı Kazablanka'da özellikle genç neslin, küresel eğilimlerle uyumlu olarak İngilizceye de ilgi gösterdiği, Dariceye bu dilden de sözcük aktarımı yapıldığı ve sonuçta Fas'ın diğer kentlerinde kullanılan mahalli dille kayda değer ölçüde farklılaştığı dikkati çekiyor.

"Okullarda Arapça yerine Darice okutulsun"

Ana dil ekseninde beliren ve gün geçtikçe daha da karmaşık hale gelen sorunların, Daricenin resmi müfredata alınmasıyla aşılabileceği önerisi ise meseleye yeni boyutlar kazandırdı. Daricenin geniş halk kitleleri tarafından bilindiği, dolayısıyla müfredata eklenerek fasih Arapçanın yerine okutulması gerektiği teziyle, "azınlıkta ancak etkili" kesimler tarafından geçen yıl gündeme getirilen talepler, aydınlar ve siyasetçiler arasında hararetli tartışmalara yol açtı.

Söz konusu öneri, Fas'ın Arap ve İslam dünyasıyla bağlantısını tamamen koparacağı, milli kimliğini temelinden sarsacağı gerekçesiyle eleştirilirken, hükümet kanadında da infiale yol açtı. Bu yöndeki girişimlerin parlamentoda karşılık bulamayacağının anlaşılması üzerine şimdilik herhangi bir yasal girişimde bulunulmadı. Buna karşın Daricenin kullanım alanının, fasih Arapçanın öteden beri başat unsur olduğu sahaları içerecek şekilde  genişletilmesi gayretleri devam ediyor. Nitekim Daricenin 2000'li yıllarla özellikle internetle daha geniş kullanım alanı bulduğu, sosyal paylaşım sitelerinde Daricenin yazım dili olarak öne çıktığı, hatta Daricenin kullanıldığı bazı gazetelerin bile yayımlandığı gözleniyor.

 Modernizmin kapısı Fransızcayla açıldı

Öte yandan Fas'ın, Avrupa ve Batı uygarlığı ile kendisi üzerinden temas kurduğu ve modernizm algısını hala bu dil üzerinden devam ettirdiği Fransızca, Arapçanın mevcut konumu ve geleceğine yönelik başlıca tehditler arasında yer alıyor.

Fransızca bilmenin öteden beri bir statü ve prestij göstergesi sayıldığı Fas'ta eğitim sistemi, ana dil Arapçadan daha çok Fransızcayı önceliyor.

İlkokuldan itibaren zorunlu ders olarak okutulan Fransızca, üniversitelerde ise başlıca eğitim dili durumunda. Tıp, ekonomi, mühendislik gibi bölümlerde eğitim sadece Fransızca veriliyor. Hukuk dersleri Arapça ve Fransızca seçmeli olarak okutulurken, sadece dini ilimler alanında Arapça ders veriliyor. Eğitim politikası ve üniversite müfredatının iş dünyası ve toplumsal hayattaki doğal tezahürü halinde ilgili kamu kurumları, bankalar, hastaneler, hukuk büroları hatta restoranlar dahi sadece Fransızca üzerinden hizmet veriyor. Birçok restoranda menünün sadece Fransızca olarak hazırlanması, ana dilin "yabancılaşmasının" çarpıcı örneği olarak gösterilebilir.

Bakanlar Arapça konuşmakta zorlanıyor

Sorunun ancak en üst düzeydeki karar mercilerinin ısrarlı ve kararlı mücadelesiyle aşılabileceği düşünülse de gündelik hayatın her alanında Fransızcanın geçer akçe olduğu Fas'ta, bazı "bakanlar" dahi ana dillerinin yetkin kullanımı sayılan fasih Arapçaya vakıf değil.

Arapçanın Fransızca karşısındaki hal-i pür melalini, gündelik hayatta "nasılsın?" sorusuna verilen, Fransızcada vurguya göre "iyiyim, her şey yolunda" anlamına gelen ancak bu ifadeye "standart" Arapça karşılığın da eklendiği "Ça va elhamdülillah" cevabı özetliyor.

 "Fransızcanın yerine İngilizce ikame edilsin" teklifi

Fransızcanın Fas'ta hayatın her alanında hissedilen egemenliğine karşı ortaya atılan çözüm önerileri arasında, bu dilin yerine İngilizcenin ikame edilmesi de bulunuyor. Eğitim Bakanı Lahsen Davudi'nin de gündeme getirdiği, Fas'ın küresel yönelimlere ayak uydurabilmesi amacıyla eğitim sisteminde İngilizcenin konumunun güçlendirilmesi gerektiği yönündeki öneri ve taleplerine karşın, bu konuda henüz hükümet düzeyinde herhangi bir adım atılmış değil.

Krizin tohumları sömürge döneminde atıldı

Uzmanlar, Fas'ta tanık olunan dil kaosunun kökeninin sömürge döneminde aranması gerektiğini zira bugünkü keşmekeşe yol açan düğümlerin o dönemde atıldığını belirtiyor.

Bu çerçevede Fransa yönetiminin, 1912'den 1956'ya kadar devam eden sömürge döneminde, yerel kültürün tasfiyesi veya en azından denetlenmesi amacıyla çok sayıda Fransız okulu açtığı, eğitim dilinin Fransızca olduğu bu okulların da Arapçanın "yüksek dil" olmaktan çıkıp Darice ile Fransızca arasında konuma düşmesine yol açtığı savunuluyor.

Öte yandan yine sömürge döneminde Fransa'nın Dariceye özel ve akademik düzeyde ilgi gösterdiği, çeşitli ağızlarına yönelik kapsamlı araştırmalar yaptığı ve sözlükler hazırladığı ifade ediliyor. Fransa'nın bu çalışmalarının da Daricenin, hayatiyetini güçlendirerek devam ettirmesine imkan tanıdığı kaydediliyor.