Özellikle baktığımız zaman Vatikan’ın tarihsel bağlamda hem sırlı hem de gizemli ilişkiler ağı oldukça dikkat çekicidir. Hem kendi içinde barındırdığı kripto teşkilatlar ve örgütlerle hem de bu örgütlerin dünyadaki faaliyetleriyle ilgili pek çok sır olarak kalmış ve pek konuşulmamış hususlar vardır. Bu teşkilatlardan biri olan Opus Dei ile alakalı daha önce bir makale kaleme almıştım. Ancak Opus Dei’nin yanı sıra hem Tapınak Şövalyeleri hem de Cizvitlere de bakmak yerinde olucaktır diye düşünüyorum. Son zamanlarda Papa I. Francis’in yaptığı sözde Ermeni soykırımı açıklamalarının da altında yine kripto bir teşkilat olan Pakradunilerin faaliyeti ve yönlendirmesi bulunmaktadır. Ancak bu meseleyi daha sonraki bir yazımda anlatacağım.
 
Vatikan’ın doğrudan veya dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık veya aylık 200’den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu, 49 Tv kanalı veya kablolu yayını bulunmaktadır. Kendi içinde ticari ilişkileri de olan Vatikan’ın ekonomik olarak da büyük bir potansiyeli vardır. Bu bağlamda baktığımız zaman Vatikan’da güç ve iktidar kavgası da her daim vardır ve olmaya da devam edecektir. Böylesine zengin ve güçlü bir devletin başında kim olmak istemez ki? Bu nedenle Vatikan’ın içinde sürekli bir mücadele yaşanmaktadır. Bu mücadelede etki ve güçleri bakımından altı akım vardır. Bunlardan ikisi ‘’Laik’’, dördü ‘’Dinsel’’ niteliktedir. Laikler Opus Dei ile Malta Şövalyeleridir. Opus Dei Tarikatını daha önceki makalemde anlattığım için burada pek bahsetmeyeceğim. Ancak Malta Şövalyelerinden biraz bahsetmekte fayda var. Malta Şövalyeleri çok eski ve köklü aristokratik bir örgüttür. Malta Şövalyeleri ününü daha çok Türklere karşı Katolik inancını savunarak edinmiştir. İlk olarak Rodos’ta kurulmuş, burası Osmanlıların eline geçince Malta’ya sürülmüşlerdir. Türklüğe ve İslamiyet’e kökten karşı bir örgüttür. Malta Şövalyelerinin Türkiye’de önemli ilişkiler yumağı bulunmaktadır. Türkiye’de pek çok siyasiyi yönlendirmeleri çerçevesinde destek vermişlerdir. Hatta ilginçtir ki bu koyu Katolik örgüt, ölümünden bir yıl önce Turgut Özal’a özel statü sağlayarak onursal üyelik beratı vermiştir.
 
Vatikan’da, özellikle Haçlı Seferlerinde yer almış olan çok eski kadim bir teşkilat olan Tapınak Şövalyeleri de önemli bir yer tutmaktadır. Tapınakçılar Vatikan’daki bazı koyu sapkın Katolik tarikatları da yönlendirerek Vatikan’da güç sahibi ve söz sahibi olmaya devam ediyor. Ortodoks ve Protestan Hıristiyanları kafir olarak gören Tapınakçılar, Dünyadaki gizemli ve karanlık işlerine tam manası ile devam etmektedir. Türkiye’de Tapınak Şövalyelerinin bazı işaretlerini ve sembollerini taşıyan önemli kurum, kuruluş, Örgüt ve aileler bulunmaktadır. Bunların özellikle İstanbul’daki yerleri çok önemlidir. Bu konuda daha sonraki bir yazımda İstanbul’daki varlıkları ve karanlık ilişkilerini, bu ilişkilerde kimlerin en çok rol oynadığından bahsedeceğim.
 
Vatikan'daki iktidar kavgasında önemli yer tutan 'Cizvitler' en hızlı misyoner örgütüdür. Engizisyon Mahkemeleri'ni kurarak milyonlarca insanı yaktıran Dominikenler kadar acımasız olan Cizvitler, Türkiye'de ilk misyoner okulunu açan gruptur. 18 Kasım 1583'te Cizvitler tarafından açılmış olan bu okul Karaköy'de'ki Saint-Benoit Lisesi olup bugün de faaliyetlerini sürdürmektedir.


Tapınak Şövalyelerinin Vatikan’da bağlantıda olduğu koyu Katolik örgütlerinin de başında Cizvitler gelmektedir. Çünkü ikisi de Papalık makamının korunması gerektiği konusunda fikir birliği yapmaktadır. Bu bağlamda Cizvitlerin en önemli özelliği Papalık makamının korunması ve ona karşı kesin itaatleridir. Papaların kendileri veya Kilise’nin kendisi değil, Papalık makamının korunması ve savunulması öncelikli hedefleri ve gayeleridir. Cizvitler bu anlayışla birçok Papa’ya karşı çıkmışlardır. Papaları yücelten Opus Dei ile Papalık makamını yücelten Cizvitler kavgalıdırlar. Bu da Vatikan içindeki çekişmelerin önemli bir bölümünü teşkil etmektedir.
 
Vatikan’da yine baktığımız zaman özellikle bazı gizli işler neticesinde sır dolu ölümleri de görmek mümkündür. Vatikan tarihinde pek çok ölüm hala sır dolu özelliğini korumaktadır. Örneğin; Amerikalı Kardinal Joseph Bernardin, Amerikalıların Papa adayıydı. 1995'de ABD'deki Yahudi Merkezi'nde yaptığı konuşmada Katolik Kilisesi'ni eleştirdi ve "Anti-semitizm İncil'den kaynaklanıyor" demek cesaretini gösterdi ve bu açıklamasından bir süre sonra esrarengiz bir şekilde hastalandı ve öldü!" Vatikan 'kirli' işlerinde daima taşeron kullanan devlettir. Bu pis işleri temizlemek mafyanın veya gizli Katolik örgütlerinin görevidir. Bugüne kadar gelip geçmiş 263 Papadan kaçının eceliyle, kaçının cinayete kurban giderek öldüğü belli değildir. En yakın örnek, sadece 33 gün Papalık yapabilen l. John Paul'dur. Vatikan uzmanı araştırmacı David Yallop'un belgeleriyle açıkladığına göre bu Papa, Vatikan'ın içindeki bir "Konspirasyon=Fesat Örgütü" ile "P2 Mason Locası"nın ortak girişimiyle öldürülmüştür… 


Vatikan'ın özellikle 2. Dünya savaşı sırasında güçlendirdiği müthiş bir istihbarat ağı vardır. Vatikan'ın içinden çeşitli ulusların istihbarat örgütleriyle birlikte çalışan Kardinaller çıkmıştır. Bunlardan bazıları daha sonra Papa yapılmışlardır, örneğin Papa VI. Paul, gizli istihbarat örgütleriyle içli dışlı olmuş bir Kardinal olarak tanınıyordu. Bu Papa’nın aynı zamanda Türk Siyasi Tarihi açısından bir önemi de vardır. Adnan Menderes ile birlikte idam kararı verilen ve idamı onaylanmış Celal Bayar’ı,  bizzat kendisinin devreye girerek İdam kararını uygulattırmayıp, iptal ettiren Papa olması dikkat çekici ve üstünde düşünülmesi bir konudur.  
 
Vatikan ve hakkında bilinmeyen veya bilindiği halde ülkemizde tam manası ile konuşulmayan gizli kalmış pek çok olay vardır. Maalesef ülkemizde söz Vatikan’a gelince bir anda herkes sağır ve dilsiz oluveriyor. Ama biz gücümüz yettiğince Vatikan hakkında ve diğer özellikle ülkemizde derin çalışmalar yapan misyoner ve kripto tarikatları anlatmaya devam edeceğiz. Bugün sadece Vatikan’a bağlı olan Katolik Tarikatlar değil, kendi içimizde Müslüman gibi görünen ama Vatikan’a ve diğer karanlık odaklara hizmet eden dini grupları cemaatleri ve tarikatları da anlatmaya ve onların bu karanlık gizemli ilişlikler yumağını söylemeye devam edeceğiz İnşAllah… Özellikle Dinlerarası Diyalog denilen ve Vatikan’ın ikinci Konsilinde kabul edilen bu projeye destek vererek İslam’ı yozlaştıranlara ve bu konuda Vatikan’ın ekmeğine yağ süren kripto hocaların neler yaptığını ve nasıl Diyanetinde içine sızarak, dıştan Müslüman görünerek gizli Katolik olduğunu başka bir yazımda ayrıntılı olarak anlatacağım. Daha önce yazdığım ‘’Vatikan’ın Gizli Hocaları’’ adlı makalemde bu konudan biraz bahsetmiştim ancak daha ayrıntılı bir yazıyı yakında kaleme alacağım…
 
Ve son söz: ‘’ Düşmanların en tehlikelisi, düşmanlığını gizleyendir’’