Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz ?

Kabi, ben Wahire Mine Çiftçi 1993’te Malatya’da doğdum. İsmim herkes tarafından tuhaf karşılanıyor zaten kullandığım mahlas ismimdir. Gerçek ismim; babaannemden yadigar olarak taşıdım ‘’Mahire’dir.’’ İlkokul ve lise eğitimimi burada tamamladım. Çocuk gelişimi/özel eğitim bitirdim Anadolu üniversitesi Sosyoloji bölümünü zorda olsa bitirdim. Şu an  veterinerlik ve laborantlık bölümünü okuyorum. Canlılara karşı duyduğum fobimi veterinerlik okuyarak yeneceğimi düşünüyorum. Oldukça takıntılı biriyim! Kafamdan geçirdiğim her ama her şeyi hayatımın merkezin de yaşayanlardanım. Yazarak ve okuyarak da kafamın içinde oynattığım tiyatroyu, gerçek hayatımda sahneliyorum.

Neden Yazarlık ? 

Bu sorunun müptelasıyım! Yazarlık çok iddialı bir hitap, kendimi hiçbir zaman o hitabın muhatabı olarak göremeyeceğim sanırım. 

Ben yazılarımı yazar olmak için yazmadım. Yazdım kitap oldu. Ben yazarak kendi kendime meditasyon uyguluyordum aslında. Gel zaman git zaman kitaplarım oluverdi! Bende anlamadım her şey  bir  yayınevi ile telefonda görüşmekle başladı. Kendimi muhteşem hissettiren bir ambiyansın içinde buldum. Ve bu kendi kendime uyguladığım meditasyonun da üstünde bir meditasyon sağladı bana! Bu sebepten de ‘’yazarlık’’ adı altın da serüvenim başlamış oldu. Artık içimden gelen yazmak dürtümü kitaplaştırmak tek meditasyonum oluverdi.

Sait Faik ABASIYANIK ‘a bu soru sorulduğun da ‘’yazmasaydım delirecektim’’ diyor. Bir çok üstad ise aynı duygu düşünce de yazmasaydım nefes alamayacaktım diyorlar. Her insanın bu hayatta kendini iyi hissettirecek bir alanı vardır. Kimi yazar ,kimi çizer ,kimi şarkılar söyler ve bu liste uzar gider uzak yollara! Ben de yazarak akıl sağlığımı koruduğumu düşünenlerdenim …

Yazarlığa ilk adımı nasıl attınız?

Lise çağında edebiyat öğretmenimin dikkatini çekmiştim! Kompozisyonlarımı çok beğeniyordu. Lise dönemim de kütüphaneden sorumlu olan öğrenciydim lise eğitim –öğretimim bitene kadar da okul kütüphanesinde ki bütün kitapları okudum. Edebiyat öğretmenimin vesilesi ile, okul dergilerinde yazılarıma ve şiirlerime sık sık yer veriliyordu. Lakin lise bittikten uzun bir süre sonra o yayınevi ile görüştükten sonra yazdıklarımı kitaplaştırma fikri oluştu. Daha öncesin de böyle bir düşünce yoktu zihnimin derinliklerinde! Yazma eylemim lise çağından berri benimle fakat ilk adımı  2017’de yayınevi’nin vasıtasıyla attım.

Yazarlık dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Olmaz mı?  bir sürü var hem de! Malatya’da çocukluk hayalim olan bijuteri dükkanı açtım üstelik iki kere! Yenilen pehlivan güreşe doymazmış hesabı, ilk açtığım bijuteri butiğimi 1 yılın sonunda batırdım. 3yıl sonra İkinci açtığım bijuteri butiğimi  ise 5.yılın sonunda kapattım. Ticaretten ziya de takılar benim büyük hobim, takılarla uğraşmayı ve üretmeyi çok seviyorum. Şu an ise enflasyon ve pandemi durumu yüzünden kendime duraksama dönemi ilan ettim. Şu pandemiyi sağ atlatabilirsek , bu sefer giyim ve takı üzerine butik açmayı düşünüyorum. 

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir? 

Rekabet, üstünlük sağlama amacı ile rakiplere karşı yürütülen yarışma etkinliklerinin bütünüdür. Oysa ki sektörün bu kelimeyi; nefret ,kin  ve öfkeyle harmanlamış halini görmekteyiz. Ben hayatımın hiçbir alanında rekabet ortamının içinde bulunmadım. Bulunmayacağımda İNŞAALLAH. Rekabet aslen güçsüz insanların kendilerini ispatlamak pahasına verdikleri komik bir iç savaşın, dışa vurumu gibi geliyor bana. Benim rekabet edebileceğim sadece kafamın içidir. Haberim olmadan benle rekabet edenler var ise de , kendilerinin bir göz hekimine muayene olmalarını tavsiye ederim. Zira kendileri çalıp, kendileri oynuyorlardır. Ben rekabet baskısını hiç hissetmeyenlerdenim olumlu – olumsuz yönleri hakkında düşüncelerimi söylemek gerekirse tabi ki olumsuz gibi görünen tüm olgular kişinin his dünyasını harekete geçiren duygu değişimleridir. Olumlu yönleri ise kendini yenilemeye ve her açıdan bakmayı sağlar. Benim gibi rekabet ortamında bulunmayalar ise olumlu olumsuz tüm yanlarını iç dünyasında zaten yaşayanlardır.

Kitap dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Her şeyi  baştan en baştan değiştirmek isterdim. İlk olarak kitapçılarda bulunun çok satılanlar yerine ‘’çok satılması gerekenler’’ bölümünü oluştururdum. Böylelikle kitap dünyasında  hakkaniyet sağlanmış olurdu. Kim bilir ? belki de  bu bölüm sayesinde çok bilinçli bir toplum oluverirdik.

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce nasıl bir eğitim almak gereklidir ? 

Yazmak eylemi için kültürel birikiminin  tamamlamış olması gerekmektedir. Özellikle Türk klasikleri ve dünya klasiklerinden geçer bu yol! Edebi eserlerin kurdu olmak yazmak için devasa bir yol ayrımı fikrimce! Çok okuyarak birey; kelime hazinesinin gelişimi ile tamlamaları, cümle kurma biçimini olay örgüsünün ehli olur.  Akabinde yazım yanlışlarını , noktalama işaretlerini yerinde kullanmayı bilir dilin tam anlamıyla tüm özelliklerine hakim olur. Böylelikle kelimelerle dans edebilir ve yazar olmanın ilk adımını atmış olur. Daha sın da ise, çok iyi bir gözlemci olması ve gerisim geri içten gelen dürtülerle bu serüven tamamlanmış olur.

Lakin edebiyat okuyanların ve mezunlarının bu işi ‘’hakkının, hakkını’’ verdiklerini düşünüyorum.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Ellerimi değiştirirdim. Çok büyük ellerim var parmaklarım aşırı uzun.  :) 

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Mükemmel! Sosyal medyayı çok hatta çokun çok’u kullananlardanım. Televizyon gazete dergi vb tüm iletişim gereksinimlerimi sosyal medyanın belirli platformlarından karşılıyorum. Medya sayesin de kitapların pdf dosyalarına bir tık ile telefonlardan tabletlerden bilgisayarlardan rahatlıkla ulaşabiliyoruz artık. Çağımız için bu bir avantaj ama ticari anlamda düşünen yayınevleri  ve yazarlar için maalesef ki dezavantaj oluyor. Keşke medyadan  faydalı bilgilerin, doğru adresten alınabilecek bir kısıtlaması olsa.  Fikrimce kitap, kitaptan okunmalı. Gerçek kitap dostları ne demek istediğimi anlıyorlar. 

Bugüne kadarki eserlerinizden bize  bahseder misiniz ? 

Tabi! İlk kitabım 2017 yılında var olan butiğimin adı ile çıktı ‘’W@H!RE BİJUTERİ’’ hem işletmemin adı hem de ilk kitabımın adı olması benim için oldukça önemliydi. Kısa kısa yazılarımın görüşlerimin ve tecrübelerimin harmanlamasıyla ‘’deneme’’ türünde yayın hayatına balıklama atladığım ve can yeleği olarak kullandığım ilk kitabım benim için oldukça maneviyatı yüksek hislerle dolu olan kitabımdır.

Peşmidar, ise ikinci kitabımdır. İsminin anlamı Malatya yöresine ait olan, ‘’ pejmürde’’ kelimesinin şive ile değişip şekil almış halidir. Peşmidar ilk romanımdır. İlk bakışta otobiyografi kitabı gibi görünse de aslında 3 kadının yaşamlarından kesitler barındıran , tek bir kadının gözüyle anlatılan çalışmasıdır. Peşmidar kitabım, en çok satılan ve okuyuculardan dönüş aldığım kitabım oldu. Kitabın içinde ortaya çıkan sırların ; gerçek hayatta aldığı ve alabileceği tüm gerçekliğiyle okuyuculara sunmaya çalıştım. Yazım aşaması çok sancılı bir dönemdi. Yaşananlar, yazıya dönüştükçe acının şiddeti daha net ortaya çıkıyor. Ben Peşmidar’ı yazarken her satırında çok ağladım. Yazdıklarımın bir çok kadının ortak kaderiymiş gibi yaşamasını düşünmem buna en büyük etkendi. Bir daha benim bile etkilenebileceğim böyle bir roman yazabilir miyim hiç bilmiyorum!

Ya sevmeyenler haklıysa! Kitabım ise 3.kitabımdır. ilk kitabım gibi türü ‘’denemedir’’

Son kitabınız Ya Sevmeyenler Haklıysa’yı bize anlatır mısınız ? 

Bu kitabım da; insanların, doğru bildikleri ama doğru olmayan duygu ve düşüncelerine ve bakmakla-görmek arasında ki önemi esas alarak farklı bir üslupla kaleme alıp, yazdığım okunması gereken başucu kitaplarından oluverdi

Sevmeyenleri suçlamak yerine haklı olabileceklerini yani doğrularımız diye bildiklerimiz;  yanlışlarımız olduğunu hatta olabilmesinin ihtimallerini yazdım. Şiddetle Peşmidar kitabından sonra okunmasını tavsiye ederim.

İyi yazarlığı nasıl tarif edersiniz ?  

Bence ‘’İyi yazar,’’ kendi fikirlerini okuyucularına empoze etmeyen ve tüm eleştirileri görmezden gelerek kendi hür iradesiyle ve özgürce fikirlerini düşüncelerini duygularını ve seçimlerini vicdanından süzerek, okuyucularla paylaşabilen herkes iyi yazardır.

Yazarlık son dönemde çok popüler bununla ilgili neler söylersiniz ? Sizce yazarlığın stresli yanları neler ? 

Bu şahane bir şey! ‘’Her üç kişiden dördü yazar ve şair olan’’bir toplum da yaşıyoruz. Ve bundan asla da rahatsızlık duymamalıyız. Gençlerimiz bir heves veya imrenme uğruna bile  olsa bu yolda önleri açılmalıdır. Dalga geçilmemelidir. Elbette ki yazarlık ve şairlik herkesin ve her isteyenin olabileceği bir mevki değil ama kalemi güçlü olan o toplumdan ayrılıp, heves ettiği ve imrendiği şeyi gerçekliğiyle yaşayanlar çıkacaktır  o dalga geçilen toplumun içinden ve bu sebepten ön yargılı olmamalıyız yazmak isteyen herkes yazmalı. Ama gerçek bir yazar ve şairlik mertebesi içinse zemin kattan başlayıp merdivenleri yavaş yavaş sindire sindire çıkılması gerektiğini bilmeliyiz. Köpürtülen sabun gibi sonrasında aniden sönmemek için ve en yüksekten düşmemek için basamakları yavaş yavaş tırmanmalıyız. Bu iş meslek olarak düşünülmemelidir. Bu iş gönül işidir.

Pandemi dönemi özellikle imza günlerini kitap fuarlarını olumsuz etkiledi bununla ilgili neler söylersiniz ? 

Kitabı bir sektör olarak düşünürsek her sektör gibi kitap sektörü de pandemiden nasibini alan ve etkilenen  bir sektör oldu. Birçok yayınevi iflas etti. Fuarlar iptal oldu. Matbaalar çalışmaz oldu biten baskılarımız yenilenmez oldu okuyucular kitapçılarda internet ortamında kitaplarımızın ‘’stokta kalmadı’’ yazıyla karşılaştı. Pandemi her şeye etki ettiği gibi kitaplara da etki etti. Biran önce toplum olarak hatta dünya olarak sağlığımıza kavuşmayı, pandemi bitmiştir haberini tez zamanda duymayı ümid ediyoruz

Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet ) Geleneksel Medyayı ( Radyo – tv gazete ) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz ? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek ? Yeni medyanın sizin çalışmalarınıza etkisi nedir ? 

Yok edeceği söylenmemeli ‘’ yok etmiştir’’ denmeli. Günümüzde geleneksel medyanın sadece son kırıntıları kalmıştır. Ve her birimiz de bu duruma hızlıca alışmış bulunmaktayız. Yeni medya teknolojinin yılda bir haberinin ay bazına kadar indirgendiği ve şu an günümüzde gün bazında geliştiği ve değiştiği bir çağdayız. Ne yönde ilerleyeceği hakkında fikir sahibi olmak çok zor lakin öngörü olarak saatte bir değişimi ve gelişimi olacak diye içten içe kaygı duyduğumu söyleyebilirim. 

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Pandemiden önce bol bol gezerek ve okuyarak boş zamanlarımı değerlendiriyorum derdim. Pandemi süreciyle sadece okuyarak demek pek doğru olacak gibi.  Pandemi nedeniyle boş zamanlarımı bir çok etkinliklerle süsledim.  Ebru sanatı, taş boyama ve en son da filografi yapmaya başladım.  Toplumca artık dolu dolu  geçen zaman dilimine geçmek istiyoruz.

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Biraz egoistçe bir cevap olacak ama ‘’ Peşmidar ‘’ kitabı, hayatımın kitabı ve ileri ki zamanlar da filme dönüştürmek istediğim bir yapıt.

Gelecek planlarınız nelerdir?  Yakın süreçte hangi projeleriniz olacak ? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz? 

Yakın zamanda dördüncü kitap ve beşinci kitaplarımı arka arkaya çıkarmayı düşünüyorum. Bu sene pandemiden dolayı belirlediğim ve istediğim  zaman da çıkaramadığım için,  pek yakında iki kitabı peş peşe çıkarmayı hedefliyorum üzerlerinde çalışmalarım devam ediyor. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Son olarak popüler kültüre ve nicelerine yatkın olan tüm sanatlarımıza ve sanatçılarımızın hak ettiği ilgi ile hak ettiği değerle anılmasını ve bilinçlenerek geleceği inşa etmemizin tek yolunun bol bol kitap okumaktan geçtiğini bilmemiz gerekir. Lütfen kitap okuyalım ve okutturalım. Okumak bizi istediğimiz her yere ulaştırır.