YALANCISINIZ, YALANCI

Abone Ol
Bu konuda yapılan yanlı ve yanlış propagandalar, dünya kamuoyunda ilgi uyandırarak destek bulabiliyor ve aleyhimizde kararlar alınmasına sebep olabiliyor. Konunun bu kadar yıldır gündemde tutulmasının arka planında ise Sevr Anlaşmasıyla Türkiye’nin paylaşımına inen bir geçmiş var. Biz bunu belirttiğimizde “Sevr paranoyası” diyerek olayı sulandıran kişilerin samimiyetlerinin sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
Bilindiği üzere 1914’te başlayan I.nci Dünya Savaşı sonunda, savaşın mağluplarına kayıtsız şartsız teslimiyeti dayatan anlaşmalardan birisi de SEVR Anlaşmasıydı. Diğerleri ise, Almanya ile Versailles, Avusturya ile Saint-Germain, Macaristan’la Trianon, Bulgaristan’la Neuilly anlaşmalarıydı. Hiç dikkatinizi çekti mi bilmem ama bunların hepsi hayata geçtiği halde Sevr Anlaşması uygulanamamıştı.
Osmanlı Devleti, SEVR Anlaşmasıyla galipler tarafından paylaşılıyor, Doğu Anadolu’da ERMENİ, Güneydoğu Anadolu’da da KÜRT Devleti kuruluyordu… Kurtuluş savaşı diye bir savaş olmadı diyebilecek kadar enbesil veya kötü niyetli olanlarımıza rağmen, Büyük Önder M.Kemal (ATATÜRK) ve silah arkadaşlarının önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşıyla, Batının maşası işgalci Yunan askeri İzmir’de denize dökülmüştü. Türk halkının canı ve kanıyla ortaya koyduğu azim ve iradesi karşısında İngiliz, Fransız ve İtalyanlar da geldikleri gibi gitmek zorunda kalmışlardı
Gelelim asıl meselemize, her yıl ermeni yalanlarıyla Dünya’yı aldatanlara soruyorum, ABD’li Prf. Justin Mc. Carthy, 1821-1922 yılları arasında yaklaşık 5.5 milyon müslümanın Avrupa'dan sürüldüğünü ve 5 milyondan fazlasının öldürüldüğü, ya da kaçarken hastalık veya açlık sonucu öldüğünü belirtmektedir. Bu bir soykırım değilmidir, bunu neden hiç gündeme getirmiyorsunuz? Mora isyanında Müslüman veya Türklerin tamamının (30.000 kişi) yok edilmesine ne olarak tanımlıyorsunuz? Ya da, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında ve 1912-13 balkan savaşında katledilen milyonlarca insanımızı görmemezliğe devam edeceksiniz? Hele 20. nci Yüzyıl sonunda Bulgaristan’da zorla isim değiştirme kampanyalarıyla zorunlu göçü (sürgün) unutacakmıyız? Ya da Bosna’da, Kosova’da yaşananların literatürdeki tanımı ne olacak???  İşte bu nedenlerle iki yüzlü, çifte standartlı ve YALANCISINIZ, YALANCI…
Uluç Gürkan’ın yazısından aktaracağım şu örnek bile çok şeyi anlatmaya yeter.“Malta’da iki yılı aşkın süre kalan İttihatçılara ‘Ermenileri katletmek’ suçlanmasıyla adli soruşturma açıldı. Soruşturmayı yürüten İngiliz Kraliyet Başsavcılığı, Osmanlı arşivlerinin yanı sıra Mısır’da, Irak’ta, Kafkasya’da ‘katliam’a kanıt aradı ancak bulamadı... Başsavcılık, “eldeki kanıtlarla” Malta’daki Türklerden hiçbirinin Ermeni katliamı gerekçesiyle cezalandırılamayacağını İngiliz Hükümeti’ne bildirdi. Bunun üzerine İngiliz Hükümeti, tutuklu Türkleri serbest bırakmak zorunda kaldı. Elin İngilizi, Kürt Mustafa divanı gibi vicdansız olmadığından, suçsuz yere Kaymakam Kemal Bey gibi masumları asmamış.
Ermeni yalanının yüzüncü yıldönümü nedeniyle, gittikçe daha azacak olan Ermeni diasporası, bırakın tarihte yaptıkları Ermeni mezalimini, daha hafızalarımızda tazeliğini koruyan Karabağ trajedisini bile unutturdular bile. Onun için tekrar tekrar diyorum ki, YALANCISINIZ, YALANCI.
Ermenilerin, ellerinde soykırım yapıldığına dair “geçerli” bir mahkeme kararı bulunmadığını hatırlattıktan sonra bazı önemli ayrıntıları da belirtmemiz icap ediyor. Hatırlanacağı üzere, ABD’nin eski Başkanlarından Ronald Reagan’ın yaptırdığı geniş bir araştırma sonunda Türklerin soykırım yapmadıkları tespit edildiğinden hiçbir ABD Başkanı Türkler soykırım yaptılar diyemiyor. Belki, bu yüzden de tam olarak “kınama kararı” alınamıyor. İşte bunun için diyorum ki YALANCISINIZ, YALANCI.
Ve soruyorum, Türk arşivleri açık olduğu halde, Ermeniler neden ısrarla arşivlerini açmazlar??? İşte bu yüzden diyorum ki YALANCISINIZ, YALANCI…