Frankenstein ya da Modern Prometheus, Mary Shelley- İngiliz yazar- tarafından yazılan bir romandır. Mary Shelley'nin bu romanı on dokuz yaşındayken yazması da ilginçtir.

Romanda genç bir bilim insanı olan Victor Frankenstein'ın yarattığı normallerin dışında yapılan bir  bilimsel deneyde garip şekilli ama akıllı bir yaratığın hikâyesini ele alır.
Muhtelif ölülerden alınan parçalarla yaratılan ve bunun sonucu olarak da son derece çirkin bir görünüme sahip olan Victor Frankenstein'in canavar yaratıcısı tarafından reddedilince intikam arayışı içinde uzun bir yolculuğa çıkar.

Frankenstein sinema dünyasına  da uyarlanmıştır.
Çocukluğumda adrenalin seven abimin, nereden bulduysa, çevirmeli film oynatıcısında, bu filmi-sessizdi- bize annemler evde yokken karanlıkta seyrettirmiş ve hepimizin ödünü patlatmıştı.
Siyah beyaz bu film hızlı çekimlerle Frankenstein’ın ameliyat masasında birden canlanıp, yaratıcısına saldırdığı sahne dün gibi gözümün önünde…
Bu hayal ürünü, fantastik dediğimiz kurgular kendimi bildim bileli değişik isimlerle ve tiplemelerle var. Önce yazılan sonra görsellenen sonra da insanlara dayatılan kurgular…
Bazen subliminal mesajlar şeklinde, bazen ciddi deneyim showları, bazen sosyal medya denip yaşama biçimimizi sınırlayan kurgularla…
Yıllarca  masum arayışlarla bilim adına yapılan çalışmalar, insanoğlunun sonsuz yaratıcı gücü, artık hırsına yenik düşmekte, rölantiden çıkmaya başlamakta.
İnsanı yönlendirilebileceğiniz en büyük en etkin duygusudur, korku!
Subliminal mesajlarla Amerikan filmlerinde, çizgi filmlerde başlayan ana temalar- seks- açlık- bağımlılk- beyinlerimize sinyal gönderirken- kelepçe- bilim sevimli robotlarla bize insanoğlunun neler yapabileceği yanılgısını işliyor.
Helal !!! Atomu da parçaladık. Bak uzaya gittik şimdi hepimiz gidebiliriz!! Şöyle silahlar yaptık, böyle yok ettik.
Dikkat!!Yok ettik!!!
Ara gazı şeklinde kodlamaları soktular kafalarımıza.
Bu arada o devler var ya o devler sizi o Frankenstein a çeviren silikonlarınız kadar değil Silikon Vadisi’nde insanlığın geleceğini kurguladılar ve kurguluyorlar.
Evet insan varlığını tamamen eriten bir sistemin dünyasıyla karşı karşıya bırakıldık.
Yapay Zeka … adı bile ürkütücü
Hatırlasanıza…Hep doğal olup, doğal şeyler yemek için gayret etmez miydik?
Yapay zeka bedenimizdeki onca sinir hücrelerinin milyonda birini karşılar mı  a ahmak lar?

Devler devleşecek, açlık, hastalık peşpeşe  bu düzene ayak uyduramayan bilgisayarsız yaşlı nüfus ve zayıf halkalar yok olacak.
O devler acaba yemek yemiyor mu?
Mide, bağırsak, göz, kulak, kalp bizimkinden farklı mı?
Çişlerini yapmıyorlar mı?
Hastalık tanımı yok mu?
Ölmüyorlar mı? Ya da garantisini nereden aldılar?
Yok böyle birşey
Her canlı bir gün fani olacaktır. Bknz Zincirlikuyu
Evet…
Tüm zamanların en ünlü gotik korku hikayesinde Shelley bilimin sınırları ile insan zulmünün doğayı ve bağışlanmaya giden yollarla yüzleşmesini ele alır.
Yeni bir yaşam yaratmayı arzulayan genç bilim adamının tüyler ürpertici öyküsü günümüzde de modern arayışlarla devletlerce, güçlü devlerle ciddi ciddi gündemdedir.
Uçurum mu terazinin düşen küfesi mi ne derseniz deyin.
Bilim sınırlarını zorluyor, teknoloji saçmalayan bir ejderha gibi tepemizde, yarattıkları Corona ne zaman neyle bitecek, doğaya zulüm, bağışlanmayı bekleyen ruhlarımızla bekleyiş ne zaman ve nasıl bitecek…
Yarattıklarımız yok ettiklerimizle vücut buluyor.
Sevgi Saygı Merhamet in yerini alanlar
Kötülük, Zalimlik, Bencillik
Bu muydu bizi modern insan yapan çabalar?

Unutmayın Frankenstein canavar, yaratıcısı tarafından reddedilince intikam arayışı içinde uzun bir yolculuğa çıkar.
Yarattıklarınız bir gün intikam için geri dönecektir!