Psikiyatristler hepimizin 3 ila 4 yaşlarından itibaren  yalan söylemeye başladığımızı ayrıca beynimizin gelişiminin bu aşamasında, çok yönlü ve çok güçlü bir şeye sahip olduğumuzu öğrendiğimizi söylüyorlar. Çocukların daha küçükken doğru sözlülüğü alıştırılmalı, yalanın zararları kendilerine anlatılmalıdır.

Eninde sonunda yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu ve ona asla başvurmamız gerektiğini öğrenmemize rağmen, bazen hepimiz yalan söylemek zorunda kalırız. En masumu beyaz yalandır. Birini korumak yada üzmemek için söyleniyorsa zararsız yalan olarak kabul edilir. Uzmanlar, kişi küçük yada büyük yalanlarını söylemeye kendini  mecbur hissediyorsa ve sürekli yalan söylüyorsa bu patolojik yalan söylemedir. Kendilerini korumak, finansal ve sosyal kazanç sağlamak, cezadan kaçmak için yalan söylerler diyorlar.

Psikiyatrisler esas problemli grubun, kişisel kazançları için hiç durmadan yalan söyleyen ve hiç vicdan azabı çekmeyen anti sosyal kişilik bozukluğu olan ya da sosyopat dediğimiz grup olduğunu ve bunların genelde kanunla başlarının  belada olduğunu söylüyorlar.

Her alanda gün içinde yalan söyleyen insanlarla konuşuyoruz. Ne yazık ki bizde günün aptalı rolünü üstlenmiş oluyoruz. Ben yalan söyledim yada yalancıyım itirafında bulunan kaç kişiyi gördünüz? Herkes o kadar doğru ve dürüst olmuş ki, neredeyse yalancı aranıyor! diye bağırmak istiyorum.

Yalan, insanların birbirine düşmesine, toplumdaki uyumun bozulmasına sebep olduğu için, çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiştir. Doğrunun aksine söz  söylemek, olmuş bir olayı olmamış, olmamış bir olayıda  olmuş gibi göstermek, yeminde ve diğer hususlarda yalan söylemek kabahatten sayılır. Dinimiz yalan ve yalancılığı günahların en büyüğü olarak kabul eder. Yalan söylemeyi haram kılmıştır.

Yalan söyleyen kişide hal ve tavırlar nelerdir?

Uzmanlar Hiçbirinin çok sağlam kanıtları olmasa da sizi şüpheye düşürebilecek davranışlar sergilediklerine dair ipuçları vardır diyor ve şöyle devam ediyorlar:Gözleri kaçırmak, sizinle konuşma süresinin en az yarısında sizin gözünüze bakar. Sizinle konuşurken gözlerini kaçırıyorsa ya da konuşmanın belli bir kısmında aşağıya doğru bakıyorsa yalan söylüyor olabilirler. Bir başka belirti de ses tonunda değişim olmasıdır. Sesin alçalıp yükselmesi ve hızı da yalan söylemenin bir göstergesi olabilir. Vücut dili yani yüzünü ya da ağzını kapatmak, rahat oturamamak, ellerin ya da bacakların sürekli hareket etmesi de bir kandırma, aldatma göstergesi olabilir. Konuşurken tutarsız konuşmalar yapmak, birbirini tutmayan sözler söylemek de şüphelenmek için bir sebep olabilir. 

İkili ilişkilerde ilişkinin içine yalan girdiği taktirde, ilişkinin bir tarafı çamura batmış diyebiliriz. İlişkideki taraflardan biri yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş ise ve karşı tarafın duygularını suistimal ediyor kandırıyorsa, yalan söylemeye daha kolay eğilimi var diyebiliriz. Partnerinizin telefonda konuşurken yada mesajlaşırken yüzündeki kaslarının tamamı ile tebessüm etmesi bir başkasıyla flört ettiği olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Ancak size falancanın tanıdığı bir işi için bana yönlendirmiş yada iş yerinden arkadaş gibi yalanları söylerse hiç şaşırmayın.

Kuyruklu yalan, doğruyu görünce kuyruğunu kıstırıp kaçarmış. Allah özü sözü doğru insanlarla bizi karşılaştırsın.

Söylemedi demeyin...