4 sene önce Karaköy’deki bir otelin inşaatında tanışan Sandra Anido ile Arif Özakıncı’nın hikayesi oldukça farklı. Yolları aslında yıllar önce kesişen çift birbirini tanıdıktan sonra evlilik kararı almış. İkisi de farklı şirketlerde çalıştıktan sonra çift, Sandra’nın taco restoranı açma hayalini geçtiğimiz günlerde İstanbul Beşiktaş'ta hayata geçirdi. Peki benim hikayelerinden nasıl haberim oldu? Arif Özakıncı'nın abisi Nazif Özakıncı ile daha önce Bosch termoteknikte birlikte çalışma fırsatı bulmuştum. Bu vesileyle çiftin evlilikten taco restoranı açmasına ardından ortaklığa uzanan hikayesini konuştuk.


Röportaj: Anıl Sural

Fotoğraf: Rona Doğan

Önce Vatan Gazetesi

Sandra Hanım öncelikle kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ben, ailem dolayısıyla iki farklı kültürü bir arada yaşadığım için çok şanslıyım. Annem Hollanda asıllı olup, babam İspanya Galiçyalı’dır. Hollanda’da doğdum ve büyüdüm. Turizm ve Otelcilik bölümünden mezun olduktan sonra, hizmet sektöründe çalışmak üzere kariyerime başladığım Londra’ya taşındım. 28 yaşındayken beş yıldızlı bir otelde Genel Müdürlük pozisyonuna yükseldim, kariyerime Londra, Bodrum, İstanbul ve Gürcistan’da bulunan çeşitli lüks ve butik otellerde devam ettim.


Nasıl tanıştınız?

Arif ve ben, 2015’te genel müdürü olduğum Karaköy’de bulunan butik bir otelin inşaatı sırasında tesadüfen tanıştık. Fakat o zaman farketmediğimiz gizemli bir şey vardı. Arif ile tanışmadan 6 ay önce, 2014 yılının başlarında inşaatın başlarındayken, ben hala Londra’da ikamet ediyordum. Otelin saha projesini ziyaret etmek için kısa bir süreliğine İstanbul'a geldim ve binanın fotoğrafını çekip, kendi Facebook sayfamda yayınladım.

2019’da Facebook 5 yıl önceki anılarımı bana gösterdiğinde ve fotoğrafa daha yakından baktığımda eşimin çektiğim fotoğrafta yer aldığını daha önce bilmiyordum. Sonra anladım ki henüz Arif’le tanışmadan gelecekteki hayat arkadaşımın fotoğrafını çekmiştim. Yollarınız birisiyle kesişecekse bunun mutlaka bir sebebi vardır.


Beşiktaş’a Taco Restoranı açma fikri nasıl oluştu?
Beşiktaşı Abbasağa’da ve kendi caddemizde sevimli, küçük bir mekan keşfettik. Görür görmez daha önce yapılmamış bir konsept yapmayı hayal ettik. Böylece Taco & Tortilla hikayemiz başlamış oldu. Taco'nun en sevdiğim yiyeceklerden biri olmasından ve çok fazla varyasyonlarını sunabilme imkânına dayanarak konseptimizi bunun üzerine kurguladık. Ayrıca ağırlıklı olarak kebap, hamburger ve pide restoranları ile dolu olan Türkiye pazarında, misafirlerimize farklı ve lezzetli bir alternatif konsept sunmak cazip geldi.

Taco Meksika’da mısır unundan yapılan lavaş ekmeği. Tortilla da İspanya'da yaygın olarak Tortilla Espanola olarak bilinen lezzetli bir patates ve yumurta omleti. Benim çocukluğum öğle ve akşam yemeklerinde ya da atıştırmalık olarak hep taco lezzetlerini (biz tapa diyoruz) yemekle geçti. Kendimi hazır hissettiğimde aile kökenime ve İspanyol mirasıma geri dönüp hatırımda kalan koku ve lezzetlere bir kaşık büyükanne sevgisi de ekleyip ‘La Cocina'yı yaratmaya karar verdim.


Aslında dükkanın açılışı koronavirüs zamanına denk geldi. İşyerlerinin çok etkilendiği bu ortamda sizin işleriniz nasıl gidiyor?

Koronavirüs artış gösterdiğinde, eşim ve ben de çeşitli otel ve teknik projelerde evden çalışıyorduk, bu süre zarfında ilham aldığımız konseptimizi yarattık (aslında tüm fikrimiz Covid-19’un 2. haftası itibari ile başladı ve 3 ay içinde baştan sona cafemizi inşa edip ve açılışını yaptık). Pandemi hepimiz için oldukça zorlayıcı olsa da, evdeyken hayatımızın gidişatına yön vermemizi sağladı. Bu arada, Türk hükümetinin uygulamaya koyduğu tüm yeni sağlık ve hijyen düzenlemelerini tasarım aşamalarında uygulamaya dahil ettik. Örneğin, cafemizde zemin aralıklarını sosyal mesafenin olacağı şekilde düzenledik, açılıştan sonraki süreçte de temel Covid-19 önlemlerine uyuyor ve uyulması için ısrarcı oluyoruz.


İstanbul’da çok fazla tacocu var mı bilmiyorum ama siz pazar araştırması yapabildiniz mi?

Evet, araştırmamızı bu 3 aylık süreye yayarak yaptık. Özellikle bizim standartlarımıza yakın olan taco restoranlarından siparişler vererek tacolarını denedik. Böylece aslında bizim neler yapmamız gerektiği de şekillenmiş oldu. 90’lı yılların başlarında doğup büyüdüğüm şehirde Kolombiyalı bir cafe vardı. Kız kardeşim ve ben sürekli bu orjinal cafeye gider ve onların muhteşem taco'larını ve de smoothielerini keşfederdik. O günleri hiç unutmuyorum tabii tacolarını da... Bunun dışında dünyanın çeşitli yerlerine yapmış olduğum seyahatlerde ve 20 yılı aşkın süren Londra maceralarımda çok farklı lezzetler tattım çok değişik dünya mutfakları gördüm.


Yabancı birisi olarak Türkiye’de yaşamak nasıl bir duydu?

Londra'daki kariyerimden sonra, Karaköy'de küçük bir butik otel açma ve yönetme fırsatı sunulduğunda, birçok kez İstanbul'a seyahat ettim. Bu büyülü şehirde yaşamaya hayır diyemedim ve her yıl daha çok sevmeye başladım. Arif ile geçen sene evlendim ve kesinlikle burada daha fazla kalmayı planlıyoruz.


Neden İspanya’da yaşamak istemediniz?

İstanbul'a geldikten sonra buraya aşık oldum ve Arif ile de tanıştıktan sonra bu aşk katlandı. Bir daha dönmek istemedim ama elbette bir gün İspanya Galicia bölgesindeki köy evimizde, şarap bahçemizde kendi şarabımızı üreterek yaşlanmak isterim.


Yemekleri kimler yapıyor? Biraz menüden bahsedebilir misiniz?

Açılışımızdan itibaren bütün yemekleri ben hazırlıyorum ve pişiriyorum. Menümüzde etli, tavuklu, kıymalı ve sebzeli tacolarla birlikte nachos ve burritos sunuyoruz. Domuz etli tacolarımız, domuz bacon tapaslarımız da mevcut. Aynı zamanda tapas dediğimiz İspanyol atıştırmalıkları Tortila Espanola ve Gazpacho( İspanyol usulü soğuk dometes çorbası) seçeneklerimiz de var. Her gün değişen İspanyol yemeklerinden öğle menüsü hazırlıyoruz. Örneğin paella, makarnalar, cocidos( geleneksel Galiçya güveci) sevilen tatlarımız arasında.


Size gelen müşterilere, gerçek bir Meksika Tacosu yemeyi vaad ediyor musunuz?

Kesinlikle! Özellikle tacolarımızı hazırlarken taze malzemeler kullanmak olmazsa olmazımız. Her Cumartesi sabahı Beşiktaş pazarından tüm günlük ürünlerimizi, sebzelerimizi ve bitkilerimizi satın alıyoruz.

Mısır salsa, kavrulmuş domates salsa, İspanyol Romesco, ekşi krema ve turşudan oluşan kendi özel soslarımızı hazırlıyoruz. Diğer taco cafelerde sıklıkla kullanılan konserve kutudan çıkan tipik sosları kullanmamayı tercih ediyoruz. Yaptığımız her şey taze ve yerel olmalı, bizim lezzetimizin önceliği tazelik.

Aynı zamanda kahvaltı malzemelerimizi de İzmir Bergama'dan alıyoruz.


Çok sıcak samimi bir havası var cafenin. Dekorasyonu da oldukça başarılı. Siz mi tasarladınız?

Cafemizin arka tarafında bulunan ve ilk başta depolama odası olarak kullandığımız alanı rahat antika mobilyalarla, bitkilerle ve üzerinde çalıştığım ada mutfakla birlikte İspanya'daki büyükannemin evinin mutfağı tarzında dekore ettik ve burayı 8 metrekarelik küçük bir mutfak ve oturma alanına dönüştürdük. Buraya ‘'La Cocina’' adını verdik, çünkü bizim sloganımız ‘Mi casa, su casa’. Yani ‘'benim evim senin evin’'. Müşterilerimizi içeri girer girmez kendi evlerinde hissettirmek istedik sanırım başardık da. Zaten insana keyif veren şey bulunduğun yere aitlik duygusu hissetmek değil midir?