Yalan insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Lakin kapitalist düzende tüketimin özendirilmesi, daha lüks yaşam adı altında gizlenen projeler kişilere sunulan yaşam tarzları ne yemeleri nasıl giyinmeleri nasıl arabalara binmeleri moda adı altında, insanları gereksiz tüketime özendirmek suretiyle ihtiyaç çeşitliliği ve sürekli değişkenliği sayesinde bir nevi modern kölelik düzeni kurulmuş vaziyettedir.  Tüm bu ihtiyaçların ve lüks tüketime yetişememe zaman, zaman yalan ve hileyi beraberinde getirmektedir.
Makam, mevki ve paranın kalite standardını yükselttiği bireyleri eşyalara bağlı kılmaktadır para ve makama göre değer kazanıldığına inandırılmaya çalışılmaktadır. Kısmen de inandırılmışlardır, tüm bunlara elde etmeye çalışan kalabalıklar sürekli ihtiyaç dışı tüketimleri sayesinde sermayeyi elde tutanlara gönüllü olarak farkına varamadıkları, köle haline dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
İşte modern kölelik haline geçen topluluklar manevi ve milli duyguları zayıflatılmış tıpkı bir uyuşturucu bağımlısı gibi elde etmek istedikleri ne varsa makam mevki, para ve sunulanı elde etmek uğruna yalan söylemek, kandırmak ve hileye başvurulabilmektedir.
Dünyada yalan söyleyenler üzerinde birçok araştırmalar yapılmaktadır.
Fransa’daki Notre Dame Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre yalan söyleyen insanlar baş ağrısı problemi yaşıyor ve depresyona giriyor. Notre Dame Üniversitesi’nde bilim insanlarının yaptığı araştırmada yalan söyleyen insanlarda boğaz ağrısından anksiyeteye birçok rahatsızlık görüldüğü ortaya çıktı.
 İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre az yalan söyleyen kişilerin insan ilişkileri daha sağlam oluyor. Araştırmayı yürüten ekibin lideri Anita Kelly 10 hafta boyunca yaşları 18- 71 arasında değişen 110 kişiyi incelediklerini belirtti.
Denekleri iki gruba ayıran ekip bir gruba araştırma süresince yalan söyleme özgürlüğü tanırken diğer gruptan “dürüstlük” ilkelerine tam anlamıyla bağlı kalmalarını istedi.
 Sonuçlara göre yalan söyleyen ekiptekilerde baş ağrısı, boğaz ağrısı gibi rahatsızlıklar görülürken yalandan uzak kalan kişilerin ruhsal ve fiziksel sağlıklarında iyileşme olduğu kaydedildi
Bu noktada insan düşünmeden edemiyor acaba günümüzün baş belası migren denen hastalık niye insanlığın baş edemediği ve hızla yayılan bir hastalık haline gelmiş bulunmaktadır nedeni bilinmez ama migren’in birçok nedeni olmakla birlikte önemli bir kısmını teşkil ettiği belirtmiş olsak haklı yanı var sanırım.
Yalan insan gururu, onurunu ve saygınlığına sürülen bir lekedir. Yüce dinimizde bu konuda birçok yerde uyarmaktadır insanlığı “yalan ve rüşvet bir toplumu yer bitirir bulaşıcı bir hastalığa benzetilir”
“Ey İman edenler! Allah’tan Korkun ve doğru söz söyleyin” (Ahzab 70)
Peygamber efendimiz.
“Yalan kötülüğe, kötülük cehenneme götürür. İnsan yalancılık yapa, yapa nihayet Allah katında yalancılardan yazılır” demiştir.
Yalan güven duygusunu aile hayatını adaleti ve huzuru bozan toplumsal bir hastalık haline gelir. “Dürüstlüğü” yönetenlerin başta uyması gereken bir duygu olup bu duyguyu yukarıdan aşağıya doğru inmesinde iyi örnek sahibi olmaları gerekmektedir.
Peygamber efendimize sahabeler sorarlar!
Efendim Müslüman içki içer mi, zina eder mi, gibi bir sürü soru sorarlar!
Efendimiz hepsini yapsa dahi hepsinin kendine göre cezai müeyyide’si vardır fakat bunları yapmakla imanı kaybolmaz.
Sahabeler tekrar sorar efendimiz bir Müslüman’ın asla yapmayacağı şey nedir. 
Efendimiz
“Bir Müslüman asla yalan söylemez der”
Dinde yalan söylemeye bazı savaş hallerinde vatanı savunmak, devlet sırlarını düşmana vermemek adına izin verilmiştir bunun dışında inanan bir müslüman’ın yalan söylemesi asla düşünülemez.
Biz kendimizi düzeltirsek her şey düzelecektir muhakkak yalansız ve riyasız bir toplum hepimizin ortak dileği olmalıdır. “İyilik ve kötülük bulaşıcıdır”
Kalbinizden iyilik yüzünüzden tebessüm eksik olmasın dileklerimle.