Yalan avcısı- Sözsüz sızıntılar

Abone Ol

Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Paul Ekman’ın “Yalan Söylediğimi Nereden Anladın?” adlı kitabında çok kısa süren yüz ifadelerinden karşımızdaki insanın duygularını okumanın yollarını öğretiyor. İnsanların yalan söylediklerini anlamak mümkün mü, sorusunun peşinde olan Ekman’a yalan avcısı diyorlar.

Kitabında insanoğlunun günümüzde kandırmaca dolu bir dünyada yaşadığına dikkati çeken Ekman: ‘Birilerinin bize yalan söylemesine engel olamayız ama bizi inandırmalarına engel olabiliriz’ görüşüne yer veriyor.

Kitabın her bölümünde yalanın farklı bir yüzünün ortaya konulduğunu belirten Ekman, kitaptaki yeni teknikler sayesinde herkesin kendilerine yalan söylenip söylenmediğini anlayabileceğini kaydediyor.

Araştırmacı psikolog Dr. Paul Ekman, 40 yıldır psikiyatrik hastalarla görüşmeler yapıyor ve onların ne zaman yalan söylediklerini araştırıyor. Ekman “İnsanların yalan ya da doğru söylediklerinden kesin emin olmanın bir yolu var mıdır?” sorusunun cevabını biliyor. Bir görüşme sırasında sözler, ses tonlamaları ve el kol hareketleri ile dikkat çeken mikro ifadeler; kişinin gerçek duygularını saklayan “sözsüz sızıntılar” olarak nitelendiriyor.

Ekman’a göre duygular, ne yapmamız gerektiği konusunda düşünmemize gerek olmadan bizleri önemli olaylara karşı hazırlıklı kılıyor. Nelerden korkacağımız, keyif alacağımız ya da nelere kızacağımız genellikle bizlere öğretilmiş oluyor. Bir duygu başladığında duygu sinyalleri neredeyse anında devreye giriyor. Duygusallaştığımızda görünüşümüz, ses tonumuz ya da nasıl bir eyleme geçeceğimizi seçemiyoruz. 

Ekman’a göre genel olarak insanlar en çok yakalanma korkusu, cezalandırılma sebebiyle yalan söylüyor. İkinci yalan sebebi, birilerini herhangi bir zarardan kurtarma isteği, diğer korkularsa özgürlüğünü, işini, parasını, ilişkisini, itibarını hatta hayatını kaybetme korkusundan kaynaklanıyor. Diğerlerinin sevgi ve sempatisini kazanmak da bir başka yalan söyleme sebebi arasında yer alıyor. Ayrıca yalan söylemeyi gerektiren durum çoğunlukla yalan söylemekten daha fazlasını yani uydurma bir duygu kılıfını (ıstırap ya da neşe gibi) gerektiriyor.