- Türkiye'de ve Dünyada Kadınının Durumu - Kadın, medyada zekâsı, üretkenliği, projeleri, uzmanlığı ve çalışkanlığıyla değil, çoğunlukla cinsel bir tüketim objesi olarak yer almaktadır. Medya kadının dişiliğini ön plana çıkararak, var olabilmesinin tek yolunun dişiliğini sunmasını ön koşul olarak görmekte, üstelik bunu en iyi, en cüretkâr yapabilen kadını "modern kadın" olarak idealleştirmektedir... Kadın, kapitalist tüketim toplumunun vazgeçilmezi, olmazsa olmaz müşterisi, can damarını oluşturmaktadır. Kapitalist sistem kadını; Seksi, çekici, baştan çıkartan, bunun için sürekli kendini olmadık şekillere sokarak tam bir "tüketim aracı" olarak görmektedir. Kadını erkeğe, sunulacak bir obje haline getirmiştir. Kadınlar; "erkek için güzelleşmek" adına kozmetik ürünler almak, daha güzel olmak için çabalayıp durmaktadır. Tüm Dünyada tüketimin öznesi olarak görülen kadın "hep daha fazlası için" çalışmak zorunda kalmaktadır... Kadın, her şeyiyle tüketim aracına dönüştürülürken, diğer yandan tüm insani değerleri bir bir yok edilmektedir. Maalesef bu kapitalist, küresel işgal sürecinde tüm insanlık erdemleri bir bir yok edilirken, medeniyetimizin en temel varlık nedeni olan kadınlarımızın; Beyni sadece tüketime kilitlenmiş olduğu için en doğal yaşamsal haklarını bile takip edemez, elindekiler alındığında dahi hakkını arayamaz hale getirilmekte, tepkisizleştirilmektedir. Bütün Dünya kadınlarının bu tehlikeli gidişi görerek, uyanmaları, bu büyüden kurtulmaları gerekmektedir. Kadınlarımız, genç kızlarımız; zekâsı, üretkenliği, projeleri, uzmanlığı ve çalışkanlığıyla ön plana çıkmalıdır. Bütün Dünya Kadınları, "cinsel bir tüketim objesi olmaya hayır" demelidir. 8 Mart; her türlü ayrımcılığa, sömürüye karşı kadının, emeğine, bedenine, inancına, kimliğine, sahip çıkması anlamına gelmelidir. 8 Mart, Bütün Dünya Kadınlarının; suskunluğunu, tepkisizliğini, boyun eğmişliğini aşarak, insanca yaşamak için el ele, gönül gönüle verilen toplumsal dayanışmayanın adı olmalıdır. Neden 8 Mart? 8 Mart 1857 tarihinde New York'taki dokuma işçisi kadınlar on iki saatlik iş gününü ve düşük ücretleri protesto için greve giderler. Yine 8 Mart 1908'de ABD'de Manhattanlı iplik işçisi kadınların çalışma saatinin çokluğu ve oy hakkı için yaptıkları grevde çatışmalar yaşanır. Şiddet uygulanarak bastırılmaya çalışılan grevlerde birçok kadın işçi hayatını kaybeder.8 Mart 1908 tarihinde yaşanan başka bir olayda yine New York'ta işten çıkarılan dokuma işçisi kadınların fabrika işgalidir. Bu olaylar esnasında fabrikada yangın çıkmış ve 129 kadın yaşamını yitirmiştir. Şiddet uygulanarak bastırılan bu grevlerin ve birçok kadının yaşamını kaybetmesine neden olan direnişlerin anısına 1910 yılında Kopenhag'da Clara ZETKİN'in önderliğinde toplanan II. Enternasyonal Kadınlar Konferansında Clara ZETKİN'in önerisiyle "8 Mart Kadınlar Günü" olarak kabul edildi. Ve 1975'te Birleşmiş Milletler tarafından "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" olarak ilan edildi. O tarihten bu yana 8 Mart Dünyanın değişik bölgelerinde birlik, dayanışma ve insanca yaşama mücadelesi olarak değişik etkinliklerle kutlanmaktadır. Ülkemizde 1921'den itibaren 8 Mart toplantıları sadece az sayıdaki sosyalist kadınlar arasında kutlanırken, özellikle 1980'den sonra yaygınlaştı. Bugün "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" ideolojik olmaktan çıkıp tüm kadınlar için; hak, onur ve yaşamı adil bir şekilde paylaşma eksenine oturmuştur. Kadının her türlü sömürüye karşı bilinçlenmesi ne yönelik etkinlikler yapılmakta, paneller, toplantılar düzenlenmektedir. 8 Mart Dar bir çevrede kutlanırken, artık geniş kitlelerce ayrımcılığa, sömürüye karşı; kadının, kimliğine, bedenine sahip çıkması anlamına gelmiştir. 8 Mart, Toplumun suskunluğunu, tepkisizliğini, boyun eğmişliğini aşmak ve insanca yaşamak için el ele, gönül gönüle verilen toplumsal dayanışmayanın adı olmuştur. Ülkemizde Kadının Durumu - Kadın Nüfusunun %28'i hala okuma-yazma bilmemektedir. - 12 yaş ve üstü toplam nüfusun %50.06 sı kadın olup, bu oranın % 32.30 u işgücüne katılmaktadır. - İstihdam edilen 6.066.896 kadından % 18,7 si sosyal güvenlik kapsamındadır. - İstihdam edilen kadınlardan % 71.91 i tarım sektöründe çalışmaktadır. - Tarım sektöründe çalışan her 1000 kadından sadece 4 ü sosyal güvenlik kapsamındadır. İşgücünü oluşturan kadınların; - % 65.12 si Ev Hanımı, - % 13.07 si kendi hesabına, - % 17.40 ı ücretli, - % 4.04 ü mevsimlik geçici işçi, - % 0.37 si işveren konumundadır. Yeni Dünya Düzeni, Mutlu Azınlık ve Kadın A.B.D öncülüğünde şekillenen ve "Yeni Dünya Düzeni" adı verilen bu sözde medeniyet, şimdiye kadar tüm dünyaya gözyaşı, açlık ve felaketten başka bir şey getirmemiştir. MUTLU AZINLIĞI daha çok zenginleştirirken, çoğunluk olan dünya halklarını yoksullaştırmakta ve sosyal çöküntülere, yıkımlara sürüklemektedir. Tüm insanlık kan ağlamaktadır. Açlık ve kuraklık bütün insanlığı tehdit etmektedir. Kirlenme hem çevresel ve hem de ortak insani değerlerin yok olmasında yaşanmaktadır. İstikrarsızlık tüm dünyaya hızla yayılmakta, gelir dağılımındaki adaletsizlik had safhalara çıkmaktadır. Küreselleşme denilen yerli kültürlerin işgali olan bu süreçte insanlar daha fazla lükse ve tüketime özendirilirken, enfarmasyonla uyuşturulan beyinler bunları sorgulayamamaktadır. Tüm Dünyada tüketimin öznesi olarak görülen kadın "hep daha fazlası için" çalışmak zorunda kalmaktadır. Çoğunluklada hayati olmayan erkek egemen toplumların geleneği olan "erkek için güzelleşmek" adına kozmetik ürünler almak, daha "güzel olmak" için çabalayıp durmaktadır. Bunun sonucu olarak da Kadınlar gün geçtikçe toplumsal statüsü düşük, vasıfsız ve sosyal güvencesi olmayan Part-Time işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Part-Time Çalışanların; - A.B.D. % 73 ü, - Kanada da %72 si, - İsveç'te % 84,5 i, - Fransa'da % 84,6 sı, - Almanya'da % 93,8 i, - İngiltere'de %94,3 ü kadındır. Dünya da Kadının Durumu Dünyada: - Beş kişiden biri günde 1 Dolardan daha az kazanıyor. - Yedi kişiden biri kronik açlık çekiyor. Ve bunların çoğu kadınlar ve çocuklar. - İşlerin %70'ini yapan kadınlar gelirin %10 unu kazanıyor. - Her yıl 1 milyon çocuk çoğunlukla kız çocukları seks endüstrisine dâhil ediliyor. - Her dört kadından biri tecavüze uğruyor. - Bütün silahlı çatışma ve savaşlarda kadınlara tecavüz bir savaş silahı olarak kullanılmaktadır. - Okula gidemeyen çocukların 2/3 sini kız çocukları oluşturmaktadır. - Yaklaşık 900 milyar dolar askeri bütçeye ayrılmaktadır. - Bunun sadece % 10 u yani,90 milyar doları su, sağlık hizmetleri, beslenme gibi hayati ihtiyaçları gidermek için yeterli olmaktadır. - Yeryüzündeki 27 milyon mültecinin % 80 ini kadınlar oluşturmaktadır. - Yiyeceğin % 80 ini kadınlar üretmektedir. - Resmi rakamlara göre dünya çapında 5-14 yaş arasında 110 milyon kız çocuğu çalışmaktadır. - Her yıl 5000 den fazla kadın ve kız çocukları töre vb. cinayetlerle yaşamını yitirmektedir. Rakamlar bunları gösterirken tüm dünyada silahlanmaya, eğitimden daha fazla pay ayrılmaktadır. Cinsel Sömürü Aracı: Kadın Cinsel Tüketim Objesi Olmaya Hayır! Kapitalist tüketim toplumu kadını, cinsel bir obje olarak görmektedir. Kadın, kapitalist tüketim toplumunun vazgeçilmezi, olmazsa olmaz müşterisi, can damarını oluşturmaktadır. Kadın, medyada zekâsı, üretkenliği, projeleri, uzmanlığı ve çalışkanlığıyla değil, çoğunlukla cinsel bir tüketim objesi olarak yer almaktadır. Medya kadının dişiliğini ön plana çıkararak var olabilmesinin tek yolunun dişiliğini sunmasını ön koşul olarak görmekte, üstelik bunu en iyi, en cüretkâr yapabilen kadını "modern kadın" olarak idealleştirmektedir. Medyada kendini en fazla allayıp pullayan, erotik pozlar veren, gece hayatında hızlı, sık sevgili değiştiren kadın, medyanın gözdesi olmaktadır. Düzenlenen sözde güzellik yarışmaları ile şu mesaj genç kızların beyinlerine, bilinçaltlarına nakşedilmektedir. "Şöhret olmak, zengin olmak istiyorsan, kendini pazara sunmalı, soyunmalısın." -Çünkü: sen kadınsın ve sahip olduğun tek şeyin dişiliğindir. Sen bizim için ancak bu özelliğinle değer görebilirsin.- Kadına yapılabilinecek en büyük hakaret olan bu tavır maalesef özenti sonucu, izlenme rekorları kıran programlara dönüşmektedir. Tüm insanlığın anası olarak minnettar olduğumuz en değerli varlık olan kadın, bu şekilde kimliksizleştirilmektedir. Kadınlık onur ve haysiyeti ayaklar altına alınmakta pazardan beğenilen bir meyve, bir eşya gibi ve hatta eski zamanların köle pazarlarında seçilen köleler gibi sahip olmak isteyen alıcılarının önünden geçmektedirler. Özetle medya; kadını erkeğe, parası olan zenginlere sunulacak bir obje haline getirmiştir. Kadını; Seksi, çekici, baştan çıkartan, bunun için sürekli kendini olmadık şekillere sokarak tam bir tüketim aracı olarak görmektedir. İlgili, ilgisiz her şeyin reklâmında hep kadın kullanılmaktadır. Araba, giyim, sabun, şampuan, parfüm, içecek, yiyecek, emlak, v.d. reklâmlarının olmazsa olmazıdır kadın. Ürünün yanında, önünde, arkasında, üstünde, altında, çoğunluklada yarı çıplak olarak. Çoğunluklada erotik, kışkırtıcı, hal ve hareketlerle. Kadın, her şeyiyle tüketim aracına dönüştürülürken, diğer yandan tüm insani değerleri bir bir yok edilmektedir. Maalesef bu kapitalist, küresel işgal sürecinde tüm insanlık erdemleri bir bir yok edilirken, medeniyetimizin en temel varlık nedeni olacak kadınlarımızın; Beyni sadece tüketime kilitlenmiş olduğu için en doğal yaşamsal haklarını bile takip edemez, elindekiler alındığında dahi hakkını arayamaz hale getirilmekte, tepkisizleştirilmektedir. Kadınlarımız, genç kızlarımız; zekâsı, üretkenliği, projeleri, uzmanlığı ve çalışkanlığıyla ön plana çıkmalıdır. Bütün Dünya Kadınları, "cinsel bir tüketim objesi olmaya hayır" demelidir. 8 Mart; her türlü ayrımcılığa, sömürüye karşı kadının, emeğine, bedenine, inancına, kimliğine sahip çıkması anlamına gelmelidir. 8 Mart, Bütün Dünya Kadınlarının; suskunluğunu, tepkisizliğini, boyun eğmişliğini aşarak, insanca yaşamak için el ele, gönül gönüle verilen toplumsal dayanışmayanın adı olmalıdır. Bütün kadınların, tüm ayrımcılıklardan uzak, insanlığın saygın bir ferdi olması dileklerimle. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutluyorum.