Dünyada her şeyde olduğu gibi futbolda da olmazsa olmaz unsur, en önemli element tabi ki para. Bir başka deyişle ise ekonomi…

Sıklıkla dile getirmeye çalışıyorum, bacasız sanayi futbolda hayli zamandır içinde bulunduğu ekonomik göçüş giderek daha içinden çıkılmaz bir seviyeye, altından kalkılamaz boyutlara doğru gidiyor.

Kaldı ki, halen içinde bulunduğumuz pandemi sürecini de mevcut tabloya eklediğimizde ortaya tam anlamıyla kangren olmuş bir sorun yumağı çıkıyor.

Kısaca açıklamaya çalıştığım bu tablo geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de gündeme geldi.

2021 yılı bütçe görüşmelerinin henüz tamamlandığı şu sıralarda, her ne kadar devletin bakanlıklar için belirlediği bütçe rakamlarını etkilemese de, dolaylı yoldan Spor Bakanlığı’nın ilgi etki alanı içinde yer alıyor.

Geçtiğimiz Ekim ayının sonlarında, MHP Kocaeli Milletvekili ve eski milli futbolcu Saffet Sancaklı’nın öncülüğünde hazırlanan Spor Kulüpleri ve Federasyonları Kanunu teklifi meclise getirilmişti. Spor Bakanlığı’nın da sahiplendiği kanun teklifi, bütçe görüşmelerinin öncülük alması ve Corona süreci ve beraberindeki kısıtlamaların öne çıkmasıyla ‘şimdilik’ kaydıyla ötelendi. Ancak bu kanunun fikir ve uygulanma aşamasındaki en önemli unsur olan Saffet Sancaklı çok önemli bir noktanın altını çizdi ve ortaya vahim bir fotoğraf koydu. Sancaklı, Süper Lig'deki 18 takımın borcunun son üç yılda 13 milyar arttığını söyledi. 

Türk futbolunda kronikleşen sorunların aşılabilmesi için Spor Kulüpleri ve Federasyonları Yasası’nın acilen çıkması gerektiğini belirten Sancaklı, “Süper Lig’deki 18 takımın borcu 2017 yılında 7 milyar lirayken, geride bırakmamıza günler kalan 2020’de bu rakam aşağı yukarı 20 milyar seviyesine ulaştı. Bu durum, kulüplerin kelimenin tam anlamıyla battığının resmidir” dedi.

Gerçekten dönüp geriye baktığımızda, kulüplerimizin her yıl kadrolarına kattığı onlarca futbolcuya verdiği bol sıfırlı dolar ve EURO’lardan ve de sezon sonunda beklentilerin karşılanamadığı bu oyuncuları, ‘yok pahasına’ elden çıkarma çabalarını görüyoruz. Yalnızca futbolcular için değil, teknik adamlar için de durum bundan farklı değil. Takımlarımıza baktığımızda, neredeyse her takım seneyi en az iki teknik direktörle tamamlayabiliyor. Bunların arasında üç, hatta dört teknik adam öğüten takımlarımız da var.

Yayıncı kuruluşun pandemiyi bahane ederek, ödemelerde aksaklık çıkardığını hepimiz biliyoruz. Geçtiğimiz hafta sonu oynanan maçlarda bir dakikalık futbol oynamama eylemi yaparak bu durumu protesto eden kulüpler için tek çıkış yolu, şu Spor Kulüpleri ve Federasyonları Kanunu’nun bir an önce çıkması ve uygulamaya konmasıdır. Yoksa bu gidişle kulüplerin teker teker kepenklerini indirmesi kaçınılmaz durumda.

Hoşçakalın…